Faturaların ayrıntılarına bakıldığında ‘dağıtım bedeli’ ya da benzeri kalemlerin büyük yekûn tuttuğu ve faturaları iyice kabarttığı görülüyor. Sosyal medyaya yansıyan tepkilere bakıldığında da siyasî parti görüşü dikkate alınmadan herkesin bu uygulamaya itiraz ettiği ortaya çıkıyor. Yüksek vergiler de ilâve edildiğinde faturalar fatura olmaktan çıkıyor.

En çok itiraz edilen nokta, faturalarda yer alan ‘dağıtım bedelleri’ oluyor. Meselâ 63 TL ‘enerji bedeli’ olan bir faturada 34 TL de ‘elektrik dağıtım bedeli’ ilâve edilmiş. Bunlara ‘enerji fonu, TRT payı ve BTV’ ve en sonunda da KDV ilâve edilince toplamda 121 TL’lik bir fatura ortaya çıkıyor. Vatandaş da haklı olarak soruyor: “Ben 63 TL’lik enerji harcadıysam nasıl oluyor da toplamda 121 TL ödüyorum?” 

Sosyal medyadaki yorumlara bakıldığında en çok ‘dağıtım bedeli’ kalemine itiraz edildiği görülüyor. Hatta bazı aboneler, “Benim elektrik saatimi okumak için özel taksi mi tutup geldiler de bu kadar para isteniyor?” diyorlar. 

Tabiî ki işi özünde millete gerekli bilgileri tam olarak vermemek ve yanıltmak tercihi var. Harcanan enerji tutarının neredeyse yarısından daha fazla ‘dağıtım bedeli’ istenmesi tam anlamıyla bir haksız kazançtır. Elbette burada kabahat, bu miktarda ‘dağıtım bedeli’ isteyenin değil, o firmalara bu yetkiyi verenlerdir. Milletin hatası da bu noktada düğümleniyor: Ya elektrik saatini okumaya gelen personele kızıyor, ya da faturayı gönderen firmaya. Oyla itiraz edilecek yer bellidir. Kim bu firmalara bu hakkı ve bu yetkiyi verdiyse, kabahat onlardadır ve itirazlar da oraya gitmelidir.

Devletin elektrik dağıtım sektöründen çekilirken nasıl bir anlaşma yaptığının ayrıntılarına elbette vakıf değiliz. Fakat ortada ciddî bir problem olduğu anlaşılıyor. Üretilen elektriği abonelere ulaştırmak, üretmek kadar maliyetli midir? 

Uygulamayı savunanlar Türkiye’nin bazı bölgelerinde elektrik faturası tahsilatı yapılamadığını, ‘kaçak elektrik kullanımı’nın fazla olduğunu ve dolayısıyla bunların da diğer faturalara yansıtıldığı ileri sürülüyor. Eğer böyle yapılıyorsa burada bir adaletten bahsedilebilir mi? Başkasının harcadığı elektriğin  faturasını niçin biz ödeyelim? Hem ‘kaçak kullanım’ işin en başında belli değil miydi? Özelleştirmeye talip olan firmalar bu durumu bilmiyor muydu? Hem bugünkü imkânlarla kaçak elektrik kullanımının önüne geçmek mümkün değil mi? Firmalar istese bunu temin edemez mi?

Gerek elektrik ve gerekse telefon faturalarında çok fazla ‘ek ödemeler’ var. Bunların tamamı itirazı hak ediyor. Ancak itiraz noktalarını iyi bilmek gerekir. Afedersiniz, ‘Eşeğini dövemeyen semerini döver’ durumuna düşmemek lâzım. Bütün bu uygulamaların asıl muhatabı Türkiye’yi idare edenlerdir. Sosyal medya hesaplarından faturalardaki fahiş fiyat uygulamalarına itiraz edenlerin asıl sorumluları aklına  getirmemesi, sadece faturayı kesen firmalara itiraz etmesi yetmez.

Bu mesele enine boyuna incelenmeli ve eğer özelleştirme yapılırken bir rakam ve imtiyaz hatası yapıldıysa  düzeltilmesinde fayda var. Aksi halde bu faturalar milleti çarpmaya devam eder ve en sonunda da faturalarla çarpılan millet sandıkta sebep olanları çarpar... Zaten hal ve gidiş de bunu gösteriyor, vesselâm...