"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlme adanan bir ömür: İbn-i Sina (2)

Feyzullah ERGÜN
13 Kasım 2017, Pazartesi
Dünya bilimler tarihinde, birçok bilim dalında kurucu üstâd olan İbn-i Sina gibi bir bilim adamına rastlanmamaktadır.

Başta tıp dalında birçok buluşun sahibi olmasının dışında fizik, kimya, astronomi, matematik, jeoloji, botanik, zooloji, musıkî ve felsefe alanlarında yaptığı araştırmalar ve telif ettiği eserlerle, yüzyıllar sonra gelen, aynı zamanda adı geçen bilimlerde kuruculuk ve keşifler yapan Avrupalı bilim adamlarına yön verip, yollarını aydınlatan bir üstâd olmuştur. Gereği gibi tanıtılmadığından, birçok bilim dalında yaptığı araştırma ve buluşlarına, Avrupalı bilim adamlarınca sahip çıkılmıştır. İbn-i Sina’nın eserlerini, Avrupalılar bizden 600 yıl önce okuyup, tercüme ettirerek üniversitelerinde asırlarca ders kitabı olarak elden ele, nesilden nesile zirvede bir kaynak eser olarak kalmıştır. Bizim bir değerimiz olan İbn-i Sina’dan ve eserlerinden ise, bu güne kadar yeterince haberdar olup, faydalanamadık. Ne acıdır ki; üzerinde oturduğumuz zengin ilim hazinelerini, başkaları değerlendirip, sahiplendi. Bizler de malayâni ve gereksiz bir takım bilgilerle, nesillerimizin zihnini meşgul ettik. 

İbn-i Sina, özellikle tıp dalında ‘DOKTORLARIN SULTANI’ olarak anılmaktadır. “1980’de toplanan milletler arası İbn-i Sina kongresinde ise şöyle anılmıştı: ‘O çağının ve çağların en büyük tıp araştırıcısıdır.’ Bugün Paris Tıp Fakültesinin büyük holünde İbn-i Sina’nın resmi asılı bulunmaktadır. Bu, ona verilen değerin açık bir ifadesidir. O, Pasteur’den de önce, hastalığın etkeni olarak mikroorganizmalardan (mikroplardan) söz etti. Bulaşıcı hastalıkların suda ve atmosferde bulunan bu küçük organizmalarla yayıldığını söyledi. 

İbn-i Sina şöyle diyordu: ‘Her hastalığı yapan bir kurttur. Ne yazık ki, elimizde onu görecek bir alet yoktur.’ Bu görünmeyen canlılara karşı korunma yollarını da gösteriyordu. Temizlik esastı. Hastalığın önü ancak böyle alınabilirdi. İlk defa kanın gıda taşıyan bir sıvı olduğunu keşfetti. Küçük ve büyük kan dolaşımlarından bahsetti. Şeker hastalığında, idrardaki şekeri keşfeden odur.”6 

Tıp ilmini, yaptığı çalışmalarla öyle zenginleştirdi ki, yaptığı buluşları sıralamak, uzun bir liste meydana getirir. Cerrahi dallarına, geniş bilgi ve pratik uygulama prensiplerini yerleştirmiştir. “İbn-i Sina, ilâçla tedavi vasıtalarının ruhî tedavi vasıtalarıyla desteklenmesi gerektiğini de söylemektedir. Bununla vücudun maddî gücünün tamamlanacağını ifade etmektedir. Bu konuda ‘ Biz en iyi ve başarılı tedavinin, hastanın zihnî ve ruhî kuvvetlerini takviye eden, cesaretini ve mücadele kuvvetini arttıran, muhitini güzel ve hoşa gider tarzda tertipleyen, musıkî dinleten, onu sevdiği kimselerle bir araya getiren tedavi olduğunu düşünmeye mecburuz.”7 diyerek Psikiyatri bilim dalının temel prensiplerini vaz’etmiştir. İbn-i Sina’ya göre tıp, sağlığı koruma olarak tarif edilir. Onun bütün tıbbî tavsiyelerinde, hep Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şerif’lerle uygunluk görülmektedir. 

İbn-i Sina zamanında da, yaygın olarak gündelik hayatta uygulanan “yıldız falcılığı denilen, astrolojiye amansız düşmandı. Yıldızlardan hüküm çıkarmak, gelecekle ilgili yorumlar yapmak yanlış, yanlış olduğu kadar da sapıklıktı. Astrologların yaptıkları gaybdan haber vermek demekti. Gaybı ise, ancak Allah (cc) bilebilirdi. Açıkçası astrologlar yalancılardan başka bir şey değillerdi. İbn-i Sina varlık âlemindeki olayları Allah’a (cc) dayandırmaktadır. En tanınmış eseri KANUN Fİ’T- TIB 5 ciltten meydana gelmiş olup, dünya tıp öğretimine asırlarca şaheser olarak hakim olmuştur. Kitabında tıp ilminin tarifini ‘Hekimlik, sıhhati koruma veya kaybolduğu zaman bulma san’atıdır’ diye özetlemektedir. Geniş bir tıp ansiklopedisi olan kitabında 760 çeşit ilâcın yapılışı tarif edilmiş olup, bunların tümüne Avrupa tıp ve eczacılık otoritelerince sahip çıkılmıştır. İbn-i Sina’nın genç yaşlarında yazdığı, diğer önemli eseri ise “Cihanı içine alan: ŞİFA isimli kitabıdır. 18 ciltten meydana gelen bu eseri, eserlerinin en büyüğü ve en sistemlisidir. Mantık, fizik, matematik, ilahiyat, ekonomi, siyaset  yönelikken, ŞİFA bir ruhî tedavi kitabıdır.’ diyerek, kitabın isminin ŞİFA oluşunun manasız olmadığına dikkat çekilmiştir. Diğer önemli eserleri ise Necat, El- Hidaye, El İşarat ve’t Tenbihat, Risale fi’z- zaviye, Hikme-i A’la ve İbni Yakazan’dır.”8 

İbn-i Sina’nın en büyük ihtiyacı zaman, kâğıt ve kalem idi. Yanına gelenler hediye olarak, kalem kâğıtla gelirdi. Eserlerini yazarken, başvurduğu tek kaynak hafızasıydı. Mesleğini icra ederken uyguladığı, çıkar peşinde koşmama, adil olma, ağırbaşlı, bakışları samimî ve güven hissi verip, sempati uyandıran prensiplere dikkatle uymasıdır. En iyi çalışma zamanının sabah olduğunu tavsiye eder, ayrıca, dünyadaki en kötü şeyin, savaş için bilimden ayrılmak zorunda kalmasaydık, ne kadar çok şey yapabilirdik. Savaşın hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini, hayatı hiçbir zaman güzelleştiremeyeceğini, insanları acıya ve mutsuzluğa sürükleyeceğini her zaman anlatır ve ÜMİDİN, DÜNYANIN EN İYİ DOKTORU olduğunu söylerdi. 

Hayatının en verimli çağında, 57 yaşında hastalanan İbn-i Sina, kendi kendini tedavi edemeyerek, en büyük dönüş yolculuğunun başladığını hissettiğinden “son talimatlarını vererek, kölelerinin ödüllendirildikten sonra özgür bırakılmalarını ve varlığının yoksullara dağıtılmasını istedi. 

Zayıf bir sesle, isteklerimi yerine getirmek için acele edin, yoksul ve özgür olarak ölmek istiyorum, dedikten sonra bütün gücünü toplayarak, hafif bir gülümsemeyle şöyle fısıldadı: 

‘Kara topraktan gökteki yıldızlara kadar,

En bilge sözlerin ve işlerin sırrına erdim,

İkiyüzlülükten kurtuldum, bütün düğümleri çözdüm,

ÇÖZEMEDİĞİM TEK DÜĞÜM, O DA ÖLÜM…’ 

Bütün dünyada AVİCENNA adıyla ünlenen İbn-i Sina’nın son sözleriydi.”9 

İbn-i Sina’dan sağlıkla ilgili öğütlerinin birkaçını, hafızalara emanet ediyoruz. “Uyku beden gücünü pekiştirir, ruhî gücü rahatlatır. Aç karnına uyumamalıdır. Sindirim ilerlemeden de uyumak iyi olmaz. Hastalıkları önlemenin en iyi yolu, aşırıya kaçmamak şartıyla beden eğitimi yapmaktır. Çünkü, bu hareketlerden yoksun olan organlar güçsüzleşirler ve kendileri için gerekli olan hayat soluğuyla beslenemezler. Belâlar seni sıkıntıya sokarsa “ELEM NEŞRAH” Sûresi’ni düşün. Çünkü orada, ‘Her güçlük, iki kolaylık arasındadır.’ denilir. Bunu düşün de ferahla. Zira sıkıntı sürüp gitmez, sonu selâmettir.”10 

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

6) Şaban DÖĞEN, İlme Yön Veren Müslüman İlim Adamları, s. 82 Yeni Asya Neşriyat 2004. 

7) Age. s. 89. 

8) Age. s. 94. 

9) SMİRNOVA, Age. s. 249. 

10) Şaban DÖĞEN, Age. s. 80.

Okunma Sayısı: 3679
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı