Yazar Selahaddin Yaşar’ın konuşmacı olarak katıldığı “Bir Tecdid Hareketi Olarak Risale-i Nur” konferansı İskenderun’da büyük ilgiyle takip edildi.
İskenderun’da faaliyet gösteren Eğitim Gönüllüleri Derneği, Bediüzzaman Said Nursi’yi anma programları çerçevesinde İskenderun Kültür Sarayında “Bir Tecdid Hareketi Olarak Risale-i Nur” konulu konferans düzenledi.
Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile başlayan programda Araştırmacı Yazar Atilla Yılmaz’ın sunduğu şiir dinletisi duygulu anların yaşanmasına sebep oldu. İskenderun Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Erol Sarı, burada yaptığı açış konuşmasında, “İskenderun halkını ve eğitim gönüllülerini buluşturmak istedik. Kutlu Doğum ayındayız. Hak dostu Peygamber (asm) aşığı Bediüzzaman Said Nursî’yi çok iyi anlamak lazım. Bediüzzaman, ‘Zaman, imanı kurtarma zamanı’ diyerek kaleme aldığı Risale-i Nurla çağımızın sorunlarına da işaret eden bir iman hazinesidir. Bediüzzaman, doğrudan doğruya Kur’ân’dan ilham almıştır. Çağımızın sosyal ve siyasi problemlerine, din ve demokrasi, din ve siyaset, cihad gibi tartışma konularına, küresel boyuta, ufuk açıcı yorumlarıyla sağlam çözümler getirmesi, demokrasiyi hak ve hürriyetleri, sivil toplumu önceleyen ve hizmet hareketi esasına dayanan örnek bir birliktelik metoduna kaynaklık etmesidir” dedi.
Bediüzzaman müçtehid, Risale-i Nur içtihaddır
Konferansa konuşmacı olarak katılan Selahaddin Yaşar ise sunumunda, “Müceddidler, kaderlerinde müceddidlik olsa da kendileri bilmezler, zaman gösterir” ifadelerini kullandı. Müceddidleri anlayabilmek için hayatlarına bakmak gerektiğini kaydeden Yaşar, “Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatının izlerine baktığımızda, ailesi buna iyi bir örnektir. Müceddid olma nedenlerinden biri soydur ki, Üstad hem Hasani, hem de Hüseyni’dir. Ailesinin çok takva ehli olması müceddidliğini perçinliyor. Çünkü annesi Nuriye Hanım onu abdestsiz hiç emzirmemiş, babası Mirza Efendi de uzakta olan tarlasına hayvanlarını götürürken ağızlarını bağlar, hayvanları bile başkasının bağından, bahçesinden haram yemesin diye dikkat edermiş. Dolayısıyla çocuklarının da boğazından haram lokma geçmesin istemiş. Mevlânâ Halid-i Bağdadi’den 100 sene sonra gelmesi, çocuk yaşında kendisine verilen ilim, Peygamberimiz’i (asm) rüyasında gördüğü zaman ilm-i Kur’ân’ı istemesi gibi özellikleri de müceddidliğinin kuvvetli emareleri. Dolayısıyla Said Nursî müceddid ve müçtehiddir, Risale-i Nur da tecdid ve içtihad eseridir. Ailesinden müceddid çıkmasını isteyenler, müceddidlerin ailesine iyi bakmalı ve öyle yaşamalı” şeklinde konuştu.
Birlik ve beraberlik mesajlarının verildiği konferansa yoğun bir katılım gerçekleşti. İskenderun / Yeni Asya
Haber Merkezi