Başlarındaki beyin gibidir. Eğer bunlarda bir sıkıntı olursa ülkelerin geleceği tehlikeye girer. Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda tamamının demokratik ülkeler olduğunu görmekteyiz. Ülkemize bakınca ise, üzülerek yazıyoruz, bu konuda çok geridedir. 

Toplumumuz zaman zaman bunun farkına varıp Demokrat misyondaki partilere sahip çıkıp iktidara getirmiştir. Bu konuda Menderes, Demirel’i saymak mümkündür. Ülkemiz menfaatine yapılan bütün yatırımlar bu dönemlerde yapılmıştır. Bir örnek vermek gerekirse, 1965-1971 yılları arasındaki kalkınma hızı % 7 ortalama enflasyon % 5’tir. Aynı yıllarda üretimiz çok artınca Ortak Pazar ülkeleri tekstil ihracatımıza kota koymuşlardır. 

Tekrar konumuza dönersek, demokratik ülkelerde seçim bir çeşit bayramdır. Seçim vatandaşın elindeki en büyük güçtür, ülkeyi iyi idare edemeyen milletvekillerini değiştirebilir, işinde ehil olanları seçebilir. Yine demokratik ülkelerde memleketleri daha da geliştirmek için fikirler yarışır. Mevcut iktidar muhalefete engel olmaz. Tam tersi propaganda zeminini hazırlar. Seçimde eşitliği sağlar. Adaletsizlik yapmaz. Baskı yapmaz...

Ülkemizde demokrasi oturmadığı için ihtilâller yaşanmıştır ve ihtilâllerin getirdiği demokrat olmayan partilerden baskı, zulüm, kendi taraftarlarına öncelik verme, muhalefete propaganda imkânı vermeme, basını tektipleştirip kendi lehine kullanma vs. gibi yolları kullanarak bugüne gelmişlerdir. Bugünkü seçim de adeta kasıtlı olarak profesyonel bir atletle, 7-8 yaşındaki bir çocuğun yarışı haline getirilmiştir. Ancak şartlar ne olursa olsun 2017 Nisan’da yapılan referandumda görülmüştür ki, milletimiz bugünkü idareye “Hayır” demiştir. Yapılan bunca yanlışın neticesinde artık Cenâb-ı Hakk’ın yardımı yetişecektir. Ancak madem seçim bir ortak gayrettir, biz de elimizden geleni yapıp neticeye karışmayacağız. 5 Mayıs’ta İstanbul’da temsilciler toplantısında aldığımız, Millet İttifakı’nı destekleyip, Demokratlar’ın memleket idaresinde söz sahibi olmalarına yardım edeceğiz. Seçim sürecinin çok kısa olması daha hızlı çalışmamızı gerektiriyor. Şartlar bizim lehimize. Üstadımızın dediği gibi “Yaşasın ümit, kahrolsun yeis (ümitsizlik).” diyoruz. Bu haftaki mektubumuza geçiyoruz.

***

MEKTUP

Selâmünaleyküm,

Göndermiş olduğunuz kitaplar ve mektup için, güzel dilek ve duâlarınız için sizlere teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun. Siz Medrese-i Yusufiye ekibini kutluyor, çalışmalarınızın devamını ve muvaffakiyetini Allah’dan diliyorum. Rabbim hizmetlerinizi kabul buyursun inşaallah. 

Ayrıca takip edebildiğim kadarıyla her kesimin, hakkaniyeti olmayan güç ve kuvvete teslim olduğu ve bunun zulmüne ortak olduğu ve/veya dilsiz kesildiği şu dönemde sizlerin duruşunuzu görüyor, takdir ve duâ ile seyrediyorum.

Rabbim sizleri ve bizleri kıyamete kadar Kur’ân-ı Kerîm ve Risale-i Nur kisvesinde; Hakaik-i imaniye ve Esrar-ı Kur’âniye ve hizmet-i diniye ile; ihlâs, kemal-i ferah ve sevinç ile meşgul eylesin. AMİN, AMİN, AMİN...

Allah’a emanet olun. Selâmetle.

Orhan GÜL, T Tipi Kapalı Cezaevi,Gaziantep

Not: Mektuptaki isim ve adresler değiştirilmiştir.

İrtibat için telefon: +90 (532) 471 53 52