"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad’ın ihya ettiği değerlerimizi koruyalım

H. Muharrem OKUR
26 Ekim 2017, Perşembe
“Resul-i Ekrem’le (asm) karşılaştığınız vakit sizinle musafaha yapar mıydı?”

Bu sual üzerine Hz. Ebû Zer (ra) kendi başından geçen nurlu bir hatırayı şöyle anlatır:

“Resul-i Ekrem Efendimizle (asm) karşılaşıp da musafaha etmediğimiz hiç vaki değildir. Her karşılaşmada musafaha ederdi. Beni bir gün evden çağırtmıştı. O gün evde yoktum. Eve geldiğimde haber verdiler. Hemen huzuruna vardım, divanın üzerinde oturuyorlardı. Beni görünce ayağa kalktı ve kucakladı. Bu manzara benim için çok, hem çok güzel bir şeydi.” (M. Paksu, Müsned, Sorularla İslâmiyet)

Benim Risale-i Nurlar’ı ilk tanıdığım yıllarda sadece Nur Talebelerinde bulunan, başka din kardeşlerimizde pek bulunmayan veya çok az bulunan güzel hasletler vardı. Bunların farz, vacip, sünnet, mübah olanları vardı. Bir kısım da şeairden olanları vardı. Bu güzel ahlâk kuralları cehaletten, ihmalden veya kasıttan dolayı unutulmaya yüz tutmuştu. Üstad bu güzel değerleri hayatı pahasına yeniden ihya etti. Çok büyük bedeller ödeyerek Sünnet-i Seniyyeyi Nur Talebelerinin hayatına ilhak etti. Üstad’ın vefatından sonra da o günün Nur Talebeleri Üstadlarından aldıkları bu vazifeyi en güzel şekilde devam ettirdiler. 1970’li yıllarda Risale-i Nur Talebeleri her şeyleriyle model Müslümanlardı. Mübalâğa etmiyorum, 50-100 metre uzaktan onları tanıyabilirdiniz. Yanlış yerleşen âdetleri düzelten, olması lâzım gelen güzel âdetler toplumda yoksa onları yerleştirmeye gayret eden bu kahramanlardı.

Bu güzel gelişmeler 12 Eylül ihtilâline kadar devam etti. Ancak bu münafıkâne hareketi planlayan şer güçlerin hedefinde, toplumun her kesiminde bulunan güzel ahlâkları, âdetleri yok etmek de vardı. Adım adım uygulanan bu şeytanî planlar günümüze doğru yaklaştıkça tesirini daha çok göstermeye başladı. Etrafıma bakınca şaşırmaktan kendimi alamıyorum. Bu bozulmayı planlayan insî ve cinnî şeytanlar sevinebilirler. O yılları düşündükçe “niye bu kadar duygusuzlaştık” diye kendime soruyorum.

Neden bu kadar uzattın, asıl konuya geç dediğinizi hissedebiliyorum. Pazar günü İttihad gazetesinin 50. Kuruluş Bayram’ına biz de katıldık. Elhamdülillah çok istifade ettik. İnşaallah şimdiden Şubat’taki Yeni Asya’nın kuruluş yıl dönümüne katılmaya karar verdik. Salonda programa gelen ağabeyler muhabbet sofraları kurmuş, programın başlamasını bekliyorlardı. Ancak çok dikkatimi çeken bir mevzu vardı. Büyük büyük ağabeylerim kafa kafaya tokuşarak musafaha yapıyorlardı. Daha önceden de rahatsız olduğum bu konuyu yazmak bugüne nasipmiş. Bu konu ile ilgili bilgi edinmek isteyen kimseler internete de bakabilirler. Bu musafaha yöntemi, ülkücülere dayandırılan ve İslâm ile alâkası olmayan, içimize sokulan bir âdet. Sonuç olarak, değerlerimizi kaybetmeyelim...

Bu haftaki mektubumuza geçiyoruz.

***

MEKTUP

Değerli muhterem abim Hasan Muharrem Bey;

Evvelâ hürmetle selâm eder, hizmetlerinizde muvaffakiyetler dilerim. Medrese-i Yusufiye hizmetlerinizi biz taktir ettik. Bizim taktirlerimizin çok fevkinde olan Rabbim de taktir ediyordur. Sizin gibi insanlar bu dönemde inanın karanlık bir gecede dolunay gibidir. Bu fırtına ve güftügu karşısında müstakim kalmak, zulmün karşısında olmak her nefsin harcı değildir. Sizin gibi abilerin varlığı ümitlerimize far olmaktadır. Nasıl ki bir dönem herkesin savrulduğu bir hengâmede Üstadımız bir elif gibi dimdik durabilmiş; fırtınaları neredeyse tek başına göğüslemişse, sizin de duruşunuz bana O’nu (ra) hatırlattı.

Gönderdiğiniz eserler bizim susamış gönlümüze ab-ı hayat tesiri yapmıştır. Ancak sayımız kalabalık olduğu için eserler kâfi gelmemektedir. Sizden imkânlarınız ölçüsünde Risale-i Nur ve pek muhterem Üstadımızın, onun talebelerinin hayatlarına ilişkin kitaplardan da talebimiz olacaktır.

Değerli abim, çok talep edip yazmamıza, defalarca görüşmemize rağmen maalesef Yeni Asya gazetesini alamamaktayız. Basın özgürlüğümüz maalesef yok.

Gönderdiğiniz mektuplarınızı okuduk, duygu ve düşünceleriniz için çok teşekkür ederiz. Büyük moral oldu. Pek memnun olduk. Allah da (cc) sizi memnun etsin inşaallah.

Saygıdeğer abim, tekrar selâm eder, hürmetle elinizden öperim. Sağolun, varolun. Rabbim ebeden razı olsun ve Firdevs’le serfiraz eylesin.

Duâlarınıza su ve hava kadar muhtaç kardeşleriniz.

Ahmet SÖZER, 

2 No’lu Ceza İnfaz Kurumu, 

Adıyaman

NOT: Mektuptaki isim ve adresler değiştirilmiştir.

Bizimle irtibat için; 

Tel: (0532) 471 53 52

Okunma Sayısı: 1664
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı