"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sahurlar

11 Ağustos 2011, Perşembe
ÇOCUKLUĞUMUN RAMAZANLARI EKREM KILIÇ
Davul sesiyle uyanamamak ihtimâli varsa, kurmalı saatler ayarlanır, ihtiyâten konu – komşuya tenbîh edilir ve ev halkı uykuya dalardı. Herhangi bir vâsıta ile ilk uyanan, evdeki anne veya ablaları kaldırırdı. Beyler biraz daha kestirirken, yaşlı olanlar abdest alıp gece namazı kılmak ve Kur’ân okumak gibi—çoğu zaman Ramazan ayına mahsus kalan—ibâdetlerle meşgul olurlardı. Hanımlar, hemen, aynı zamanda mutfak görevini yapan oturma odasındaki işlerine koyulurlardı. Bu odada içerisinde linyit kömürü yakılan, kuzinemsi sobalar vardı. Kış akşamları, yatmadan önce atılan kömür, sahûra kadar dayanır ve o dar vakitte bir de ateşle uğraşmak gerekmezdi. Ancak, sobaların yakılmadığı zamanlar, odadaki ocakta çabuk tutuşan çalı – çırpı gibi yakacaklar kullanılırdı. Nedense yemekler, akşamdan hazırlanmak yerine, o dar vakitte tâze olarak pişirilir; hazırlanırdı. Sahûrda çoklukla hamur işi yiyecekler baş rol oynardı. Alışkanlıklara göre sulu yemek, pilavlardan biri veyâ erişte-–henüz hazır makarna yoktu-–ile bunları rahatça yutmak için de mutlaka bir hoşaf çeşidi, değilse ayran veyâ mayhoş pekmezden yapılan şerbet sofrada yer alırdı.
Gürültüden uyanabilmişse çocuklar, uykulu gözlerini oğuştura oğuştura yerde kurulan sofranın bir köşesine oturur, herkesin toplanmasını beklemeden sevdikleri yemeklerden atıştırmaya başlarlardı. Sahûr sofraları, akşam vakitlerindeki gibi gürültülü ve neş’eli olmazdı. Uykunun galebe çaldığı insanlar, bir an evvel yemeklerini yemek ve yatmak için acele ederler ve bu arada uykuları kaçmasın diye pek fazla konuşmazlardı.
Yemekler yenip, el ve ağızlar yıkanıp, oruca niyet edildikten sonra, o dolu mîdelerle yataklara dönülürdü. İmsâk vaktine daha epey zaman olduğundan, sabah namazı kılmak îtiyâdında olanlar, saati namaz için yeniden kurar ve uykunun râhatlatıcı dünyasına girerlerdi. Az olan câmilerin minârelerinden okunan temcîd (Ramazana mahsus sahûr salâsı) ile ezanlar, aslî hüviyetine kavuşalı fazla olmamıştı. Daha önceki Ramazanlarda, yıllar süren Türkçe ibâdet zorlamasıyla, uydurma birşeyler söylenirdi.
Okunma Sayısı: 873
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı