Türkiye’mizin bir çok cihetle birinci sıralarında yer alan ve bilhassa narenciye ihracatıyla ve üretimiyle ve pırıl pırıl sahiliyle dış dünyaya kapı ve pencereler açan ve zaman seyli içinde alt ve üst yapılarını üst seviyelere çıkaran Kumluca Belediyemiz, faal ve enerjik başkanı kardeşimiz Hüsameddin Çetinkaya Beyi’n himmet ve gayretleriyle kültürel sahalarda da büyük masafeler almış.
Kendilerinin baş yazarlığını yaptığı “Haber Vizyon” adlı müstakil haftalık gazetedeki baş yazılarında da ifade ettikleri gibi, takriben her ayda bir “Ayın söyleşisi” programı içinde bir konferansçı dâvet etmektedirler.
Bu ayın “Ayın söyleşisi”programına bizleri dâvet ettiler. Muhterem başkanla, “Kumluca İlim Derneği”nin organize ettikleri ve bizlerin de kabul ettiği konferansın konusu, günümüzde de büyük ihtiyaç olan, “ İttihad-ı İslâm ve Bediüzzaman” olarak tesbit edilmişti. Afişler ilçenin her yerine dev bilbordlarda asılmıştı. Kumluca Belediyesinin konferans salonu tamamen dolmuş ve dışarıya kapalı devre TV ekranlarıyla konuşmalar verilmişti. Böyle bir gecede böyle bir salonda her kesimin katılması, bir hayırlı gelişmedir.
Bir saati içine alan Konferansımızda 57 islâm ülkesinin temel sıkıntılarına Hz. Bediüzzaman’ın, Âyet ve Hadislerin nuru altında, çağımızın idrakine uygun olarak vurduğu sikkeler mühürler ve çıkış yollarını, dilimizin döndüğü kadar ve zamanın el verdiği kadar aktarmaya çalıştık. Burada dikkatimi çeken bir husus da şu idi. Bu nevî programlara katılan konuşmacılara, konferans hitamında katılanlar tarafından sualler sorulmaktadır. Bu suallere de kısa öz cevaplar vererek vazifemizi ifa etmeye çalıştık. İnşaallah gönüllerde ma’kes bulmuştur.
780 bin km2 lik aziz Türkiye’mizin 81 iline bağlı olan takriben 900 civarlarında ilçe bulunmaktadır. 57 İslâm ülkesinin milyonları aşan ilçe merkezleri vardır. Keşke bu mezkûr rakamları içine alan o merkezlerin başkanları, bu nevî konferanslara kapılar açsalardı. 7 milyarlık büyük dünya ailesinde 2 milyarı bulan İslâm dünyası, bugün itibarıyla “İttihad-ı İslâma” çok, ama çok muhtaç. Bilhassa asırlar boyu gündemde olan ve halen devam eden Ortadoğu ve herkesçe malûm birkaç ülke..
1911 yıllarında İttihad-ı İslâm için ve âlem-i İslâm’ın kurtuluşu için ve bir ses olmaları için, Şam Emeviye Camii’nde onbinlere hitap eden Hz. Bediüzzaman, neden Endonezya’da Malezya’da, Suudi Arabistan’da vermemişte buradan sesleniyor. Ve ömrünü bütün taleplere rağmen Türkiye’de geçiriyor, 7 bin sahifelik Nur Külliyatını burada ilham-ı Rabbanî tecellisi ile yazıyor... Acaba burası bir kilit nokta mı? Yoksa mânâ cihetiyle anlayamadığımız bir sırlar âlemi mi? Bu Peygamberler diyarında nedir bu ağlanacak haller?…
100 yıl önce söylediği sözleri bugün de konuşurken ve yazarken, çok hislenirim, gözlerim yaşlarla dolar. Çünkü onun hedefi Kur’ân ve bütün ümmet-i Muhammedîdir. (asm) Kur’âna çağırıyor ve Mektubatında diyor ki “Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi, ittibâ-ı Kur’ân’dır. Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.” Merhum Mehmed Âkif de bunu teyid edercesine,
“Allaha dayan sa’ye sarıl hikmete ram ol,
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol” diyor.
Âyetlerin ve hadislerin ışığında Yavuz Sultan Selimin feryadı bu, Hz. Bediüzzaman’ın feryadı bu. 741. “ Şeb-i arus”unu deruhte ettiğimiz Hz. Mevlânâ’nın feryadı bu, Yunus Emre’nin feryadı bu. Hafız-i Şirazî’nın feryadı bu. Hz. Mevlânâ’nın hocası Seyyid Burhaneddin’in feryadı bu. Bu zatların gölgesinde akşamlayıp sabahlayan münevver gönül ehlinin feryadı bu. Dünya ile ahireti avuçlarında görenlerin feryadı bu. Hasılı bu aziz toprakları bizlere emanet eden ecdadımızın feryadı bu. İşte bu feryatları dile getirdik...
Kumluca’ya çevre ilçelere ve bir çok mekânlara bizleri muhatap eden muhterem Başkan Hüsameddin Çetinkaya ve yardımcılarına, Kumluca İlim Derneğine ve organizatör Suat Kaya Bey’e Emin Can’lara vesair ihvana binler teşekkür ve tebrikler.