"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deprem ve bakış açısı

Hasan GÜNEŞ
01 Mart 2023, Çarşamba
Hadiselere tek bir yönden tek bir açıdan bakarsak hakikatı kavramakta zorlanırız. Şu alem ve onun nihai neticesi olan insan ne kadar karmaşık ve kompleks ise hakikat da o kadar kapsamlı ve çok yönlüdür.

Yerkürenin en önemli hadiselerinden olan depremin sebep, sonuç ve çareleri de aynı şekilde karmaşıktır. 

Diyelim ki Japonya’ya nükleer bomba atıldığında hadiseyi sadece fizikçiler incelemiş olsa, harika bir icad olduğunu söyleyecekler ve üretilen enerjinin miktarını hesaplayacaklardı. Zincirleme reaksiyonunu araştıracaklardı. Savunmadan sorumlu olanlar sığınakların yetersizliğinden ve dayanıksızlığından, erken uyarı sistemindeki aksaklıklardan bahsedeceklerdi. Misalleri artırabiliriz.  

Ancak en az bunlar kadar önemli başka bir hakikat var ki hadiseyi tamamlıyor. Hiç kimse iki şehirde yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olan bombaların bir ihmal ile uçaktan düştüğünü ve nükleer reaksiyonun tesadüfen olduğunu düşünmemiştir. Elbette bu konuda da sorular da sorulacaktır. Soruların önemli kısmı bombayı atan ülke ile ilgili olacaktır. İki taraftaki yöneticilerin sorumlu olduğu savaşta masum ve fakir halkın can ve mal kaybını kim karşılayacak? Veya şimdi halktan ve devletten ne isteniyor? 

Üzerinde yaşadığımız şu yerküre cehennemi alevlerle yanan ve henüz içi sönmemiş bir gezegen. İçinde kayalar ve madenler ateşten nehirler ve okyanuslar gibi daimî bir akış, hareket ve faaliyet halinde. Üzerinde incecik bir kabuk misali sönmüş toprakta medeniyetler kurmuşuz. Milim milim de olsa birbirine karşı hareket eden tabakaların üzerinde evler kurduğumuzu unutmayalım. 

Şüphesiz jeologlar sismik faaliyetlerle yüzlerce kilometre uzunluktaki plakaların devasa hareketlerini ve gerilmeleri takip edecekler. On binlerce atom bombasından daha şiddetli kırılmaların ürettiği enerjiyi hesaplayacaklar. Muhtemel kırılma hatlarını, tekrarlama dönemlerini ve zamanını tespit etmeye çalışacaklar.  

Sürekli depremlerle iç içe olan ve yüzlerce depremi, ileri teknolojiyle inceleyip takip eden ülkeler de yer ve zaman tespitinin imkânsız olduğunu söylüyorlar. Ancak mademki Cenab-ı Hak her şeyi hikmetle, sebepler dairesinde değişmez kanunları ile yapıyor; depremin de yer ve zamanını bir kanuna bağlamıştır. 

Evet, şu alemde hiçbir şey sahipsiz ve başı boş değil! Yerkabuğundaki faaliyetler eğer bir an sahipsiz kalsa deprem fırtınaları ve volkanlar ile yer kürenin içi dışına çıkacak ve hayat son bulacaktı. 

Cehennemi faaliyet içindeki ateş küre sahipsiz değil! Bize rızık, arkadaş ve mesken olan madenler, sular, bitkiler, hayvanlar, dağlar, ovalar ve nehirlere kadar muazzam faaliyetleri içine alan yer kabuğu da sahipsiz ve başıboş değil.

Şüphesiz inşaat ve şehirleşme gibi faaliyetleri mutlaka sorgulamak gerekiyor. Bunlar da Allah’ın değişmez kanunlarıdır. Çünkü sebepler dünyasındayız. Ancak yerlerin, göklerin ve içindekilerin hakiki sahibinin her hadisede hem dünyaya hem de ahirete ait diğer maksat ve isteklerini düşünmediğimiz zaman gerçek hep eksik kalacaktır ve hakiki çözüme asla ulaşılamayacaktır. 

Okunma Sayısı: 3508
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    1.3.2023 10:28:04

    Her olayda bir şeriat, bir de hakikat tarafı olduğunun bilincinde olmak lazım. Şeriat, işin zâhire bakan kısmı olması nedeniyle, hukuk, adalet ve ilim gibi konuları fikre getirir. Hakikat kısmı ise, "hikmet" tarafını tahattur ettiriyor. Bu ikisi birlikte olmayan görüşler her zaman taraflı olmaya mahkum oluyor. Tarafsızlık elbetteki beklenmez ancak, olay ve olayı yaşayan kişilerin farklı taraflar olması; zulüm veya musibet geldiğinde masumlara da dokunması sebebiyle, yaşayan-yaşananların birbirinden bağımsız hareket ettiklerini söylemek çok da yanlış olmasa gerek. Bunun yanında, imtihan dünyasındayız ve şeriat kısmı ile hakikat kısmı birbirini öncelememesi lazım. Biri diğerine akıl vermeye kalkarsa, taraflar arasındaki hakikat terazisi şaşabilir. Kul, "kul hakkı"nı bilsin, yeter!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı