"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sadettin Çelik ağabeyin ardından

Hasan Yeşilkaya
22 Ekim 2016, Cumartesi
Sadettin Abi ile tanşmamız, bin dokuz yüz seksen yedi yılının Mayıs ayında oldu.

Elazığ’dan Adapazarı  PTT Bölge Başmüdürlüğüne tayinen gelmemizle başladı. Bizi samimî bir şekilde Risale-i Nur Talebesi sıfatıyla gayet müşfikane bir şekilde kucakladı, ilgilendi. Şarkdan da geldiğimizden daha da yakınlık gösterdi, zira astsubaylığının bir kısmını Doğuda yapmıştı. Tunceli’de görev yaparken Elazığ’da Pir Sultanabdal gecesi düzenlenmişti, o yıl bizde  lise de okuyorduk. Okul çıkışı baktık Halk  Eğitim binasının camları tamamen aşağıya indirilmiş vaziyette. Programı tertipleyenler bırakıp kaçmışlardı. Sadettin Abi de asayiş için oraya geldiğini, bize anlatmıştı.

Sadettin Abi hem sadâkatli bir Nur Talebesi, hem bir dost, hem de candan bir arkadaş idi. Her şeyimizle hem dert olur ilgilenir, yakın alâka gösterirdi. Onun defterinde “hayır, olmaz” kelimesi işlemezdi. Gidelim tamam gidilir, biri ziyaret mi edilecek mutlaka o iş gerçekleştirilirdi. Yeni bir kardeş mi gelmiş mutlaka ziyaret edilirdi. ‘İşim var, bakarız’ asla demezdi. Anma programı mı yapılacak, mevlide mi gidilecek bir  şekilde bizi teşvik eder gitmemizi sağlardı.

Hemen bir liste yapar, listeye göre bir otobüs temin eder, gidilecek yere, bizzat kendisi organize eder, marşlarla gidilirdi. O yıllarda kimsede araba yokken onda bir Anadol kamyonet vardı. Talebeleri ve bizi kışın tente çekip, Karasu’ya, Hendek’e veya Geyve ilçesine derse gitmemizi sağlardı. Battaniyelere sarılı bir şekilde kar kış demeden gidilirdi. Mevlitlere gitme işini hiç ihmal etmezdi, bizi şevke getirip, gitmemizi sağlardı.

Allah (cc) gani gani rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun. Arasıra Cennet denilince Cennette kaç huri verilecek onu konuşmadan geçmezdi. Çok da kendine has orijinal lâfları  vardı. Bir anda oradakileri bir şekilde güldürürdü. Adapazarı Yeni Asya cemaatinin bel kemiği idi.

Kimseyi kırmadan incitmeden, hizmetlere koşardı. Ayrıca büro hizmetlerini de o yıllarda yaptı.

Hem neşriyat, hem öğrencilerle yakînen ilgilenir, mutlaka orda yer alırdı. Bir ara gazete dağıtma işini bizzat mobiletle kendisi yaptı. O meşhur deri çantasını bile hırsızlara kaptırmıştı. Hizmet  denince asla geri kalmazdı, hep koşardı.

Onun meşhur bir ilâhî okuma tarzı vardı. Ayrıca onun meşhur Türküsü, Üstadla ilgiliydi. “Ümitler gözler sende/ Senki bir çığır açtın, / Ömür boyu ne usandın ne de şaştın,/ Şimdi gidiyoruz Kabri meçhulüne, / Binler Said var oldu seninle,” diye devamlı söylerdi. Bir kaç defa biz de sazla ona eşlik etmiştik.

Son on beş yıl içinde Geyve Boğazı’nda Hünkâr Suyu denilen yer (onun tabiri ile İkinci Sema) güzel bir mekân, üç katlı ahşaptan bir yer yaptırdı. Kendi emeği ve marifetiyle meşhur oldu. Talebeleri yaz okuma programlarına götürür, kendisi de başlarında bulunur, Risale okumaları yapılırdı. Zaman zaman İstanbul’dan Mehmet Kutlular Abi, Şaban Döğen Abi, gibi bazı ağabeylerin katılmaları da sağlanırdı. Latif Salihoğlu kardeşin zaten malûmunuz, orada bir muvakkat mekânı mevcut olup o da programa eşlik edip, bizlerin de istifadesine medar olunurdu. Tabi baş aktör tabiri caiz ise rahmetli Sadettin Abi idi. Hep çayları bizzat kendisi demlerdi. Bazen Anadolu’dan gelen ağabeylerimizi de o mahale götürüp ziyafet çekerdi. Rabbim mekânını Cennet eylesin. Amin.

Okunma Sayısı: 2146
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı