"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İksir-i Nuranî

Havva KÜÇÜK KONUR
31 Ocak 2016, Pazar
İliklerimde titreyen fırtınalar var. Gözlerimde süzülen gözyaşları, şehrin ruhunu kemiren ıztıraplarım var.

Her şey bir masaldı belki, her şey bir rüya. Masallarda büyüyen ejderhalar, rüyalarda hortlayan canavarlar var. Hiçbir şey değil de, sessizliğinde çıldırdığım dostlarım var. Hayat bir hayalin en giriftini, labirentlerin en karışığını ruhumda gezdirirken, başını öne eğmiş, gözlerini kapamış, ellerini bağlamış kocaman bir hicranım var. Belki de hayal kırıklıklarım.

Bir kuyuydu bu Yusufları kendine çeken. Vakti gelene kadar içinde bekledim. An oldu, zaman geçti, hicranım, çilem bitti. Kuyulardan çıkıp zindanlara yürüdüm. Azizliğin yolu kuyulardan, zindanlardan geçmekse, kuyulardan da geçtim, zindanlardan da. 

Hayat, kader aynasında görünenlerin sessizce bize aksediş tonu. Her kelimesinde, hecesinde sonsuzluğa müheyya bir kalp atışı var. Her yaşadığımızın bir ruhu var. Hiçbir hadise, başımıza tesadüfen gelmiyor. Hiçbir insanla tesadüfen karşılaşmıyoruz. Tahammülümüzü aşan, sınırlarımızı zorlayan olayların varlığı, ya tahammül gücümüzü, sabrımızı zamanından önce sağa sola dağıtmamızdan, ya da onları aşılamaz gören bakış açımızdan. Her halükârda Allah taşıyamayacağımız, kaldıramayacağımız yük vermiyor bize. 

Düşüncesizce çırpınışlarımız, şımarık bir çocuğun isterim, isterim dediği şekliyle tutturmalarımız, şikâyetlerimiz, enin ü vaveylamız bizim cehaletimizle, kendini bilmeyişimizle izah edilebilir ancak. Elimizden gelen, irademize takılan, istemek gücü ve duâ yalnızca. İsterken sonucuna, neticesine tevekkül ederek istemek, elbette kulluğa en yaraşanı ve yakışanı. Diğer türlüsü sadece bencilliğimizle ve enaniyetimizin bizi kör etmesiyle açıklanabilir.

Bazen sırça köşklerde yaşıyoruz. Hayallerimiz, emellerimiz Kaf Dağı’nı aşıp Zümrüdü Anka’ya ulaşıyor. Dev aynasında kendimize bakıp cirmimizin ve cismimizin küçüklüğünü fark edemiyoruz. Neyi istediğimizi, neyi seçtiğimizi bilemiyoruz. Aldanıyoruz, aldatıyoruz çoğu zaman.

Hâlbuki istemek, arzu etmek, irade göstermek ne kadar tabiî bir ihtiyaçsa, isteklerimizin arkasında olanca samimiyetimizle durmak, Hak Teâlâ’dan tevekkülle istemek de o kadar tabiî ve içten. Kibirle istemek, olmalı diye beklemek, hırsla arzu etmek aksülamel yapıyor ve Üstad’ın “hırs sebeb-i hasarettir” sözünü haklı çıkarıyor her daim. 

Risale-i Nur’da 22. Mektup 2. Mebhas’ta anlatılan güzel bir örnek var. “Ehl-i kanaat ile ehl-i hırs, iki şahsa benzer ki, büyük bir zâtın divanhanesine giriyorlar. 

Birisi kalbinden der: “Beni yalnız kabul etsin; dışarıdaki soğuktan kurtulsam bana kâfidir. En aşağıdaki iskemleyi de bana verseler, lütuftur.” 

İkinci adam, güya bir hakkı varmış gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecburmuş gibi, mağrurâne der ki: “Bana en yukarı iskemleyi vermeli.” O hırsla girer, gözünü yukarı mevkilere diker, onlara gitmek ister. Fakat divanhane sahibi onu geri döndürüp aşağı oturtur. Ona teşekkür lâzımken, teşekküre bedel kalbinden kızıyor. Teşekkür değil, bilâkis hane sahibini tenkit ediyor. Hane sahibi de ondan istiskal ediyor.”

Bu misali her okuduğumda çok etkilenirim ve aklıma şuursuzca, hırsla istediğim istekler gelir. Nefsime bir sille-i te’dip vurur her zaman bu misal. Huzur-u İlâhi’de mahcubiyetle başımı önüme eğdirir.

Duâ bir kutlu anahtar aslında, kullanmayı becerebilene. Bir sihirli kelâm duâ sözcükleri. “Allah bizi seviyor mu?” sorusuna verilen “hem de bütün harflerinizle, hecelerinizle seviyor” cümlesinin içini dolduran kelâm; duâ…

Biz de Risale-i Nur’dan bir duâyla bitirelim.

Allahım! Ruhumu cesedime, kalbimi nefsime, aklımı mideme hâkim kıl! 

(İktisat Risalesi)

Okunma Sayısı: 1637
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı