Aslen Denizlili olan Merkez Efendi, Osmanlı zamanında İstanbul’da yetişen alim ve evliyanın büyüklerindendir. İsmi Musa olup, Merkez Muslihuddin lakabıyla meşhur oldu. Denizli’de yaptığı ilk medrese tahsilinden sonra, Bursa ve İstanbul’daki medreselerde okudu. Ahmed Paşanın derslerinde bulundu. Tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilminde kendini yetiştirdi. Kadı Beydavi Tefsiri’nin büyük bir kısmını ezberledi. Medrese tahsili esnasında tekkelere gidip, oradaki alimlerin sohbetlerinden istifade ederek feyz ve bereketlere kavuştu. Otuz yaşında medrese tahsilini tamamlayıp çevresinde sayılan büyük bir âlim oldu.

İlmî seviyesi, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile devrin Şeyhülislamı Ebüssuud Efendi’nin dikkatini çekip takdirini kazandı. Bu sırada Kocamustafapaşa’daki bir tekkede şeyhlik yapan Sümbül Sinan Hazretleri’nin şöhretini işittiyse de bazı kimselerin onun hakkında yaptıkları dedikodular sebebiyle, bir türlü gidip sohbetlerine katılmamıştı. Fakat gördüğü bir rüya üzerine, Sümbül Efendi’ye gitti, kendisinden af diledi, Sümbül Efendi de onu talebeliğe kabul etti.

PEKİ İSMİ NEDEN MERKEZ EFENDİ OLARAK ANILIYOR?

Bir gün Sümbül Efendi talebelerini toplayıp;

 ‘’-Eğer Allah size bir yetki verseydi ve bu kainatı baştan, yeniden yaratacaksınız diye emretseydi nasıl yapardınız?’’

 Talebelerinden her biri; ben denizleri şöyle yapardım, öbürü ben yeryüzünü böyle düzenlerdim diye fikir beyan ettikten sonra sıra Muslihuddin Efendiye gelmiş.

 -’’Hocam! Allah-ü Teala bu kainatı o kadar mükemmel, o kadar muazzam, her şeyi o kadar yerli yerinde yaratmış ki, bana sıra geldiğinde ben hiç bir şeye dokunmaz, her şeyi merkezinde bırakırdım.” diye cevap vermiş.

 Bu hadiseden sonra da Muslihuddin Efendi Merkez Efendi olarak anılır olmuş.

Türbesi, Zeytinburnu’nun Topkapı semti, Merkezefendi mahallesinde, Merkez Efendi Camii bahçesindedir.