"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karanlığa düşen duâ

Havva KÜÇÜK KONUR
01 Ağustos 2016, Pazartesi
Gecenin uçsuz bucaksız iklimiyle donandı yeryüzü. Yıldızlar bu tablonun en göze çarpan argümanı.

Neden gece bana sonsuzluk düşüncesiyle birlikte gelir? Neden gecenin nihayeti sonsuzlukta düğümlenir? Geceyi şu yanan ışıkları, kırık bestesiyle, solgun renkleriyle mi hatırlamalı? Ah bu tablo! Nahif esen bir rüzgâr, havadaki şiir kokusuyla bugün daha bir güzel…

Bir bardak çay koyuyorum karanlığa. Solgun sokak lambalarının altında hayal meyal seçilebilen ağaçların sallanan yaprakları, karanlığa meydan okuyan bir fener gibi. Karanlık… Ne kadar hazin bir kelimedir bu, ne yaman bir denklemdir! Sorular, soru işaretleri takılı akşamın alacasına. Gönlü buruk, kalbi kederli yürekler bir de. Şarkılar yarım kaldı, kırıldı besteler. Çizgiler karmakarışık, renkler flu bugün. Sadece gözyaşının rengi net, sadece gözyaşının bestesi aydınlık. Ahh, ümitlerin solan damlaları… Nerelerdesiniz?

Merhamet engin bir havuz, geniş bir rahmet görebilene. Kuşatmadığı hiçbir bünye, idrak, şuur, irade yok. Her nahif gülümseme, her şefkatli bakış, her sarsılmaz irade rahmet denizine uğramış ve nasipsiz dönmemiştir yurduna. Merhametten, şefkatten, rahmetten uzak yazan her kalem acı yazmıştır, her fırça karışık boyamıştır, her ses çığırtkanlık yapıp kulaklara mühür vurmuştur. O kadar nazenin, nazik ve lâtiftir ki merhametin dünyası, her yürek misafir edemez onu benliğinde.

Ahh rahmet! Senden fersahlarca uzaklaşan seslere, gönüllere gelir misin gökten damlalarla? Eritir misin kezzapmisal dilleri? Bir buhurdan gibi tüter misin geldiğinde? Senden nasibi olmayanların, git gide merhametsizliğin dibine vurup kör olanların, körlüğünden ne yaptığını bilemeyenlerin yüreklerinde yeniden bahar çiçekleri açtırır mısın? Gelmeni ve bizi renginle boyamanı diliyoruz, dileniyoruz Rabbimizden.

Bir duâ bırakıyorum geceye. Sebeplerin sükût ettiği, görünmediği, bütün bütün gözden kaybolduğu bir zamanda, bütün mahzunlar için bir duâ veriyorum gözlerimle. Elimden hiçbir şey gelmiyor, kimseyi bilmiyorum, kimseye bakamıyorum, ulaşamıyorum. Ama herkesten, her şeyden haberdar olan, her şeyi gören, bilen, halleri O’na uzak olmayan bir Rabb-i Rahim’e el açıyorum. Kalbi mahzun, üzgün, inşirah ve inbisata muhtaç yüreklere ellerimdeki duâyla dokunuyorum. Allah’a duâmı emanet ediyorum.

Rabbim! Ben bilmiyorum Sen biliyorsun. Ben görmüyorum, Sen görüyorsun. Ben ulaşamıyorum, Sen ulaşıyorsun. N’olur, kalbi mahzun, ruhu mazlûm olanların kalplerine genişlik, ferahlık ver! Hastalara, hastalıklara acil şifalar ihsan eyle! Kalplerin mahzuniyetini gider, gözlerin nemlerini kurut! Zalimlere fırsat verme, bizleri zulme ortak olanlardan eyleme!

Lâl oldu yürekler, lâl oldu diller. Değerler değersizleşti, kelimeler silikleşti. Yıpranan, aşınan değerlerimizin yerine koyacağımız bir güzellik yok. Eriyen uhuvvetimizin, yok olan muhabbetimizin üzerine ikame edeceğimiz bir ahlâk yok. Kur’ân’ın öğretileri, prensipleri, düsturları hep güzel söz üzerine.

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır!” (Nahl Sûresi, 125. Âyet) emri bunlardan biri. Rahmetin, merhametin kanatlarıyla örülen, şefkatin tuğlalarıyla döşenen Kur’ân’ın iklimi ve Efendimiz’in (asm) ahlâk-ı seniyyesi öyle bir rehber-i külldür ki, içerisinde hiçbir çirkin söz, davranış ve hâl barındırmaz. Bir mü’min için bundan daha ahsen bir hâl bulunabilir mi? Peygamber-i Zişan’ın (asm) ahlâkı Kur’ân ahlâkıydı Hz. Aişe’nin (ra) ihbarıyla. O’nun (asm) hayatı, varlığı bizim için üsve-i hasene olduğuna göre, onun hayatında olmayan çirkin söz ve davranış, bir mü’minin dünyasına girebilir mi? Asla ve kat’a! Giremez ve girmemeli.

Nezaketimizi, saygımızı ve değerlerimizi kaybetmeye başladığımız, gayz ve öfkenin, nefret dilinin ortalıkta meydan aldığı şu zaman diliminde kimliğimize, ruhumuza, mü’min şuurumuza yakışanı yapalım. Kin ve nefrete dünyamızda geçit vermeyelim. Vesselâm!

Okunma Sayısı: 2009
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı