Ramazan sevinci...
Her şeyiyle nüfuz eder Ramazan. Her anımızı hareketlendirir, her zamanımıza, işimize bulaşır. Tıpkı hafif hafif esen bir rüzgâr gibi. Tıpkı hava gibi, oksijen gibi. Gecemiz, gündüzümüz, günlük işlerimiz, rutinimiz… Her şeyimiz değişir, başkalaşır, şekillenir. Ramazan varlığıyla donattığı gibi, gelişiyle de her zerremizi revize eder, tertemiz yapar.
Ramazan zamanımızı terbiye eder öncelikle. Günlük bir cüz okuyabilecekken okumadığımızı fark ederiz. Zamanımızı planlayarak aslında ibadete ne kadar alan açacağımızı derk ederiz. Her anımız Ramazanla kıymetlenir, çeşitlenir, sümbüllenir. Zamanımız bereketlenir.
Ramazan irademizi terbiye eder. Pek çok halin arkasına sığınarak çabucak fütura düşebildiğimiz irademiz, Ramazanda hüşyar birer melekeye döner. Reaksiyoner titreşimleriyle irademizi ihtizaza getirir. İçimizden bir şey bizi durdurmaz. Sınırlı zaman diliminde ahirete azık hazırlar gibisinizdir. Yâr olur size Ramazan, elinizden tutar. İradenizi size verir, ellerinizle tutarsınız. “Nefsi gemlemek” deyimini kullanır Üstad. Ne kadar vecizdir. Elinizde ipleri olmalıdır ki gemleyebilesiniz. İşte altın bir fırsattır Ramazan. Nefsin nasıl gemleneceğinin izlerini gösterir, yolunu çizer size. İradenizi elinize almayı öğrendiğinizde, Ramazan bitse de melekeniz bozulmaz, iradeniz yerleşir.
“Ramazan nefsi terbiye etmekle kalmaz; aklı terbiye eder, hayali terbiye eder, dili terbiye eder, gözü-kulağı terbiye eder.”
Bir başka iklimi içinize sıcak sıcak damıttığınız, yavaş yavaş sızdırdığınız Ramazan, en güzel ahengiyle terbiye ediyor sizi. Edeb ve hayâ, mahcub ediyor yürekleri, yere eğiyor başları. Boyut ve yer değiştirmişsiniz de, başka Saikler sizde hükmediyor gibi olduğunuz bu ayın, terbiye ediciliğinden de mahrum kalmayalım inşallah.
Terbiyeye, iradeye, zamanın baş döndürücü atmosferine merhaba!