"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Alkışçı dalkavuk grupları

Hüseyin GÜLTEKİN
30 Temmuz 2018, Pazartesi
AKP iktidarı döneminde bir çeşit yağcı yalaka türü kesim türedi. Dalkavukluğu, yağcılığı meslek edinen bu menfaatperest çevreler, iktidarın doğrularını da yanlışlarını da hep alkışlamayı alışkanlık haline getirdiler.

AKP iktidarı döneminde bir çeşit yağcı yalaka türü kesim türedi. Dalkavukluğu, yağcılığı meslek edinen bu menfaatperest çevreler, iktidarın doğrularını da yanlışlarını da hep alkışlamayı alışkanlık haline getirdiler. 

Bu kesimlerinin on altı yıl boyunca iktidarın bir tek yanlışına karşı çıkıp, itirazda bulunduklarına şahit olmadık. Doğrularına da yanlışlarına da hep yaşa varol.. Helâl olsun... 

“İyi ki bu komutanlarla herhangi bir savaşa girmemişiz.. Bunların hepsi vatan haini darbecilerdir.. Ben bu dâvâların savcısı ve takipçisiyim...”

 “İlk defa bir iktidarın ordunun içindeki bir cuntaya hak ettikleri cezaya çarptırdığına şahit oluyoruz.. Yaşa varol!...”

 “Aldanmışız.. Askerlerimize kumpas kurulmuş.. Bunlar şanlı ordumuzun kahraman askerleridir.. Bunların salıverilip, itibarlarının iade edilmesi lâzım..”

 “He yahu bunlara tuzak kurulmuş.. Bunlar darbeci, hain filan değil.. Hükümetimiz nasıl da bu kumpasın farkına vardı helâl olsun.. Bu kumpası kuranlardan derhal hesap sorulmalı...”

 “Bunlar ülkemizi dışarıda en güzel bir şekilde tanıtan gönüllü elçilerimizdir... Gel artık bitsin bu sıla hasreti... Ne istediler de vermedik?...”

“Aynen öyle.. Buunlar dışarıda da ülkemizin tanıtılmasında önemli faaliyetlerde bulunuyorlar... Hükümetimizin bunun farkına varması, bunlara yardımda bulunması isabetlidir, doğrudur...”

“Aldanmışız.. Bunlar PKK’dan daha tehlikeli vatan hainleridir.. Bunların kökünü kazıyacağız...”

 “Bravo, yaşa varol.. Hükümetimizin geniş ufku bu büyük tehlikeyi zamanında fark etti!.. Yoksa tehlike büyüktü.. Acilen bunların kökünü kazımalı!...”

“Artık analar daha çok ağlamasın diye, terörü sonlandırmak için ilgili taraflarla görüşmelerimiz çerçevesinde çözüm sürecini başlatıyoruz..”

 “Çok isabetli, doğru ve yerinde bir karar.. Terörün bitirilmesi için, Kandil ve İmralı da dahil olmak üzere gerekli bütün taraflarla görüşmeler yapılmalı..”

“Bu terör odakları bizim bu iyi niyetli yaklaşımlarımızı suistimal ediyorlar.. Güneydoğunun bir çok şehirlerimizin ortasında dahi hendekler kazarak, ağır silâhları yığmışlar.. Bu böyle gitmez, Çözüm Süreci’ne son vermeli artık..”

“Aynen öyle.. Hemen her gün şehit veriyoruz.. Hükümetimizin bu tuzağın farkına varıp, çözüm sürecine son vermesi önemli bir başarıdır...”    

Doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı, sıdk ile yalanı ayırdedebilmek için Allah’ın bahşettiği aklı birilerine emanet edince; böylece yanlışları dahi alkışlama gibi bir hamakata düşebiliyorlar bazı insanlar.  

Yağcılığı yapanların bir kesimi dinde hassas, fakat muhakeme-i akliyede noksan, partinin aşığı olan safderun veya Cibali Baba konumundaki insanlar..

Yalakalıkta sınır tanımayan diğer bir kesim de iktidar sayesinde elde ettiği maddî imkânları veya makam mevkileri kaybetmemek için “şakşakçılık” yapan guruplar.

Bir diğer yağcı gurup da suret-i haktan görünen, dost kılığındaki kesimdir. İktidara alkış tutan bu gurup gayelerini gerçekleştirmek için iktidar yanlısı gibi görünüyorlar. Ama asıl niyetleri bir taraftan iktidar eliyle ehl-i dini perişan etmek; diğer taraftan da iktidarın yanlışlarını da alkışlamak onların zaafa düşmesini sağlamaktır. Böylece deyim yerinde ise bir taş ile iki kuşu birden vurmaktır. Ki bize göre bu sinsi, alkışçı grup bu güne kadar bu projesinde istediği başarıyı sağladı maalesef.

Okunma Sayısı: 3661
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    30.7.2018 11:24:31

    Bütün bu menfi/olumsuzlukları netice veren menfi ve menfaatçi siyaset tarzı demokratik siyaset ve demokrat siyasetçiye dönüşmedikçe, sistemde de hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü hâkim konuma geçmedikçe, şu haller artarak devam edecektir. Çare de çözüm de bellidir. Nasreddin Hoca'nın samanlıkta kaybettiği iğneyi dışarıda aradığı gibi, çözümü yanlış yerde ve yanlış adreste ararsak, çözüm de çare de bulmamız mümkün değildir. Taraftarını alkışçı ve menfaatçi hale getiren bir siyaset tarzıyla ülkeyi yönetmek gelecek adına endişe vericidir. Her şeyimiz S.O.S veriyor. Buna alkış tutmak değil çare bulmak için gayret edilmelidir. Türkiye gemisinde sadece muhalif ve muarızlar seyahat etmiyor, 82 milyon seyahat ediyoruz. Doğruları alkışlıyoruz fakat yanlışı alkışlamak zorunda değiliz. Çünkü yanlış olanda menfaat de maslahat da yoktur.

  • Gündüz Alp-2

    30.7.2018 11:08:52

    Bu dönem yalnız bahsini ettiğiniz taraftar türünü değil aynı zamanda ondan daha tehlikeli olan "partizan dindar" türünü de türetti. Yalnızca taraftarlık yapmakla yetinmeyen, muhalif ve muarızına saldıran, onu itham eden, kötüleyen, şeytanlaştıran, lince tabi tutan bir "dindar" türü. Takım tutar gibi parti tutan, partisinin yanlışında hikmet arayan, "ölümüne" savunan, hak ve hakikati particiliğe feda eden, tahammülsüz, vandal bir tür. Bunların hemen hepsini gördük ve yaşamadık mı? Şu hallerin hangisi İslâmi? Nezaket ve nezaheti hayatımızdan âdeta kovduk. İster kabul edelim ister etmeyelim gerçek şu ki, elimiz de ve dilimiz de kirlendi. Temiz birey ve temiz topluma muhtaç hale getirildik. Bu ülkeye yazık değil mi? Bütün bunlar durduk yerde kendiliğinden de oluşmadı herhalde. Hâla düşünmeyecek ve sorgulamayacak mıyız? "Bir taşla iki kuş vurmak" isteyenlere alkış tuttuğumuzun farkında mıyız?

  • Abdullah TUNÇ

    30.7.2018 11:07:59

    Bu zıtlıklar,bu gelgitler arasında insan nasıl muvazeneyi koruyabilir? Nasıl sağlıklı düşünebilir? Bu vaziyet insanın dengesini alt üst ediyor! Bu taban tabana zıt durumları bir zihinde bulundurmak hayret verici.Hele bir birine ters olan bu halleri savunmak ucbul acaip ve garaibtir. Manevi bünye buna nasıl dayanıyor; anlamak mümkün değil.Bir karakter bunu nasıl hazmedebiliyor,içine nasıl sindirebiliyor ayrı bir garabet...Aslında toplum büyük bir manevi değişim ve dönüşümü yaşıyor. Bu değişim ve dönüşümün çoğu zaman farkında bile olmuyoruz.Psikolojik ve sosyolojik açıdan bu durumun derinden derine incelenmesi,araştırılması gerekiyor. İnsanlar bu hale nasıl geldi? Aynı zamanda insani özelliklerde de büyük bir aşınma ve törpülenme var! Şefkat ve merhamet duygularına ne oldu? Haksızlıklar karşısında lakaytlık ve duyarsızlık had safhada.Bu derin ahlaki girdaptan toplum nasıl kurtulacak? Tüm ülke düşünürlerinin buna kafa yorması ve hal çarelerini ortaya koyması gerekmiyor mu?

  • Gündüz Alp

    30.7.2018 10:56:06

    Sayın Gültekin, şakşakçı grupları her iki yönden de nazara veren aydınlatıcı yazınız için teşekkürler. Yeni Asya'nın değerli kalemleri, bu minvalde onlarca aydınlatıcı ve uyarıcı yazılar yazdılar. Aşırı politize olmuş fanatik gruplar için çok fazla bir şey ifade etmese de gerçeği bilmek isteyenler için gayet faydalı ve önemli yazılardır. Şakşakçılık yapanlar ya menfaat ya korku yahut bir maksattan yahut niyetten ötürü yaparlar. Menfaat ve korkuyu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz. Ya sizin "sinsi" diye ifade ettiğiniz gruplar bir maksat ve niyete binaen şakşakçılık yapanlar? Onlar da istedikleri işlerin yapılıyor olmasından dolayı "hayatlarının en mutlu dönemini yaşıyor" olmalılar. Bu mutluluğu onlara yaşatanları niye alkışlamasınlar değil mi? Fakat aynı koroya katılan ehl-i hak ve hakikate ne demeli? Onlar neyi neden alkışlıyorlar? Sorgulamayacak mıyız? O vakit akıl ve cüz'i iradenin veriliş hikmeti nedir?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı