"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratların fetret dönemi

Hüseyin GÜLTEKİN
04 Şubat 2019, Pazartesi
Üstad Bediüzzaman’ın iktidara gelip başarılı olmaları için “vatan, millet ve Kur’ân” adına duâ ediyorum diyerek hayatı boyunca destek vererek, talebelerine de bu yönde telkin ve tavsiyelerde bulundukları Demokrat siyasî kadrolar Üstadın ve talebelerinin açık destekleri sayesinde iktidarları boyunca ülkede gerek manevî alanda, gerek maddî alanda unutulmaz önemli hizmetlerde bulundular. Bir çok maddî manevî eserlere imza attılar.

Vefatına kadar Üstadın ve talebelerinin açık desteklerini ve duâlarını arkalarında hisseden Demokratlar bu günkü Siyasal İslâm kadrolarının görmezden geldikleri bir çoklarının tahsillerini yaptıkları bir çok İmam Hatip okulları, Yüksek İslâm Enstitüleri nice Kur’ân Kursları Demokratların açılışını yaptıkları eserlerdir.

O günün şartlarında gerek sanayi alanında, açılışını yaptıkları şimdiki iktidarın yok pahasına sattıkları bir çok fabrika ve sanayi tesislerinin altında Demokratların imzası var. Keza tarım alanında da halen hizmette olan bir çok sulama kanallarına ilâve olarak dev barajlarla bir taraftan elektrik üretiminde, diğer taraftan da tarım alanında ülkenin kalkınmasına unutulmaz hizmetlerde bulundular Demokratlar. Ülkenin kalkınması meyanında  mevcut iktidar Demokratların yaptıkları eserlere ilâve olarak kayda değer bir eser koymamakla beraber “eski Türkiye, yeni Türkiye” masallarıyla geçmişte yapılan hizmetleri inkâr anlamına gelen demagojilerle gerçeklerin üstünü örtmeye çalışsa da bu millet Demokratların yaptıkları hizmetleri unutmayacaktır inşallah.

Üstadın ”Halkçılar ırkçıları elde edip, Demokratları devireceklerinden endişe ediyorum..” diye vefatından önce haber verdiği elim olay Üstadın vefatından iki ay sonra aynen haber verdiği gibi gerçekleşti. Halkçılar ırkçıları yanlarına alarak tarihe kanlı ve kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs 1960’da silâh zoru ile milletin helâl reyleriyle iş başına gelen hükümetini devirdiler. Üstadın “İslâm kahramanı” diye taktir ve tavsif ettiği Merhum Menderes ile beraber F. Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı dar ağacına göndererek maalesef hayatlarına son verdiler.

Askerî darbe ile iktidarlarına son verilen Demokratların devamı olarak bilinen Adalet Partisi siyasî arenaya çıktı. Bu partiyi de Nur Talebelerinin kahir bir ekseriyeti Üstadın telkin ve tavsiyelerini dikkate alarak nokta-i istinat oldular.  Nur Talebelerinin duâları ve açık destekleri sayesinde gerek manevî alanda, gerek maddî alanda önemli hizmetlerde bulundular.

Ülkemizin ilerlemesine tahammül edemeyen karanlık güçler 12 Eylül 1980’de yine bir askerî darbe ile maalesef Adalet Partisi’nin iktidarına son verdiler.

Bu münafıkane ve tahripkârane darbe bir yönü ile sanki Nur camiasına yapılmış gibiydi. İnanılacak gibi değil, ama hayatı boyunca demokrasiden yana tavrını koyan, “Ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz yaşayamam..” diyen,” hangi isim altında olursa olsun, isterse meşrûtiyet libasını giysin, istibdadı görsem sille vuracağım..”  diyen Bediüzzaman’ın talebeleri olarak bilinen ihvanlarının Yeni Asya camiasının dışında, darbecilerin hazırladıkları anayasalarına onay verdiler maalesef.

Seksen darbesine kadar hep Demokratlara nokta-i istinat olup destek veren ihvanlar bundan sonra hep Demokratların kökünü kurutmaya çalışan, Demokratlıkla alâkası olmayan partilere destek verdiler. Kısaca ihvanlarımız bilerek veya bilmeyerek her seçimde  haktan haklıdan yana değil;  hep en güçlü partiden yana tercihte bulundular.

Seksen darbesiyle beraber Demokratlara olan desteklerinden imtina edip; irtifalarını kaybeden ihvanlar Siyasal İslâm geleneğinin devamı olan partilere nokta-i istinat olup, taraftar olunca adı geçen partiler başa geldiler. 

Ve o  günden bu güne ülke ve millet olarak çekmekte olduğumuz sıkıntı ve problemlerin önemli bir sebebi de hadimlerin irtifa kayıplarından kaynaklanan Demokrat siyasî kadroların siyasî arenadan uzak kalmaları olsa gerek.   

Okunma Sayısı: 2861
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    4.2.2019 11:24:19

    Kanaatimce bugünkü fetret dönemi, cehaletten ziyade, dönemin özelliği olan "aldatarak iş görmekten" kaynaklanıyor. Çünkü bilgi, bilişim, dijital, iletişim yüzyılında yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki. Eskiden "yalancının mumu yatsıya kadar yanar"dı. Şimdi "yalancının mumu yakar yakmaz sönüyor." Ulusal ve uluslararası organizasyonlar bile bir tuşa, mesaja, twite bakıyor. Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğüne istinat eden demokratik sistemi kendi elleriyle kurban veren insanlara bunu yaptıran neydi? Bunu "fetret" ile izah etmek hayli zor. Mesela, 16 Nisan referandumunun temel argümanı "Güçlü Meclis...vb" olmak üzerine idi. Peki netice öyle mi oldu? Bırakın güçlü olmayı, asli işlevini bile yapmaktan uzak, göstermelik bir organ haline dönüştü. Dahilde toplumsal barış ve huzurun, hariçte saygın ve güçlü olmanın yolu, demokrasi ve hukuku ülkeye hakim kılmaktan geçiyor. Bunu da yapacak olanlar, demokrasi ve hukuka inanmış demokratlardır, vesselam.

  • Gündüz Alp-2

    4.2.2019 11:10:00

    "İhvanların" demokrasi libasını giymiş istibdata, salt "dindarlık" argümanıyla arka çıkarak, gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğü zannıyla "riyaset-i şahsiyyeyi" alkışlamaları ve desteklemeleri; mevcut yönetim anlayışına meşruiyet kazandırmaz, onların doğru yolda ve demokrat olduğuna delil değildir. Ziya Paşa'nın dediği gibi "Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." Esere, neticeye ve semereye bakmak lazımdır. Gerek ulusal gerek uluslararası Raporlar aleyhimize şahitlik ediyor. "Hangi konuda?" diye sorarsanız, hangi konuda değil ki. Başta demokrasi ve hukuk olmak üzere, eğitim, insan hakları, ekonomik ve insani gelişmişlik. Sıralamada dünya standartlarının altında olmamız, bize, "Dikkat! Gidişatınız yanlıştır!" diyor ama dinleyen kim. Gündüz vakti gözümüzü kapatsak, yalnızca kendimize gece yaparız. Artık yaşadığımız ülkenin gerçeklerine karşı kulağımızı ve gözümüzü kapatmayalım. Zira acı faturayı hep birlikte ödüyoruz.

  • Gündüz Alp

    4.2.2019 10:54:11

    Sayın Gültekin, yazınız için teşekkür ediyorum. Zira, Demokrat olmayan siyaset ve siyasetçilerin ülkemizi getirdiği nokta sizi ve düşüncelerinizi teyit ediyor. Bugün yaşamakta olduğumuz siyasal, ekonomik ve sosyal kriz hali; ancak hürriyetçi demokrasi ve hukuktan hazzetmeyen grupları memnun edecek bir haldir. Akl-ı selim, kalb-i selim sahibi bir vatandaşın veya demokrasi ve hukuk taraftarı bir insanın şu vaziyeti kabul ve tasvip etmesi düşünülemez. Dini siyasetine alet, iktidarına basamak yapan siyasal İslamcılar, ülkenin ne manevi ne de maddi dertlerine deva olamadılar. Olmaları da mümkün gözükmüyor. Zira istimal ettikleri yöntem, gayri hukuki ve antidemokratik. Kullanılan cetvel eğri olunca çizginin doğru çıkması mümkün mü? Hürriyet ve adaletin olmadığı bir zeminin kendisi sorunların kaynağı iken, nasıl problemleri çözebilir ki? Öncelikle sağlam bir demokrasi ve hukuk zemini oluşturmak gerekir. Bunu yapacak olanlar da Demokratik siyaset takip edecek Demokratlardır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı