Merhum N. Fazıl konferans vermek üzere sahneye çıkar çıkmaz salondan müthiş alkışı görünce; “Durun bakalım belki de ben size hakaret edeceğim” deyince salondaki alkışlar son buluyor. Dinleyiciler derin bir sessizlik içinde konferansı dinlemeye başlıyorlar.
Bugün de, iktidarın doğrularına da yanlışlarına da alkış tutmayı meslek haline getiren bir medya var. birileri; “Ne oluyor böyle? Durun bakalım!” diyebilseler belki devam etmekte olan bazı yanlışların önü alınacak. Ama görünen o ki “yandaş” medyanın bu şakşakçılığı siyasilerin de hoşuna gidiyor. Bunları susturmak yerine, daha da azdırmak için bazı imtiyazlar, bazı imkânlar sunarak ön planda tutuyorlar. Onlar da sonuna kadar biat ettikleri iktidarı her gün attıkları gazete manşetleriyle, radyo ve televizyonlarındaki tek taraflı haber ve yorumlarıyla alkışlamaya devam ediyorlar.
Hatırlanacağı gibi, yakın zamana kadar, cemaat medyası da, radyolarıyla, televizyonlarıyla, gazeteleriyle hemen hergün iktidarın meddahlığını yapıyorlardı. Onlar da doğru yanlış ayırımı yapmadan her gün gazetelerinde attıkları manşetlerle, övgü dolu köşe yazılarıyla, radyo ve televizyonlarında tek taraflı haber ve yorumlarla iktidarın borazanlığını yapıyorlardı. Her seçimde de bütün güçleriyle iktidara destek oluyorlardı. Hatta; “mümkün olsa da mezardaki ölülerimizi kaldırıp, iktidara destekte verebilsek..” diye ifratkâr temennilerde bulunuyorlardı. Bunun karşılığında iktidar da devletin bütün imkânlarını onlara verip, önemli makam ve mevkileri sunarak açıkça destek vermekten çekinmiyorlardı.
Neticesi ne oldu? Senelerce içeride en güvenilir, en vatansever; dışarıda da ülkemizin gönüllü elçileri olarak taktim edilen bu cemaat hakkında, 15 Temmuz ile beraber; “Aldanmışız; Allah ve milletimiz bizi affetsin” diyerek, hemen keskin bir manevra yaptılar. Suçlu, suçsuz demeden, cemaatin hepsini hedefe koydular. Hatta ilgisi olmayan bazı insanları dahi toptan vatan haini, darbeci, illegal örgüt mensubu ilân ederek içeri attılar.
Böyle dehşetli bir fitnenin uyanmasına sebep olan Amerika’daki kişi de mensuplarıyla beraber on binlerce suçsuz insan hapishanelerde çile çekerken; “Biz şimdi gayr-ı meşrû bir muhabbetin cezasını çekiyoruz” demek ile yetiniyor maalesef.
Anlaşılan iyiden iyiye politize olan malûm medya, şimdiye kadar nemalandığı önemli maddî imkânları kaybetmeyi göze almayacaktır. Malûm cemaatin düştüğü veya düşürüldüğü acıklı durumdan da ibret alıp, ders çıkarıp, senelerdir meslek edindiği iktidar meddahlığından, şakşakçılığından vazgeçeceğini tahmin etmiyoruz.
Ama bilinmelidir ki kraldan ziyade kralcılık rolündeki meddahçı medyanın bu menfaat endeksli tavrının kısa sürede iktidara bir faydası olsa da uzun sürede ne iktidara ne de ülkeye herhangi bir faydası olmayacaktır.