"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasî zikzaklar ve Yeni Asya’nın tavrı

Hüseyin GÜLTEKİN
11 Temmuz 2016, Pazartesi
1950’den 27 Mayıs 1960’a kadar Demokrat Parti’yi destekleyenlerin bir kısmı, ne zaman ki askerî darbe ile Demokrat Parti iktidarı son buldu; İslâm kahramanı Menderes ve iki kahraman arkadaşı dar ağacına gönderildi, o zaman Demokrat Parti’yle yollarını ayırdılar. Bununla yetinmeyip, yapılan askerî darbeyi alkışlamaya başladılar.

Askerî cuntanın iktidarından sonra toparlanan Demokrat kitle bu defa Adalet Partisi çatısı altında bir araya geldi. Bediüzzaman’ın tavsiyelerini dikkate alarak Demokratların devamı olan bu partiye destek olmakta karar kılan Nur camiasının da gayretleriyle, giderek güçlenen bu parti 1965’te yapılan seçimde tek başına iktidara geldi. Maddî ve mânevî sahada bir çok hizmetlere imza atan bu parti de 12 Eylül 1980 darbesiyle ile alaşağı edildi. Yine o tarihe kadar Adalet Partisi saflarında yer alan birçok insan derhal partiden uzaklaştılar. Uzaklaşmakla da kalmayıp, askerî cuntanın yanında yer alarak, şakşakçılığını yaptılar, hazırladıkları anayasalarına “evet” dediler.

Göründüğü gibi bu serüvende de, esen yele göre yön değiştirmeyi, gelenin keyfi için, geçmişe küfretmeyi, her dönemde güçlünün yanında olmayı, mazlûmun yanında değil; zalimin yanında olmayı gönül rahatlığıyla tercih eden malûm çevreler yine bu alışkanlıklarına devam ettiler.

Adalet Partisi iktidardan indirilince sözünü ettiğimiz çevreler güç odaklarınca güçlü hale getirilen Özal’ın partisine yöneldi. Özal’ın vefatıyla beraber, bu defa derin mahfillerce öne çıkarılan Erbakan’ın partisine yöneldi. 28 Şubatta tasfiye sürecine giren Refah Partisi’ni, önce hocanın çekirdek kadrosundan olan şimdiki Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin önemli isimleri terk ettiler.  Bundan sonraki süreçte de bilindiği gibi habire parti değiştirmeyi meslek haline getiren malûm çevreler, canla başla şimdiki iktidar partisindeki yerlerini aldılar.

Bu güne kadar yaşananlar gösteriyor ki, şimdiye kadar hep güçlünün yanında olmayı alışkanlık değil; meslek haline getiren ve şimdiye kadar iktidar partisinin meddahlığını ve şakşakçılığını yapanlar, bu partinin bir şekilde zaafa uğrayıp, tökezlediklerini fark eder etmez, hızla partilerinden ayrılmakla kalmayıp, aleyhlerinde bir tavır içine gireceklerinden de hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Hani menfaatlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen menfaatparestlerin veya tek gayeleri hayal ettikleri makam mevkileri kapmak olan şöhretperestlerin veya hiç bir gayeleri, dâvâları olmayan bazı dalkavukların böyle her dönemde gömlek değiştirir gibi parti değiştirmeleri makul görülmese bile pek de yadırganmayabilir.

Ama aslî işleri din-i mübine hizmet olan cemaatlerin, özellikle de Bediüzzaman’ın içtimaî ve siyasî hayatımızla alâkalı tavsiye ve ölçülerinden haberdar olan ihvanın her konuda olduğu gibi siyasî tercihlerde de hem sair ehli dine de nümune-i imtisal olmakla vazifeli olmaları itibarıyla yalnız ve yalnız Demokrat siyasî kadrolara yardımcı, yol gösterici ve nokta-i istinat olmakla vazifeli olan Nur Talebelerine ne oluyor, anlamak güç. Üstadlarının ölçü ve prensiplerini kulak ardı ederek hemen her seçim dönemlerinde farklı farklı siyasî partilerden yana tercihlerde bulunmalarının ötesinde onlara nokta-i istinat olup, duâlarda bulunmalarının inandırıcı, tatmin edici bir izahı olur mu? Bununla da yetinmeyip, parti tarafgirliği üzerinden, tek gayesi Bediüzzaman’ın dâvâsına, meslek meşrebine sahip olup, onu lekedar etmemek için çabalayan, başka hiçbir beklentisi ve gayesi olmadığı için zaman, zemin ve şartlara göre siyasî tercihlerde bulunmayarak, hakta sebat eden Yeni Asya’ya aslı astarı olmayan iftira ve karalamalarla saldırılarda bulunmalarına da cevap vermeyi gereksiz görüp, Allah’a (cc) havale ediyoruz.   

Etiketler: yeni asya
Okunma Sayısı: 3364
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    11.7.2016 13:22:44

    Karikatür doğru yol ile eğri,yanlış yolları o kadar güzel anlatmış ki barekellah dememek mümkün değil. Evet doğru yol doğru çizgidir.En kısa yoldur. Dümdüzdür. Zikzak sızdır.Tehlikeleri yoktur. Siyasette doğru yol,istikamet kaybedilirse,memleketin başı beladan kurtulamaz. Tarih bunun şahididir. Ülkemize bakın siyasi istikametin kaybedilmesi bize nelere mal oluyor. İbret almak lazım. Eğri yol ise engebelidir.Zikzaklı dır. Eğri büyrüdür. Nereye gittiği belli değildir.Tehlikeli çukurlar,vadiler ve uçurumlarla doludur. 1946'den 1980'e kadar siyasi olarak ülke doğru çizgide yürümüş. 70'lerden bu yana siyasi istikrar ve istikamet bozuldu. Ondan sonra gelen belaler herkesin mulumudur. Her darbeden sonra bir kısım dindarlar güç tarafına kaydı. Bizimkiler dahil..Bugün bu hal zirvede... En kötüsü bu durum meslek ve meşrep haline geldi. Son derece düşündürücü ve üzücü bir hal...

  • çetin acar

    11.7.2016 13:13:56

    meyve veren ağaç taşlanır. olaylara bakışını, Kur'an dan ,risale-i nurdan ve meşveretten alan yeni asya nın isabetli tavırları karşısında kıskançlıklarını yeni asya ya düşmanlık ederek hınçlarını gösterenler her zaman hüsrana uğramışlar ve uğramaya devam edecekler.

  • demokrat

    11.7.2016 09:39:34

    hocam tespit ve teşhisiniz doğru.ancak bu dönemde profesyonel gazetecilik artık Gündüzalp Abinin dönemindeki gibi içten ve amatörce yapılmıyor."lahana yaprağı"devri bitti.şimdi"vizyon ve misyon"sunma dönemi.albeni olmazsa "doğruları"söylemenizin bir karşılığı-maalesef-yok.sizin gibi arkadaşlarla oluşacak bir geniş heyetin bu konuda kapsamlı bir "yeni bakış ve yeni gelecek gazeteciliği"konusunu masaya yatırmasının zamanı geldi diye düşünüyorum.90 ya da 91 de "doğru yazan,çok satan"bir gazete isimli bir yazı kaleme almıştım gazetemizde...o yazıyı bir gün tekrar gazeteye göndereceğim.kemal sunal filmleri gibi biz de sürekli"de ja vü" yaşıyoruz.hep siyasi ihanetler,vakıf malına el koymalar,ağabey sultası,iç yönetim kaosu.çıkar yolu varsa"editoryal not"düşün sayın hocam...

  • kubilay

    11.7.2016 09:11:02

    Anadolu'da şu an mevcut iktidarı elleri çatlarcasına alkışlayan yeni asya dışındaki nurcuları bir telaş içinde görüyorum.Sebebi bazı yerlerde kendilerine makam mevki sırası ya verilmeyip verildiyse de gerilerde olması.Rabbim şahittir ki ehl-i dünya bilhassa siyasal islamcılar makam mevki ve menfaat saikiyle hareket edenleri çok iyi yakalamışlar.Makam verilmezse başka mecralara yönelecekler bu konuda zaaflarını siyasal islamcılar iyi yakalamışlar.bu sebeple iyi yönlendiriyorlar.Acıyorum bunlara üstadlarının siyasi düşüncelerine muhalefet edenleri ileride büyük bir felaket bekliyor.bir nur talebesi vefatından kısa bir süre önce" yapılan zulümlere karşı çıkmadık üstümüzde baskı vardı" demişti.Ben baskının sebebini kendilerine verilen makam mevki ve menfaat olsa gerek diyorum.böylesi nurculuğu değil makamı mevkiyi gözetiyor.Siyasal islamcıların karı kız ,rüşvet gayri meşru kazanmaları da işlenmesi gereken ayrı bir mevzu

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı