"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB olmuyor, Şanghay 5’lisine girelim!

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Kasım 2016, Cumartesi
2.8.12’de çıkan yazımız (1)

Erdoğan önceki hafta yaptığı altı saatlik Moskova ziyaretiyle ilgili soruları cevaplarken “Putin’e ‘Zaman zaman bize takılıyorsun. ‘AB’de ne işin var?’ diyorsun. O zaman ben de şimdi size takılayım. ‘Hadi gelin, bizi Şangay Beşlisine dahil edin, biz de AB’yi gözden çıkaralım’ şeklinde bir lâtife yaptım” demişti.

(Şanghay Beşlisi olarak anılan ve Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla kurulan işbirliği örgütünün üye sayısı, daha sonra Özbekistan’ın da girmesiyle altıya çıktı. Örgüt, üyelerinin güvenlik, ekonomi ve kültür alanlarında işbirliği yapmalarını öngörüyor.)

Başbakan daha önce de benzer bir “lâtife”yi, 3 Kasım 2002 seçiminden sonra kendisini Washington’a davet eden eski ABD Başkanı Bush’a yapmış, “AB olmazsa bizi NAFTA’ya alın” demişti. (NAFTA, Amerika’nın, sınır komşuları Meksika ve Kanada ile kurduğu ticarî ortaklık.)

NAFTA olmayınca Şanghay Beşlisi veya Altılısına mı ibreyi çeviriyor Başbakan? Peki, yarım asır önce adaylık başvurusu yapıp sonraki süreçte bu müracaatımızı yenilediğimiz, 1999’dan beri resmen adayı olduğumuz ve 2005’ten bu yana da üyelik müzakerelerini sürdürdüğümüz AB varken diğer birliklere yönelmenin anlamı ne?

NAFTA dünyanın öbür ucunda, okyanus ötesinde ABD’nin patronajıyla çalışan bir örgüt. Şanghay Beşlisi de, bir anlamda NAFTA’nın Asya versiyonu. Lokomotif ülkeleri ise Rusya ve Çin. Diğerleri daha ziyade dolgu malzemesi gibi. (Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’la Türk zirveleri ve ECO; Tacikistan’la yine ECO kapsamında özel ilişkilerimiz vardı, ama son dönemde bunlar önemli ölçüde tavsadı ve zayıfladı. Rusya ve diğer üye ülkelerle Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü çerçevesindeki ilişkilerimiz de öyle.)

Peki, Türkiye’nin Şanghay Beşlisinde işi ne?

Bir de beş Güney Amerika ülkesinin (Brezilya, Arjantin, Uruguay, Paraguay ve Şili) kurduğu MERCOSUR var ki, o da dünya ticaretinde NAFTA ve AB’den sonra üçüncü sırada geliyor. Ama nedense Erdoğan şimdiye kadar oraya da dahil olma isteğini “lâtife konusu” yapmadı. (Devamı yarına).

Seçim öncesi “İsrail’i seviyorum” deyip Kudüs’ü “ebedî Yahudi başkenti” ilan eden Trump, İsrail-Filistin barışını Yahudi damadına ihale etti.

Ezan yasakçısı Netanyahu: “Trump’ın Müslümanlara yönelik sözlerini reddediyoruz. Bütün dinlere saygı gösteriyoruz.” Buyurun, buradan yakın.

 

Okunma Sayısı: 4800
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    26.11.2016 17:29:14

    (3) Bir ülkenin devletini ve milletini en üst seviyede temsil eden reis-i cumhurdur. Son dönemde AB ile olan ilişkilerde hem Başbakan hem Cumhurbaşkanının üslubu ne millî ne dinî anlamda bize yakışan bir diplomasi üslubu değildir. Avam lisanı ve kıraathane ağzıyla asla ve katiyen harici diplomasi yapılamaz. Hem biz Müslümanız ve fiillerimiz, sözlerimiz, tavırlarımız Dinimizin güzelliğini de karşı tarafa aksettirmeli ki ilgi duysunlar. Islam nezahet ve nezaket ve nezafet dinidir. Müntesipleri de aynen öyle olmalı değil mi? "Sana ne! Sen kimsin ya! Hans'ın George'un ağzına bakmam! "tarzında tahkir ve tahrik ve tahfif edici beyanlar Müslüman bir milletin reisi Cumhuruna hiç yakışmamıştır. "Ama hak ettiler!"diyemeyiz. Aynı şeyi onlar da bize söyler ise ne diyeceğiz?

  • Özcan Erkiş

    26.11.2016 12:24:40

    (2) Avrupa Parlamentosunun " müzakerelerin dondurulması" kararına fevri, sert ve öfkeli tepki vermek yerine, kararın verilmesine sebep olan hususların düzeltilmesi hem de vakit geçirmeden harekete geçmek gerekmez mi? AB içinde Türkiye'yi istemeyen grupların eline koz veren, ekmeğine yağ süren tavır, eylem ve söylemlerin de AB için " kıymeti harbiyesi " olacak mıdır? Karşılıklı kavga yerine akıllı bir diplomasi ve bize yakışan bir üslupla diyaloğun devam ettirilmesini istiyoruz. AB nin hassasiyetle üzerinde durduğu demokrasi,adalet,hürriyet, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusundaki eksiklikleri en başta AB için değil bu millet için yerine getirmelidir. Ülkemiz buna layık değil mi?

  • Özcan Erkiş

    26.11.2016 11:47:45

    (1) 2004 yılında ABden müzakere tarihi alınca "Avrupa Fatihi, Avrupa -Yıldızı! " sloganlarıyla karşılanan "Hamdolsun tarihi aldık! " ve AB hedefiyle yola çıkıp dönüş yok diyen iktidar cenahı 12 yıl sonra sahi ne oldu yahut ne değişti de "varsa yoksa AB" noktasına geldiler? Yazınızdaki soru çok önemli:"Peki Türkiye'nin Şanghay Beşlisinde işi ne?" Sahi neden AB değil de Şanghay? Bunun izahı hiç bir şüphe ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde halka dürüst ve samimi bir şekilde yapılmalıdır. Hem Şanghay ABnin alternatifi değilken bu rota değişikliğinin haklı bir sebebi olmalı değil mi?

  • nurmuhammed

    26.11.2016 11:33:47

    Rotası olmayan gemiye hangi rüzgar yardım edebilir ki?

  • Bir mağdur!

    26.11.2016 10:41:20

    Siyasilerin İslamı temsil edemeyecekleri, soiyasetin ne kadar zararlı, ki bizim gibi eğitimde geri kalmış bir toplum için, olduğunu gösteren örnekler daha da çoğaltilabilir. Her gün yalanlarla zihnimizin köreltildiği bir süreçteyiz. Allah (cc) hepimizi korusun.

  • CESUR ADAM

    26.11.2016 08:04:33

    DIplomasi, diplomat ile siyasetçinin maharet,meziyet,bilgi birikimi,ileri görüş kabiliyetini,mevcut şartlarda en iyi şekilde ülkesinin haklarını,menfaatlerini koruyup kollayabilme san'atıdır. Popülist sözler,davranışlar,kahvehane kabadayılığı veya mahalle dayısı gibi NARA ATMAKLA,HANÇERENİZİ YIRTMAKLA muvaffak olacağınız iş değildir. Sadece iki misalle mevzuyu daha iyi izah edelim ve nazarlara verelim, 1-SURİYE semalarında RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ esnasında 'Angajman kuralından bahsedip,tekrarı olduğunda yine düşürürüz,açıklaması ile RUSYA ile ilişkilerin bozulmasından zarar görmeyiz diyenlerin a-Turizm resmen çöktü,b-Yeşil sebze-meyve ihracatı ile tekstil ihracatı dip yaptı.c- Müteahhitlik ihalelerinde ötelenen ülke olduk. 2-İSRAİL ile ilişkilerde ise M.MARMARA şehitlerinin suçluları KAHRAMAN,TERÖRİST İSRAİL ise RTE nin tabiriyle 'İHTİYACIMIZ OLAN ÜLKE,oldu.ALLAH AKIL,FİKİR,BASİRET,FERASET,İZ'AN,İNSAF versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı