"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu sosyal yara neşter bekliyor

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Ekim 2018, Çarşamba
Son dönemdeki yargı uygulamalarının gerek içeride, gerek dışarıda sebep olduğu yoğun tartışma, eleştiri ve tepkileri hep birlikte takip ediyoruz.

Gerçi içeride yine yargı sopası kullanılarak salınan korku atmosferi yüzünden, kimse konuşamıyor. Bunca ağır hukuk ihlaline rağmen hukukçular bile suskun.

Ama demokrasi ve açık tartışma kültürünün yerleştiği, hukuk kriterlerinin topluma mal olduğu Batıda durum çok farklı.

Hele bizdeki hukuk ihlallerinin rahip, gazeteci veya insan hakları aktivisti... olan kendi vatandaşlarına dokunduğu hallerde tepkileri çok daha sert ve keskin oluyor.

Bu tür vak’alarda yargı kararlarının iktidar söylemleri doğrultusunda alınması, “Bizde yargı bağımsız ve tarafsız, mahkemelere karışamayız, herşey hukuk içinde yürüyor” iddialarının inandırıcılığını sarsıyor.

“Sizdeki hukuk da bizdeki guguk mu?” gibisinden gayet “veciz ve diplomatik” çıkışlar ise ülkenin imajını tümden bozuyor.

Şimdiye kadarki süreçte, kimi kritik tutukluluk hallerinin, istihbarat güdümlü yayınlar ve siyasetçi nutukları eşliğinde devam ettirilmesi, “Yargı bağımsız” söylemini iyiden iyiye “yalama” haline getirmişti.

Gelinen noktada, Brunson örneğinde görüldüğü üzere, duruşma öncesinde Başkanın “Yargı kararına uyarız” mesajı vermesi, gizli tanıkların iddialarını geri alması ve tutukluluk süresini “Hak ettiği kadar yattı” sonucu doğuracak ince hesaplarla belirleyen bir mahkûmiyet kararı verilmiş olması, artık yargı bağımsızlığı söyleminin tutuklamalar değil, tahliyeler üzerinden seslendirildiği yeni bir aşamayı mı ifade ediyor?

Eğer öyle ise, burada da kararları yine siyasetin belirlediği bir durum söz konusu; ama fark, bu kararların niteliğinde.

En azından normalleşme iklimine geçilmekte olduğunu göstermesi açısından bu da önemli, ama son derece ağır ithamlarla suçlanan Brunson’ın tahliyesi, benzer davalarda darbeyle de, terörle de ilgileri olmadığı halde tutuklanan veya mahkûm edilen on binlerce insanın durumunu da ister istemez gündeme taşıyor.

Umalım ki, MHP’nin af teklifi üzerine iktidar canibinden verilen olumlu sinyaller istikametinde bu sosyal yaraya artık neşter atılsın.

***

Yeni Asya; Risale-i Nur’u anlama, yorumlama ve anlatma gayreti içindedir.

Okunma Sayısı: 5119
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mücahidin Aktaş

    17.10.2018 17:59:02

    Brunson ceza aldı ülkesine döndü. Ben uyduruk davadan beraat ettim işime dönemiyorum. Yargı bağımsızlığı gündemde birde guvenilmiyor karar komisyona gönderiliyor.

  • hasan

    17.10.2018 11:17:41

    örneğin kar payına para yatırıyorsun devletimiz bundan kdv ve stopaj alıyor...kara ortak oluyor..ama sizi ihraç ediyor..karda zararda ortak değilmi..bitsin artık bu çile. Allahım sen yardım et...

  • Ali Tam

    17.10.2018 11:05:50

    Istisnasiz kimse mantiki kurallarla bir neticeyi dile getirmekten cekiniyor, cümlesini soru isaretiyle sonuclandirmak zorunda kaliyorsa siddetli bir baski dehsetli bir ZULÜM vardir. Türkiye' de ismarlanmis mahkeme kararlari ABD, Almanya, Israil gibi ülkelerin vatandaslari sözkonusu oldugunda algilaniyor VE BUNU BU SEKILDE IFADE ETME yerine soru isareti ile cümle kurma mecburiyeti ithal hukukun yanlis yorumlandirilmalarindan suclunun adresini keyfi degistirmeye kapi actigi icindir. Türk hukukuna AB güvenmiyor ve güvenmemekte kütüphaneler dolusu gerekce sunabiliyorlar. Örnegin Türk makamlari Kamyonlar dolusu dosyalari ABD ye sunuyor ama ABD bizim süphelerimizi ortadan kaldirmiyor bunlar diyor. Keza AB. Türkiye de tasima suyla ismarlama kararla hukuk islemez.

  • Gündüz Alp-3

    17.10.2018 10:57:52

    Kış mevsiminin kapıya dayandığı şu günlerde, halkın gündemi hayat pahalılığı ve işsizlik, yani geçim derdi. Üstelik bir de ekonomik krizin getirdiği güvensizlik, belirsizlik, gelecek kaygısı olunca milyonlarca insan tedirgin bir hayat yaşamaktadır. Fakat özellikle iktidar cenahı ve ortağının gündemi seçim, ittifak (olmazsa 'Kombin'') ya da bir banka... Mesela, bugün basında yer alan, tayin edilmediği için intihar eden ve cebinde 10 lira çıkan öğretmen haberi (Cumh.17.10) bizi ilgilendirmiyor mu? İntihar olayı sosyal bir yara değil mi? Keyfi ve hukuksuz kararlarla "terör örgütü üyesi" denilerek bir kaç yıldır hapis yatan on binlerce insan bugünün ve tarının sosyal yarası değil mi? Ve bu yaralar nasıl, ne zaman ve ne şekilde sarılacak hiç düşündük mü? Her tedavi sürecinin maliyeti vardır. Ülkeye ağır bedeller ödeten yanlış iç-dış politikaları terk ederek, toplumsal barış ve huzur, refah ve mutluluk getirecek eylem ve söylemde bulunmak çok mu zor?

  • Gündüz Alp-2

    17.10.2018 10:38:29

    Ekonomide krize sebep olan yanlış politikalar gibi yargının çifte standartlı karar, tutum ve uygulamaları da ülkeye demokrasi ve hukukun yeniden avdet etmesini geciktirmekte, hep söylenen "Türkiye hukuk devletidir!" sözünün aksine üçüncü dünya ülkesi görüntüsü verdirtmektedir. Buna kimsenin hakkı olmasa gerek. Hariçte saygınlığı bitiren dahilde toplumsal barışı engelleyen bu siyaset anlayışı ve yönetim tarzı terk edilerek ülkenin normale dönmesi sağlanmalıdır. "Neşter vurulacak" o kadar yaralarımız var ki. Kangrene dönüşmeden bu yaralar sarılmalıdır. Siyaset kavga ve savaş dilini terk etmeli, barış dilini kullanmalıdır. Zira bu dil ve üslup topluma da yansımakta, toplum kesimleri arasında kavgaya, ayrışmaya, düşmanlığa sebep olmaktadır. Siyaset kutuplaşma aracı, yargı da sopa gibi kullanılmamalıdır. Oluşturulan korku atmosferi güven ve istikrarı yok ederken mal ve can emniyetini tehlikeye atmakta ve hak ihlallerini yaygın hale getirmektedir. Hukuk devleti bu değildir.

  • Gündüz Alp

    17.10.2018 10:23:40

    Yargının önce Alman gazeteci sonra ABD'li rahip ile ilgili kararı ve tavrı; bir yandan ülkenin/devletin saygınlığına gölge düşürürken, diğer yandan yargıya olan güveni ciddi anlamda sarsmıştır. Bu iki olay, yargının maalesef hâlâ bağımsız davranamadığını göstermiştir. Kendi vatandaşına aslan kesilen fakat yabancı vatandaş olunca süt dökmüş kediye dönen yargı, bizzat kendi eliyle kendini güvenilmez hale sokmuştur. Her bir olay kendi diliyle bizi ikaz ediyor ve bize bir şeyler söylüyor. Anlayana. Mesela, ekonomik kriz kendi lisanı ile diyor ki : "Yönetim anlayışınız, sosyal ve ekonomik politikalarınız yanlış. Borçlanarak ve tüketerek büyürseniz sonuçta obez olursunuz. Obezite de kalp-damar hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmış olursunuz." Hem mesela, "Tarım ve hayvancılığı bitirirseniz, samanı bile avuç dolusu dövizle dışarıdan alırsınız." Ve hakeza...Öyle olmadı mı?

  • Ali R. Yardimoglu

    17.10.2018 01:52:16

    ...bu mudhis dehsetli insanlik ayibini, sidk madem emirdir taraf tutmaz diyerek mevzuubahis yaptiginiz bu yazi icin, zindanda ki mazlum garibler adina size minnettarim....

  • Salih

    17.10.2018 00:14:43

    Kesinlikle doğru tespitler. Yasal kurum ve kuruluşlardan dolayı ihraç olmuş ve haklarında idari adlî dava yürütenler af değil berat verilerek özgürlüğüne işine aşina dondurulerek iadei itibar edilmelidir. Neden cunku alman amerikan vb vatandaslarina ki suclu olduklari halde gosterilen adaleti kendi vatandaslarimizada gostermeliyiz de ondan.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı