"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cepheleştir(il)meyi reddediyoruz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
11 Aralık 2018, Salı
Bir kez daha ayan beyan ortaya çıktı ki, iktidar bloku bu seçimi de son yıllardaki diğer seçim ve referandumlar gibi gerilim ve kutuplaştırma atmosferinde yapmak istiyor.

Yakın zaman önce koparıp dağıtmış göründükleri “cumhur” ittifakını tekrar ısıtıp muhkemleştirmeye çalışırken bunu ülkenin ve milletin bekası gibi “ulvî” hedeflere bağlamaları, kendilerini “vatansever” olarak tanımlayıp karşılarındakileri “ihanet” ve “terör destekçiliği” ile suçlamaları bunu gösteriyor.

Keza “Yedi düvel ülkemize ve milletimize saldırıyor” söylemine sarılarak olayı yeniden bir “gaza ve cenk” havasına sokmaları da.

Malûm, önceki seçimlerde de “İkinci bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz” demiş, ayrıca Çanakkale Savaşı benzetmeleri yapmışlardı.

Dikkat edilirse iktidar bloku bu psikolojiye Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra girdi ve tek başına iktidarını kaybettiği 7 Haziran 2015 seçiminden sonraki süreçte bu söyleme çok daha fazla sarıldı.

30’ların şeflik rejimi referans gösterilerek dayatılan tek adamlık sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte tırmandırılarak sürüyor.

Sistemin üzerine bina edildiği şahsa adeta kutsiyet atfedilip çok yüksek misyonlar yüklenerek herkes ona biat etmeye zorlanıyor ve “Ya benimlesin, ya düşmanımsın” mantığıyla sürekli yeni “düşman”lar üretiliyor.

Öyle ki, yıllarca bu yollarda beraber yürüyüp yağan yağmurda beraber ıslandıkları kadim yol ve kader arkadaşlarından bile niceleri bir yerden sonra kendilerini “düşman” olarak görülenler safında bulabiliyorlar...

Toplumu sürekli diken üstünde tutup kutuplaşma ve kamplaşmayı tahrik eden bu tavır ve yaklaşım, “müşteri”leri olduğu müddetçe sahiplerine siyasî “rant” getirebilir.

Ne yazık ki, safdillik, acı gerçekleri dahi göstermeyen muhabbet körlüğü, menfaat, tek taraflı beyin yıkayıp zihinleri hipnotize etme gibi sebeplerle şu konjonktürde bu “müşteri”lerden mebzul miktarda mevcut.

Ama bu “holiganizm”le nereye kadar?

Bir tarafta iktidar, daha doğrusu “Reis” etrafında kümelenip kenetlenen bir kitle; diğer tarafta ise tepkisi nefret boyutuna taşınan bir başka kesim. 

Böyle bir cepheleşme, sebebiyet verenler dahil, kimseye fayda getirmez; buna karşılık bedeli çok ağır olur.

***

Ali Demirel  için 11.12.17’deki yayınımız

Okunma Sayısı: 3837
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    11.12.2018 11:03:06

    Bu tehlikeli ve zararlı cepheleşme o kadar bariz hale geldi ki, birbirine tahammül edemeyen kitleler oluştu. Saygı ve sevgiyi de bitiren hatta "adavete" dönüşen cepheleşme olgusu, şimdi ve gelecek için ülkenin toplumsal barış ve huzuru da tehdit etmektedir. Bunu bilen başta iktidar, ortağı, partili CB olmak üzere tüm siyasilerin savaş dilini acilen terk etmesi elzemdir. Medya da bu cepheleşmeye çanak tutmamalıdır. Yeni Asya ve emsali gazeteler gibi müspet/olumlu, doğru ve hakkaniyetli yayın yapmalı ki cepheleşme olmasın. İktidarlar geçici millet, ülke, devlet/mülk kalıcıdır. Mülk de adalet ile daim ve kaimdir. Fani, geçici bir iktidar etrafında ifrat derecesinde kenetlenerek cepheleşmek, muhalifler olanlara düşman muamelesi yaparak toplum kesimleri arasına nefret tohumları saçmak bugün küçük bir yarar getirse de ileride ülkeye ve topluma çok ve büyük zararlar verecektir. Lütfen ey iktidar sahipleri! Bu kötülüğü ve bu düşmanlığı bu ülkeye yapmayın!

  • Gündüz Alp-2

    11.12.2018 10:25:33

    Kendi ittifakına "cumhur" adını verip milyonlarca oy almış muhalif ittifaka "zillet" adını takarak tahkir ve tahrik dilini kullanan iktidar ve küçük ortağının bu tavrı ve tarzı maalesef taraftarına da yansımaktadır. Onlar da vandalizm ve holiganizm rüzgârları estirmektedir. Güzellik ve iyilik barışta iken ve "Barış hayırdır" gerçeği varken savaş söyleminde ısrar nedendir? Salt iktidar hedef ve maksadıyla, sonuçta yerel yöneticilerin seçileceği seçimi savaşa ülkeyi de savaş meydanına çevirmek doğru bir siyaset tarzı mıdır? Elaleme demokrasi, hukuk ve insan hakları dersi verirken, ülkenin halini görmezden gelmek de sorunların çözümünü engelleyen bir başka sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 'Cephe' deyince akla genelde savaşlar gelir. Dış dünyayı ve içeride de muhalif ve muarızları düşman göstererek halk arasında cephe açmak ve bundan siyasal rant ya da oy devşirmek fevkalade tehlikeli ve zararlı bir yoldur. Cepheleştiren değil barıştıran siyasete ihtiyacımız vardır.

  • Gündüz Alp

    11.12.2018 09:44:03

    Sayın Güleçyüz, özellikle Haziran 2015 seçimi ile iktidar sarsılınca, taktik ve strateji değiştirdi. Yeni taktik:Taarruz. Muhalif ve muarızlarına her cepheden "savaş" açan iktidar, bunun işe yaradığını test etmiş oldu.Teşbihte hata olmasın, emperyal güçlerin ülkelere uyguladığı "böl-parçala-yönet" taktiği siyasette de uygulanabilir olduğunu gördük. Gerçekten halkı cephelere ayırarak ve içeride ve dışarıda hayali düşmanlar üreterek iktidarını pekiştirme çabaları sonucunu vermiş, öyle ki, parlamenter demokrasi bile tek adamlık sistemine dönüştürülmüştür. Her iki durumun da yani halkı cepheleştirmek ve antidemokratik sistemin ne kendine ne ülkeye yarar sağlamadığını yaşayarak tecrübe etmiş olduk. Fakat iktidar cenahı, yanlış politika ve yönetim tarzında inatla ve ısrarla devam etmek istiyor. İktidara ve sahiplerine "rant" sağlasa da ülkeye külliyen zarardır. Hangimiz bilerek zarara razı olur ve girmek isteriz? Meğer ki, çıkarı ve ifrat derecede muhabbeti ola.

  • Osman Yıldırım

    11.12.2018 08:43:08

    Sayın Güleçyüz; Belirttiğiniz bu feci kutuplaşmaya teşne olan o kadar çok kişi ve gurup var ki şaşırmamak ve hayret etmemek mümkün değil. Nurcu guruplardan birinin lideri durumundaki bir şahıs "Üstadın Ahrar demokrat diye tarif ettiği gurubun Reisi Cumhur ve etrafında kenetlenen gurup" olduğunu söyleyecek kadar zıvanadan çıkan gurplar var. Yani bölesi bir ortamda kutuplaşma kaçınılmazdır. Yani adamlar bu şahsın etrafında kenetlenme üstadın vasiyeti ve tavsiyesidir demektedirler. Yani bu akıllara ziyan yaklaşım karşısında bu ülkenin nerelere geldiğini izah etmekte zorlanmaktadır. Ama iyikide Yeni Asya var diyorum.Fakat sizlerin de işinizin ne kadar zor olduğunu bir kez daha anlayabiliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun diyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı