12 Mart’tan 12 Eylül’e, 28 Şubat’a ve 15-20 Temmuz’a bütün darbe ve müdahalelerde bir taraftan gazete kapatma, resmî ilan kesme, basın kartı ve gri pasaport gasp etme gibi baskılarla susturmaya çalışılan Yeni Asya diğer taraftan iç fitnelerle zaafa uğratılıp etkisiz hale getirilmek istendi ve tesirinin zayıflatılması hedeflendi.
12 Mart döneminde bunun ilk örnekleri görüldü. Gazetenin siyasetteki gelişmelere ilişkin yorumları ve muhtıracıların icraatlarına yönelik cesur yayınları içeride kimilerince tenkit konusu yapılmak istendi. Keza “din adına siyaset” cereyanına karşı Risale-i Nur ölçülerinden hareketle ortaya koyduğu duruştan duyulan rahatsızlık da farklı şekillerde kendisini gösterdi, “gazete aleyhtarlığı” körüklendi.
Yine o dönemde, 12 Eylül sonrası keskin şekilde ortaya çıkacak olan büyük ihtilafın zeminini hazırlamaya matuf çalışmalar yapıldı, fitne tohumları ekildi. Yıllara yayılan bu gayretlerin neticesi “darbeye taraf olmak veya olmamak” ekseninde tezahür etti ve 1982 anayasası için yapılacak oylama öncesinde patlak verdi.
Bu ihtilaf Yeni Asya’yı olumsuz anlamda çok etkiledi, ama bu durum gazetemizin demokrasi ve hukuktan yana olan kararlı duruşunu zaafa uğratamadı. Yapılan diğer yoğun baskılar gibi bu fitne de Yeni Asya’yı darbeye karşı verdiği tavizsiz mücadeleden alıkoyamadı.
Ama darbeyle “güç tazeleyen” resmî ideoloji cephesi Yeni Asya ile uğraşmaktan vazgeçmedi ve daha da bilenerek yeni taktikler kullandı. 1989 sonunda olgunlaştırılıp 1990 başında gerçekleştirilen ve camianın yıllar içinde kurup geliştirdiği müesseselerine el konulmasıyla sonuçlanan iç darbe bunların bir neticesiydi. Sonrasında yapılan başka operasyonlar da.
Ama Yeni Asya bunlara da boyun eğmedi. Müesseselerini sıfırdan tekrar kurarak hizmetine kaldığı yerden aynı kararlılıkla devam etti.
28 Şubat’ta da 2000’li yıllara yayılan bir süreç içinde farklı fitne projeleri vizyona sokuldu, ama bunlar da camianın meşveretlerle tahkim edilen ferasetiyle akamete uğratıldı.
Ve 15-20 Temmuz süreci... Evvelce benzeri yaşanmamış boyuttaki bu dehşetli fitne ortamında yine hedefe konulan Yeni Asya’yı iç tartışmalarla zaafa uğratma planları bir kez daha devreye sokuldu. İftira ve hakaret dolu trol saldırıları ve çarpıtmalara dayalı karanlık algı operasyonları ile yürütülen kampanyaların hedefi Yeni Asya’yı en zor ve olumsuz şartlarda bile sarsılmayan bir dirayet ve kararlılıkla bugünlere taşıyan tesanüdü dağıtmaktı.
Ama şimdiye kadar olduğu gibi bu dönemde de müfritane irtibat, tahkik ve haklı şûrâ prensiplerine sarılmaya devam eden şahs-ı manevînin teyakkuzu buna yine müsaade etmedi.
Kervan aynı dikkat ve hassasiyetle ve daha da kenetlenerek yoluna devam ediyor...