Kader arkadaşları Zorlu ve Polatkan da ondan bir gün önce darağacına çıkarılıp aynı akibete uğratılmışlardı. Aradan geçen bunca yıl sonra gelinen noktada üçü de milletin gönlünde taht kurmuş şehitler olarak hayır dualarıyla, onlara bu zulmü reva görenler ise lanetle anılıyor.

Üstadın Menderes’i “İslam kahramanı” olarak taltif etmesinin en önemli sebebi, 14 Mayıs 1950 seçimiyle iktidar olup DP hükümetini kurduktan sonraki ilk icraatının, tek parti devrinde Türkçeye çevrilen ezanı aslına çevirmesiydi. Cumhurbaşkanı Bayar’ın muhalefetine rağmen büyük bir kararlılık göstererek bunu yapmış ve milletin ezan hasretini dindirmişti.

“Şeair” olarak ifade edilen ve bir beldenin İslam diyarı olduğunu gösteren alametlerin en başında yer alan ezanın hürriyetine kavuşması, başka birçok derdi ve sıkıntısı da olmasına rağmen milleti sevinç gözyaşlarıyla sürura gark eden çok muazzam bir olaydı.

Ve o günden bugüne her namaz vakti bütün minarelerden yükselen ezan seslerinin sevabı Menderes’in ve bu konuda destek veren demokratların hanesine yazılıyor.

Emirdağ Lahikasında Üstadın ve talebelerinin doğrudan Menderes’e yazdığı mektuplar da var. Bu mektuplarda suç ve cezanın şahsîliği prensibini ifade eden Kur’an ayeti, idareciliğin hizmetkârlık olduğunu bildiren hadis, İslam kardeşliğinin vurgulandığı mesajlar, “halkçı-ırkçı ittifakı”nın demokratlara karşı hazırladığı kumpas ve tertiplere ilişkin ikazlar yer alıyor.

Yine aynı lahikada Üstad Menderes’in Konya nutkundaki laiklik tariflerini ve din eğitimine olan ihtiyacı vurgulayan ifadelerini muhtevi bir gazete haberini de görüyoruz. Üstad bu beyanları din hürriyeti ve Risale-i Nur’un serbestiyeti bağlamında takdir ve tebrikle karşılamış.

Menderes’in samimi inanç dünyasına dair anekdotlardan biri, merhume Mümine Güneş’in eşi, kadim okurlarımızdan Ramazan Çakır’ın rahmetli annesinden aktardığı bir hatıra:

“Adnan Menderes başbakanken birçok kez Eyüp Sultan Camiinde sabah namazına gelerek cemaatle beraber namaz kılar ve dua eder; sonra geldiği gibi sessizce ayrılırdı.”

Oğullarından merhum Aydın Menderes de çocukluğunda bir Kadir Gecesi babasıyla beraber Eyüp Sultan’a gittiğini anlatmıştı.

Tek parti devrinin toplumda açtığı yaraları tedavi için yoğun çaba sarf eden, inkılapları “millete mal olanlar ve olmayanlar” diye ayıran, Yassıada’da da “Kürt meselesini demokrasiyle çözecektim” diyen, Şeyh Said’in torunu dahil birçok doğulu önde gelen kişiyi DP listesinden milletvekili seçtiren, gadre uğramış Osmanlıları kucaklayan ve devlet kadrolarını Anadolu çocuklarına açan Menderes’e binler rahmet...