Bugün gazetesinin Pazar ilavesinde yayınlanan mülâkatımızda Hüseyin Keleş’in “2010’da yapılan Anayasa Referandumunun AK Parti’nin değişiminde önemli bir dönemeç olduğu söyleniyor.
‘Evet’ diyenler kandırıldı mı?” sorusuna şu cevabı verdik:
“ ‘Evet’ diyenler, AK Parti tarafından net bir şekilde kandırıldı. O zaman ‘Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak’ deniyordu. Biz de eleştirdiğimiz maddelere rağmen, yargıdaki Kemalist yapının kırılması için ‘Evet’ tercihinde bulunduk. Ama gelinen noktada, halkın yüzde 58 ile ‘evet’ dediği düzenlemeler, son dönemde Meclis kararıyla tamamen tersine çevrildi. Şimdi bir anlamda eskiye dönüldü. Halk açık şekilde aldatıldı.” (16.11.14)
Bu cevapta eksik kalan bir hususu da, gazeteye gönderdiğimiz şu tavzihle tamamladık:
“Pazar ekinde yayınlanan mülâkatta 2010 referandumuyla ilgili sorunun cevabında ‘Biz de eleştirdiğimiz maddelere rağmen, yargıdaki Kemalist yapının kırılması için ‘Evet’ tercihinde bulunduk” derken, o dönemde paketle ilgili yazılarımda dile getirdiğim kanaati hatırlatmak istedim. Camia olarak referandumdaki tavrımız ise, bilâhare yapılan istişarede ‘serbest bırakmak’ şeklinde belirlenmişti.”
Ve bu tavzih dünkü Bugün’de yayınlandı.
Bu arada, söz konusu cevabımızın bazı sitelerde provokatif sunumlarla ve bir miktar çarpıtılarak dolaşıma sokulması, farklı tartışmaları da tetikledi. Bunlar için kısaca diyoruz ki:
O referandum öncesi verilen “serbest bırakma” kararının isabeti, böylece bir defa daha görülüyor. “Evet” tercihinin de kendisine göre haklı gerekçeleri var, “hayır” seçeneğinin de. Bu durumda yapılması gereken, herkesin tercih özgürlüğüne saygı duyup, bunları tartışma konusu yapmamak. Kararın gereği bu.
“Evet” diyenler, cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda yapılan bir önceki referandumda olduğu gibi, demokrasi ve hukukun önünü açmak için bu tercihte bulundular.
Bilhassa yüksek yargıdaki düzenlemelerle öyle de oldu. Oligarşik yapı bu sayede kırıldı.
Ama daha sonra AKP bu reformları tersine çevirip, “evet” diyen yüzde 58’i aldatmış oldu.
“Hayır” diyenler de, gerekçeleri “AKP’ye güven olmaz” mülâhazası idiyse haklı çıktılar.
Ne var ki, bu sonuç, onlara, sırf demokrasi ve hukuk için “Yetmez, ama evet” veya “Kerhen evet” diyenleri eleştirme hakkı vermez.
Konuyu Üstadın “Biz ki hakikî Müslümanız, aldanırız, fakat aldatmayız” sözüyle bitirelim.
tweet 1- Abdülkadir Selvi: Risalelere bandrolün durdurulması sıkıntıya yol açtı, mesele uzadı, mağduriyetler yaşandı, sürecin yönetiminde zaaflar oldu.
tweet 2- Bahadıroğlu: Mart’tan beri matbaalar sustu. Bantlardan nur akmaz oldu. Vatanı koruyan gizli kalkan kalktı. Bela ve musibet yağmaya başladı.