"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Risale-i Nur ümmetin malı”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
04 Haziran 2014, Çarşamba
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, geçen 9 Mayıs’ta manşetten sorduğumuz “Diyanet de mi bandrol alamıyor?” sualimizi cevaplamak için aradığında, “Bizim bandrol problemimiz yok, yakında İşaratü’l-İ’caz’ı 30 bin adet basıyoruz” dedikten sonra diğer eserleri de basacaklarını söylemiş ve “Bunu Üstad ‘Risaleler Diyanet’in malıdır’ dediği için yapacağız, ama tekelimize almadan; çünkü Risale-i Nur ümmetin malıdır” diye eklemişti (Yeni Asya, 10.5.14).
O telefon görüşmemizde muhterem Başkana “Bizim bandrol sorunumuz yok” sözünün ne anlama geldiğini sorma fırsatı bulamamıştık.
Acaba Diyanet, Kültür Bakanlığı’nın basılı eserler için uyguladığı bandrol zorunluluğundan bir şekilde muaf  tutulduğu için mi böyleydi; yoksa İşaratü’l-İ’caz’a gerekli bandroller önceden temin edilip hazır tutulduğu için mi?
Konunun uzmanı, yazarımız Prof. Dr. Ahmet Battal’ın daha evvelden dile getirdiği görüşe göre, ilk ihtimal mümkün değil. Zira bandrol zorunluluğu Diyanet yayınları için de geçerli.
O zaman ikinci şık öne çıkıyor.
Acaba işin bu cihetini de netleştirmek için Başkan Görmez bir açıklama daha yapar mı?
Bu arada 30 bin adet İşaratü’l-İ’caz’ın tam olarak ne zaman çıkacağını da merak ediyoruz.
Öte yandan, Başkanın Risale-i Nur için “ümmetin malı” beyanı son derece önemli. Bilhassa eserlerin basım ve neşri konusunda hak sahipliğinin belirlenmesi için yine mahkemeye başvurulduğunun ifade edildiği bir süreçte...
Bu konuda evvelce açılan dâvâların sonuçsuz kaldığı biliniyorken, bir kez daha aynı yola müracaat edilmesine bir anlam verilemiyor.
Risale-i Nur’un 1956’da başlayıp Üstad hayatta iken tamamlanan “matbaalarda basım ve neşir” hizmeti, o günden bugüne fıtrî bir süreçte, bu vazifeye talip olan Nur Talebelerince sahiplenilerek bugünlere kadar ulaştırılmış.
Şartlar gereği senelerce “Sinan Matbaası-1958” notuyla basılan risaleleri ilk kez 1975’te kendi amblemi ile basan Yeni Asya da bu süreçte son derece önemli bir misyon üstlenmiş.
Birkaç risale Yeni Asya amblemi ile çıktıktan sonra yapılan istişareler neticesi, risale neşriyatının Sözler Yayınevi adı altında devam ettirilmesi kararlaştırılmış ve zaman içinde başka yayınevleri de risaleleri neşretmeye başlamış.
Gelinen noktada, risale basımlarının gerek muhteva, gerek düzenleme açısından ortak ölçü ve kriterlere bağlanması, bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış. Bünye içindeki ihtilâfların doğurduğu farklı yayınevleri, şu anda böyle önemli bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya.
Bu vazife, ancak istişarelerle ifa edilebilir.
Münferit ve tekelci yaklaşımlarla değil...
Okunma Sayısı: 3706
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Çavdari

    4.6.2014 14:56:00

    Faruk Soylu kardeş, duygularıma tercüman olmuşsun.

    Allah razı olsun, çok güzel bir yorum.

  • hekim

    4.6.2014 11:06:00

    sayın tatar ramazan abime, maşallah, biz partileri göğe çıkarmayalım. tebrik ediyorum öncelikle hakikaten uysal olmayan Gültekin kadar adaletli kimse gelmemiş ve gelemez. neticede demokrat parti ismini taşıyor

  • Faruk Soylu

    4.6.2014 09:42:00

    Muhterem Kazım Bey
    Bandrol meselesi ortaya çıktıktan bu ana kadar yazılarınızda veya Yeni Asya gazetesinin yaklaşımında en makul öneri yazınızın son iki cümlesinde ifade edilmiş. Bu vazife, ancak istişarelerle ifa edilebilir. Münferit ve tekelci yaklaşımlarla değil... Bu sonuca varmanıza sevindim ve sizi tebrik ederim. Bu inşallah sizin ferdi yaklaşımınız değil ortak bir fikirdir.
    Eğer Öyleyse Yeni Asya olarak meseleye taraf olan herkesle yani yayınevleri, abiler, varisler ve belki de Diyanet ve Kültür Bakanlığı temsilcilerinin bir araya geleceği istişari bir toplantıda meseleyi çözüme kavuşturmayı neden denemiyorsunuz? Taraflara neden çağrıda bulunmuyorsunuz? Bunu sizden, Yeni Asya Yönetim Kurulundan bir an önce bekliyoruz. Ferdi çıkışlarla ortamın gerilmesine, su-i zan ve suçlamaların ortalığı kaplamasına gönlümüz ve aklımız razı değil. Selam ve hurmetler.

  • Süleyman BAYŞU

    4.6.2014 09:39:00

    Risale-i Nurların muhtaçlara ulaşmasını engelleyen zihniyeti de, bandrol verilmesini engelleyenleri de, sadeleştirme gibi bir garabete düşüp bu fitne kapısını aralatanları da protesto ediyorum. Risale-i Nur’lara özgürlük istiyor ve etrafına sarmalanan zincirlerin derhal kaldırılmasını bekliyorum. Uyan ey nurları okuyan kardeşim. Hakiki bir nurcunun nur risalelerinin neşrinin akamete uğramasına gönlünün razı olacağını da beklemiyorum.

  • selman

    4.6.2014 09:37:00

    Zulüm abâd olmaz!.. Bugünlerin müsebbibleri ceza çekme merhalesine geçtiklerinde, rahmet damla damla, belki yağmur gibi gelir inşaallah!.. Şimdilik böyle yaşayacak ve bunların dâr-ı ahirette şahitleri olacakmışız. Mukadderat!..

  • yılmaz

    4.6.2014 08:56:00

    dün düzcede diyanete ait kitap satış yerine uğradım.İşaratü’l İ’caz tefsirini sordum. demirbaş olarak müftülüklere dağıtıldığını ama satış olarak daha basılmadığını söyledi. sormamın nedeni samimiyet testi’ydi.

  • Mustafa Aydın

    4.6.2014 08:53:00

    Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır Nasıl ki siyaset, toplumsal sorunlar, dünya barış ve savaş süreci ortak adım ister. Öyle de kendi sorunumuz dahi en başta meşveret ve şurayı zorunlu kılar.Bunda ihtiyaç zaruridir.

  • TATAR RAMAZAN

    4.6.2014 01:17:00

    Bu AKP nin adaletten ne anladığının aynasıdır. Onlar Mısır gibi bir Türkiye özlemi çekiyorlar. Ama unutmasınlar burası seyyid Kutub’un Mısır’ı değil, Bediüzzaman’ın Türkiye’sidir. Asla Mısır olamaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı