"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursî’den “ikna” örnekleri

Kâzım GÜLEÇYÜZ
31 Ocak 2018, Çarşamba

Bediüzzaman, İngiliz işgali altındaki İstanbul’da, Anadolu’daki millî mücadele hareketine verdiği desteği takdirle izleyen Ankara hükümetinin ısrarlı davetleriyle gittiği Birinci Meclisten, Van’da temelini attığı, ama Birinci Dünya Savaşının patlak vermesi dolayısıyla yarım kalan üniversite projesini tamamlamak için destek ve tahsisat istediğinde, “dinde çok lâkayt, Batılılaşma ve an’aneleri terk taraftarı” mebuslar dahi, talebin kabulü ve öngörülen tahsisatın çıkarılması için imza verirler.

Ama ikisi itiraz eder: “Bizim şimdi geleneksel ve dinî ilimlerden çok Batılılaşma ve medeniyete ihtiyacımız var.”

Said Nursî cevabında şu misali verir:

“Ben Van’da iken hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: ‘Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?’ Dedi: ‘Ben Müslüman bir Türkü, fasık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar.’

“Bir zaman geçti, (Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksülamel ile (tepki olarak) o da Kürtçülük damarıyla başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: ‘Ben şimdi gayet fasık, hatta dinsiz de olsa bir Kürdü salih bir Türke tercih ediyorum.’ 

”Bediüzzaman, sonrasını da şöyle anlatıyor: “Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaati geldi ki, Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur.” (Emirdağ Lâhikası, s. 844-5)

Devamında, o iki mebusa dönüp, bu coğrafyada milyonlarca Kürt, İranlı, Hint- li, Arap ve Kafkasın yaşadığını hatırlatarak, “Acaba komşu ve birbirine muhtaç olan bu kardeşlere, bu talebenin Van’daki medreseden aldığı ders-i dinî mi daha lâzım? Veyahut o milletleri karıştıracak ve ırkdaşlarından başka düşünmeyen ve İslâm kardeşliğini tanımayan o merhum talebenin ikinci hâli mi daha iyidir?” diye sorar ve onlar da kalkıp, tahsisat önergesine imza verirler.

(“Teröre Said Nursî Çözümü’nden)

Afyon’da İzmir, Manisa, Eskişehir, Kütahya, Uşak, Denizli, Bursa ve çevre ilçelerden okuyucularımızın ailecek katılımıyla yapılan İttihad buluşması da son derece canlı, heyecanlı ve coşkulu bir atmosferde gerçekleşti, şevke medar oldu. Katılan herkese gönül dolusu teşekkürler.

Okunma Sayısı: 5318
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    31.1.2018 16:40:37

    Haklı olanlar iknayı, haksız olanlar (zalimler dahil) icbarı tercih ederler. Sırf bu tercihe bakarak bile kimin haklı kimin haksız, kimin zalim kimin mazlum olduğunu kestirebiliriz. Üstad Hazretlerinin "Medenilere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir"(KL) sözü bize -âdeta- medeniyet ve vahşilik tarifini veriyor. İkna medeniyete ve medeniliğe, icbar vahşiliğe işaret ederek "siz medeni olun!" diyor sanki. Emperyal güçlerin Orta doğudaki satranç oyunları ve menfaat kavgaları, bir medeniyet projesi yahut hürriyetçi demokrasi savaşı değil; o bölgeyi icbar ile kendilerine bağımlı, uydu devletçikler kılma girişimidir. Hür, medeni ve demokrat dünyadan hiç bir ülkenin balıklama atlamadığı Orta Doğu/Suriye bataklığına ve icbar koalisyonuna katılanların uzun vadede kârları olmayacaktır. Zira bu coğrafyada aktörler ve menfaatler ile dost ve düşmanlar sürekli değişmektedir. Sulhu takip edersek ittifaklar kalıcı, sürekli, güvenli ve istikrarlı olacaktır.

  • Gündüz Alp

    31.1.2018 16:17:27

    Sayın Güleçyüz, "usûl, esasa mukaddemdir" derler. Bu gayet önemli yöntemi terk ederek "ikna" yerine "icbar"ı kullanan siyasal İslamcıların menfi siyaset tarzı sorunları çözmek yerine dahilde ve hariçte daha da içinden çıkılmaz hale getirmişlerdir. Siyasi, ekonomik ve sosyal ve harici menfiliklerin hangisini sayalım ki. Yurtta sulh cihanda sulh ilkesini benimseyerek kurulan, millet hakimiyetine ve meclisin şahsı manevisine istinat eden cumhuriyet; zaman içinde bunlarla birlikte gerçek anlamıyla hukukun üstünlüğü ve hürriyetçi demokrasiye dönüşmesi gerekirken -maalesef- tek parti tek adam sistemine dönüştü. İstişare ve meşveret yerini "aklınıza ihtiyaç yok"a bıraktı. İcbar, iknaya galebe çaldı. Tabiidir ki metot menfi olunca semere ve netice de menfi olacaktır. Çünkü hür, medeni ve demokrat dünyada geçer akçe iknadır, icbar değil. Zalimi bile zulmünden vazgeçiren (müspet hareket tarzı ile kavl-i leyyine istinat eden) iknadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı