Tek adam rejimine geçilirken askerî mahkemelerle birlikte lağvedilen Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin üyesiyken resen emekli edilen Hâkim Albay Dr. Cemil Çelik, dikkat çekici ve çok önemli bir paylaşım yapmış:
“Ara ara yazıyorum; ülkede bir derin yapı var ve kritik noktalarda ülkeye yön veriyor. Bu yapının elemanlardan her partide var. Bu yapıya bazıları ‘Ergenekon’ diyor, ama bana göre Ergenekon’dan çok daha etkili ve derin bir yapı. Mehmet Ali Çelebi, Yavuz Ağıralioğlu, Hulki Cevizoğlu… Bu tür kişiler için ‘Atatürkçülük,’ ‘Cumhuriyetçilik’ ve ‘milliyetçilik’ gibi kavramlar yalnızca araç niteliğinde.
“Eğer Tayyip Erdoğan seçilirse, ülkeyi o değil, bu derin yapı yönetecek. Zaten 15 Temmuz’dan sonra bu yapının ağırlığı ve etkisi vardı. Erdoğan’ın sağlığını da düşünürsek; bu yapı artık tamamen ülkeye hâkim olacak.”
Çelik’in vurguladığı bu konuyu biz de her vesileyle işlemeye çalıştık ve yaptığımız tesbitleri dikkatlere sunmak için gayret ettik.
Bu çerçevede hatırlanması gereken önemli ipuçlarından biri, Perinçek’in “2014’ten beri ülkeyi Erdoğan yönetmiyor” deyip, “Kim yönetiyor?” sualine, kendi partisini de kattığı bir listeden söz ederek cevap vermiş olması.
Yine Perinçek’in Erdoğan’la ilgili olarak söylediği “Vatansever kuvvetler tarafından ele geçirildi” sözü de çerçeveyi tamamlıyor.
Keza Davutoğlu’nun “28 Şubatçı kadrolar Sarayda” beyanı da bu iddiaları teyid ediyor.
AKP kurucularından ve ilk AKP hükümetinin başbakan yardımcılarından olduğu halde kısa bir süre sonra devredışı bırakılarak tasfiye edilen Ertuğrul Yalçınbayır’ın “İstihbaratı güçlendirme anlayışı istihbaratın demokratikleşmesine engel oldu” tesbiti de.
Tek adam rejimiyle ülkenin koyu bir istihbarat vesayetine teslim edildiğinin ifadesi olan bu durumun pratikteki sonuçlarından birini KHK’lı hukukçu Prof. İbrahim Kaboğlu “KHK’ları MİT hazırlıyor” sözüyle ifade etti.
CB kararnameleri ve iktidar eliyle Meclise gelen kanun teklifleri için de aynı hal geçerli.
Bir diğer sonuç, savcılar ve mahkemeler üzerindeki MİT yönlendirmeleri ve baskıları.
Her alana müdahale eden bu derin çetenin deşifre ve tasfiye edilmesi, demokratik hukuk devleti için hayat-memat meselesi.
28 Mayıs bunun için de asla kaçırılmaması gereken son derece önemli, tarihî bir fırsat.