"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat deyince

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Mart 2019, Salı 00:32
Şeriat denilince hemen devleti hatırlayan bir algılama oluşmuş durumda, ama işin aslı öyle değil.

Nitekim Üstad Bediüzzaman Said Nursî “Şeriat yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilete aittir; yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 28) sözüyle bu gerçeğe işaret ediyor. 

Ve bu sözdeki “siyaset” kelimesi, fıkhın devleti ilgilendiren hükümlerini içine alan bir kapsamda kullanılıyor. Günlük siyasetin bu yüzde birdeki payı çok daha düşük.

Şeriatın bizi öncelikle ve özellikle alâkadar eden cihetleri, yüzde doksan dokuzu teşkil eden hususlar: ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilet. Bütün bunların temeli ise kuvvetli, derin, sağlam ve tahkikî bir iman.

Bilumum ahlâkî haslet, meziyet ve güzelliklerin kaynağı iman olduğu gibi, ibadetlere anlam, ruh ve devamlılık kazandıran en temel dinamik de yine iman.

Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri, iman, ahlâk ve ibadetle ilgili görevlerin fert fert herkesi birinci derece alâkadar etmesi gereken hususlar olduğu ve “Meyve’nin Dördüncü Meselesi”nde vurgulandığı üzere en büyük ve daimî vazifelerin en küçük dairede bulunduğu. 

Ve bunların hepsi ahlâk ve ibadet eksenindeki aslî vazifeler. “Ben cinleri ve insanları, Beni tanıyıp Bana ibadet etsinler diye yarattım” mealindeki İlâhî fermanla, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” diyen Peygamber sözü ise bu ana ekseni tanımlayan temel parametreler.

Dolayısıyla, her halükârda birinci öncelik, tek tek her bir ferdin tahkikî ve kuvvetli bir imanla donatılıp, bu imanın ahlâk ve ibadet hayatında daimî bir yükseliş sürecine temel ve dayanak oluşturması olmalı. 

İnsan gerek kendi içinde, gerekse ailesinden başlayıp giderek genişleyen daireler halindeki hayat alanlarında, bu iman-ahlâk-ibadet bütünleşmesinin tezahürlerini en güzel şekilde yansıtır hale gelmeli.

Hayat imtihanında son nefese kadar devam etmesi gereken, ama gerçekte sonu olmayan, başarılanı ve başarılamayanı ile asıl neticeleri hesap gününde, ahiret hayatında ortaya çıkacak bir tekâmül süreci bu. 

Şeriat deyince öncelikle anlamamız ve tek tek yaşamamız gereken hakikatler, işte bu kesintisiz sürecin kilometre taşları.

Okunma Sayısı: 2848
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    19.3.2019 15:30:15

    Siyasal ve sosyal hayatta İslamın güzelliklerini yaşantımızla göstermek yerine işimize gelen kısımlarını yine işimize gelecek şekilde eylem ve söylemlerde kullanarak, şeriat hakkında da kötü ve korkutucu bir görüntü verilmekte, kitlelerin dine mesafeli durmasına sebep olunmaktadır. Şeriat denen hakâik-i iman ve Kur'an ve hakikat-i İslam'dır. Fiillerimizle bunu korkulacak bir şey haline getirmek ne kötüdür! Şeriat deyince, kafa-kol kesen bir din akla geliyorsa bunun sebebi yine-maalesef- "doğru İslamı ve İslamiyete layık doğruluğu" hakkıyla gösteremeyen Müslümandır. İslamın harici düşmanları pek çoktur. Bunu biliyoruz. Fakat önce yaşantı ve temsil, eylem ve söylem noktasında mutlaka kendimizi de hesaba çekmemiz zorundayız. Mesela, din, kesinlikle siyasete alet ve iktidara basamak yapılmamalı, muhaliflere karşı din, tahrik ve tahkir edici bir aparat olarak kullanılmamalı. Din, ittihat ve ittifak vasıtası olmaktan çıkartılıp, fitne ve tefrikanın kaynağı derekesine düşürülmemeli.

  • Gündüz Alp

    19.3.2019 15:12:18

    Sayın Güleçyüz, yüzde doksan dokuzu itikat, ibadet, ahlak ve fazilet olan şeriatın dırahşan/parıldayan yüzünü yaşantımızla tam gösteremediğimizden hatta kötü temsil ettiğimizden bu ülkede -haşa- "kahrolsun şeriat" naraları bile atıldı. Bugüne gelince; yine yüzde doksan dokuzluk kısmı değil yüzde birlik kısmı nazara vererek aynı hatalar tekrarlanmaktadır. Öyle ki, şu yüzde birlik kısmını bile tam hakkıyla temsil edemediğimizden dine ve dindara karşı aynı soğuk ve mesafeli eylem ve söylemlere, tutum ve davranışlar sebep olunmaktadır. Kendi dar ve kısır siyasal ideolojilerine din süsü vererek, kitleleri yanlış yöne sev etmekte, yanlış karar vermelerini sağlamaktadırlar. Ne için? Elbette iktidar, güç ve koltuklarını "ibka" etmek için."Anaların ayakları altına serilmiş cennet" bile o kadar ucuzlamış(!) ki, falana verilen rey cennetin anahtarı olmuş. İnsaf Ya Hû!

  • Ali

    19.3.2019 15:02:54

    Tebrikler geç olsun güç olmadın.Zararın neresinden...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı