"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad ve Dersim

Kâzım GÜLEÇYÜZ
10 Mayıs 2020, Pazar
Hukuksuzluk ve mağduriyetler konusundaki duyarlılığımız için yapılan bazı değerlendirmelerde “Şeyh Said ve Dersim gibi doğu isyanları çok kanlı bir şekilde bastırılırken Üstad bu zulümlerle hiç meşgul olmayıp tamamen iman hizmetine odaklanmış” diyenler olduğunu duyduk.

O dönemin şartları içinde, bu zulümleri önleme imkânının bulunmadığı ve birinci önceliğin çok ağır baskılar altında yapılan Risale-i Nur hizmetini koruyup geliştirmek olduğu bir ortamda başka ne yapılabilirdi ki?

Ancak bu, Üstadın o zulümlere ilgisiz ve kayıtsız kaldığı anlamına gelmez, gelemez.

Her dönemde zulme karşı çıkan, “Zalimler için yaşasın Cehennem!” diye haykıran ve “Bütün kuvvetimle adalet-i tammenin lehinde, zulmün aleyhindeyim” diyen Üstadın duruşu böyle bir duyarsızlığa asla izin vermez.

Meselâ Eski Said dönemi eserlerinde başlayıp son Emirdağ mektuplarına kadar devam eden mükerrer vurgularına üç örnek:

“Bir köyde bir hain bulunsa o köyü masumeleriyle imha etmek veya bir cemaatte bir asi bulunsa o cemaati çoluk çocuğuyla ifna etmek (...) gibi en dehşetli vahşetlere şu medeniyet fetva veriyor.” (Sünûhat, s. 41)

“Bu zamanda ‘İnsan çok zalim ve nankördür’ (mealindeki İbrahim Sûresi 34. âyetinin) sırrıyla şedit bir zulümle mukabele eder. Elinde hüküm varsa, bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez. Şimdiki vaziyet, yüz masumu birkaç cani için zararlara sokar. Meselâ, hatalı bir adama müteallik, biçare ihtiyar valide ve pederi ve masum çoluk çocukları ezmek, perişan etmek, tarafgirane adavet etmek, şefkatin esasına zıttır.” (Emirdağ L., s. 67)

Keza Beşinci Şuâ’daki “...Öyle dehşetli bir istibdatla hareket eder ki, bir cani yüzünden binler masumu mahveder” ifadesi için Abdürrezzak isimli Nur Talebesi şöyle diyor:

“O davanın doğruluğuna delâlet eden tek bir emaresi 1938’deki Dersim faciasında binler masumları, ihtiyar kadınları hem öldürüp hem ateşlere atmak ve bir isyan tevehhümü ve ihtimali yüzünden yaktırması o hükmü kat’î hakikat olarak gözlerine sokuyor.” (Rumuzat-ı Semaniye’deki bir mektup)

Bu konuda Üstadın Dersim katliâmından söz eden bir talebesini azarlayıp uyardığı şeklinde aktarılan hatırayı, nazarı dağıtmayıp münhasıran Nur hizmetine odaklanmayı gerektiren bir ortamda yapılmış bir ikaz olarak anlamak her halde yanlış olmasa gerek.

Yanlış olan, bu örneği genellemek...

Okunma Sayısı: 5652
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Veli Kul

    10.5.2020 23:48:58

    Menfiden etraflica bahsetmeyi ve istibdati teferruatla anlatmayi Üstad yerden göge hakli olarak iyi görmüyor. Bu tür teferruat ve devamli bahsetmek kötü izlar birakir. Dersim de o günlerde olanlarin menfi neticelerini bugün bile görmemiz, duymamiz bunun en kuvvetli delilidir. Bizi belki Yahudilerden ayiran fark zulmü temcit pilavi gibi isitip istitip sofraya sürmememizdir. Mekke Fethinde kimse Mekke ambargolarinindan mezaliminden bahsetmedi. Üstadimiz hazretleri Peygamberimiz ASM'in Sünnetine tam riayet etmistir.

  • Osman

    10.5.2020 21:14:14

    Üstad haksız lığa susmamış Bütün haksız lıkları kaldırmak için yol ve yöntemi göstermiştir Bu yüzden en korkulan insan olmuştur

  • İbrahim

    10.5.2020 13:38:28

    Peki Aydın bey haksızlık karşısında susalım mı, zulüm karşısında gözlerimizi mi kapatalım birşey yokmuş gibi mi davranalım Peygamberimizin: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. hadisini nasıl anlamalıyız

  • Fatih

    10.5.2020 13:23:04

    Kazım bey nur hizmetlerine odaklanma süreci tamamlandıda haberimiz mi olmadı.

  • Said Haktan

    10.5.2020 13:04:15

    Dersimli veya diğer bölgelerdeki dersim düşüncesine hakim vatandaşlarımız.o katliamı yapanları çokça sevdiğini söylüyor ve evlerine,arabalarına,işyerlerine o eşhasın posterini asıyor.Hep şunu düşündüm;Hala bugün olmuş acaba bir zarar verileceğini mi düşünüyorlar.Veya öyle mi görünüyorlar.

  • İ.Seyda

    10.5.2020 12:26:16

    Risalelerin bu zamanda hadiselere nasıl yaklaşmamiz gerektiği konusunda ölçü verdiği aşikar. O ölçülere baktığımızda olaylara getirilen bakış açısının kişisel düzeye inmedigi daha çok prensipler üzerinden olduğu görülür. Yani hadiselerden, zulimlerden etkilenen kişileri anlatmak yerine Kur'an'ın mesajı, hukukun temel prensipleri, adaletin ölçüleri nazara verilir. Zira kişiler üzerinden hareket etmek yanıltıcı olabiliyor.

  • Yunus Kose

    10.5.2020 11:44:03

    Albay Hulusi aBeyin o coğrafyada muvazzaf iken bir köyü imha görevi alması ve üstadın mektubu ile sıkıntısının gitmesi ve sonunda facianın müsebbibi olmaması ile ilgili bir hatırası da vardır.

  • Halil

    10.5.2020 10:43:11

    Aslında, söz konusu tenkidin cevabı, 'Teklifleri kabul etseydin yüzbinler adamın hayatını kurtaracaktın.' sorusu karşısında verilen cevaptır.!!!

  • Halil AKGÜNLER

    10.5.2020 05:41:58

    Haksızlığı hak dava edenlere karşı hakkı söylemek hakka karşı bir haksızlıktır... Her söylediğin doğru olsun ancak her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir...

  • Abdurrahman AYDIN

    10.5.2020 01:38:02

    Üstelik kendisi mazlum ve maznun olduğu halde, tüm insanlığın hukukunu savunmuştur.

  • Abdurrahman AYDIN

    10.5.2020 01:22:52

    Evet. Dediğiniz gibi Üstad Bediuzzaman, gücünün yetmeyeceği işlerle enerjisini dağıtmak yerine, "MÜSBET HAREKET" ile, her türlü zulmün kaynağı olan küfrü durduracak, asayişi ve sulhu sağlayacak, adalet-i izafi bahanesiyle bozulan hukuk anlayışını rayına oturtacak işlerle meşgul olmuştur. Talebelerini de bu konuda daima uyarmıştır. Zira popülizme kapılıp "İLGİ ÇEMBERİNDE" yoğunlaşan, "ETKİ ÇEMBERİNİN" çapını sıfırlar ve pasifize olur. Ümitsizlik aşılayıcı ve şevk kırıcı işlere bakmak ve baktırmak için bir "GEREKÇE" olmalıdır. O çirkinlikle, zulümle, günahla, yanlışlıkla ilgili bir vazife bize terettüp etmeyecekse veya onu temizlemek elimizden gelmeyecekse onunla fazla meşgul olmak lüzumsuzdur, manasızdır, sıkıntılıdır ve zararlıdır. Zulmü duyurmaya, gerçek hukuku haykırmaya ve mazlumun hakkını savunmaya gelince, zaten onun hayatı ve eserleri bunun şaheser misalleri ile dopdoludur. Bu konularda Bediuzzaman'ı eleştirecek bir adam, bu zamanda doğmuş mudur? 🤔

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı