Çeyrek asırlık süreçte cemaatler, sosyalleşme, müesseseleşme ve farklı alanlarda hizmetlerini çeşitlendirme süreçlerini yaşarken, ne yazık ki bilhassa ticaret ve siyaset eksenli tuzaklara düşmekten kendilerini muhafaza edemediler.
12 Eylül’den sonra el altından yapılan pazarlıklarla önü açılanlar, darbe ürünü ANAP iktidarı üzerinden son derece kaygan bir zemine sokuldular. Kendilerine sunulan ve hizmet mülâhazasıyla kabul ettikleri imkânların cazibesi, onları farkında bile olmadan, çıkış noktalarından çok farklı yerlere sürükledi. Araçlar amaç oldu.
Maddî imkânları arttıkça, ters orantılı bir şekilde, hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâs manası zayıflamaya, iç ahenk ve uyumlar bozulmaya, hizmet kardeşliğinin yerini kurumsal hiyerarşinin kuralları almaya, “ne pahasına olursa olsun büyüme ve başarma” hırsı Allah rızası için hizmet ve tebliğ şiarının yerine geçmeye başladı.
Cemaatler medyadan finansa, eğitimden sağlığa, iç ve dış ticaretten STK’lara... birçok alanda milyarlarca dolarlık yatırımlarla kurulan organizasyonlarla anılır hale geldiler.
Bu yapılar büyüdükçe kontrolü zorlaştı, hatta imkânsızlaştı. Entegre işleyen sağlıklı istişare mekanizmalarının kurulamayışı giderek büyüyen boşluk ve kopmalar meydana getirdi. Maksatlı ve ard niyetli sızmalara karşı etkili tedbirler alınamadı.
Hormonlu büyümelerin ne kadar zayıf, çürük ve dayanıksız olduğu, ard arda yaşanan ibretli örneklerde açıkça görülüyor.
Onyıllar önce tuzaklarını kurup sabırla pusuda bekleyenler, hazırladıkları şartları olgunlaştırıp harekete geçme zamanının geldiğine karar vererek düğmeye bastıklarında, bir anda herşey tersyüz oluyor.
Yolun başında açılan kapılar, geri dönüşe imkân vermeyecek şekilde kapatılıyor; yılların birikimleri insafsızca gasp ediliyor; dün el üstünde tutuluyor gibi gösterilen insanlar en olmadık itham ve iftiralarla amansız bir linç harekâtına hedef yapılıyor.
Bu tecrübelerden çıkarılması gereken çok ibretli dersler var. Umalım ki, o dersler çıkarılarak ve yaşanan acılar, yapılan hataların keffareti sayılarak yola devam edilsin.
“Musibet, geçmiş hataların cezası ve gelecek saadetin başlangıcıdır” gerçeğinin ışığında...
***
Scope: Hukuk herkese lâzım olur https://youtu.be/yAI8grsEOT8 @YouTube aracılığıyla