Toplumların bozulması ve ahlâkî değerlerin zayıflamasında din duygusunun zayıflamasından kaynaklandığında şüphe yoktur.
İslâm medeniyetinin donuklaşmasında da aynı sebep vardır. Asr-ı Saadet’te seçkin sahabelerin azalması ve yüzeysel olarak iman eden yeni Müslüman olmuş büyük bir kitlenin bulunması dinin siyasete ve menfaate alet edilmesini netice vermiş ve pek çok münafığın fitnesinin yayılmasına sebep olmuştur.
Bunda da imanın zayıflaması ve İslâm ahlâkının zaafa uğraması sebep olmuştur.
***
Din kardeşliği duygusunun zayıflayarak kabile ve millet duygusunun onun yerine ikame edilmesi de iman zaafından kaynaklandığı gibi toplumun ayrışmasına en büyük sebeptir. Peygamberimizin (asm) vefatından sonra Hz. Muaviye’nin hilâfet saltanata dönüştürerek güçlendirmek isteği başarılı olamayınca bu defa oğlu Yezid devleti güçlendirmek için “asabiyete” dayandırmak gibi bir yanlışa sevk etmiştir.
Bu da ırkçılığı körüklemiş ve Müslümanlar arasında düşmanlık tohumlarının ekilmesini netice vermiştir. Bu sebeple Emevi Devleti diğer milletlerin İslâm’dan uzaklaşmalarına, toplumun kamplara bölünmesine de sebep olmuş ve çatışmaları körüklemiştir.
***
Müslümanlar dini doğru anlamada ve uygulamada gevşeklik gösterdiği her dönemde problem yaşamış ve asayişi bozacak eylemlere kapı açmışlardır. İslâm kardeşliğini emreden, Müslümanın canını, kanını, namusunu diğer Müslümanlara yasaklayan bir dinin mensuplarının buna uymamalarının iman zaafından başka ne gibi izahı olabilir?
***
Ordunun “İla-yı Kelimetullah” gibi ulvî gayeleri hedef aldığı dönemleri ile bu hedefini kaybettiği dönemler kıyas edilirse durumun ne kadar vahim olduğu görülecektir. Osmanlıda Yeniçeri Ocağı’nın bozulması ile Osmanlının yıkılması arasında büyük bir ilişki vardır.
İman zaafa uğradıkça dünya menfaati, yaşama sevinci, mal ve ganimet sevgisi ahirete ve şehadete tercih edilerek itaatin bozulmasına ve hezimetin yaşanmasına sebep olmuştur. Şehadeti göze alamayanlar düşmanın kendilerini daha zelil ve rezil şekilde öldürmelerinden kendilerini koruyamamışlardır.
***
İmanın ve din bağının zayıflamasıyla dünya sevgisi, zevk ve safaya dalma, menfaat için manevî ve ahlâkî değerlerden taviz verme gibi davranışlar yerini alacaktır ve almıştır.
Çare nedir?
Çare Bediüzzaman’ın gösterdiği “İman Hizmeti” dir.