"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şaşkınlıklarım

M. Fahri UTKAN
04 Aralık 2016, Pazar
Çocukluğum ve yaşadığım şaşkınlıkları anlatmak istiyorum. 1960’ların başı. Benden büyük 4 abimi ve halamı hatırlıyorum.

Halamın gözleri görmezdi ve bizimle yaşardı. Çocukluğunda geçirdiği “suçiçeği” sonucunda gözleri kapanmıştı. Bu sebeple evlenememiş ve babamla ve dolayısıyla bizimle birlikte yaşıyordu.

En büyük ağabeyim, o sıralar Erzincan’da yedek subay olarak askerlik görevini yapıyordu. Ondan bir küçük ağabeyim İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okuyordu. Gerçi sonradan okulu bitiremeden ayrılmak zorunda kaldı. Sebebi büyük ihtimalle ekonomikti. Çünkü hem okuyor hem de çalışıyordu hatırladığım kadarıyla.

Babam, PTT’de, belli bir geliri olan, “Telefon Hat Bakıcısı” idi. O zamanlar İzmit’te az sayılı telefon olduğundan İzmit’in çoğu esnafı, ileri gelen kişileri babamı “Ahmet Usta” olarak tanırdı. Normal bir işçi olmasına rağmen, o yıllarda, evimize ana gıda maddeleri tenekeyle, çuvalla yani, toptan alınırdı. 

İşte, hâlâ o zamanki alım zenginliğine şaşarım.

Evimizde geleneksel İslâm yaşanıyordu. Özellikle annem, okuma yazma bilmezdi, ama sahib-i tertip bir kadındı rahmetli. İşte ikinci şaşkınlığım budur.

Zannediyorum, Newtron marka bir lambalı radyomuz vardı. Başköşede, biz çocukların ulaşamayacağı bir yükseklikte dururdu. Akşamları babam işten gelince, hararetle radyo açılırdı. Merakla “Ajans” dinlenirdi. Bazen, geç vakitlerde radyo dinleniliyorsa, halam dayanamaz, ‘Şu radyoyu kapatın da insancıklar uyusun” deyiverirdi, safça. 

O radyodan Yassıada duruşmalarını dinlediğimizi hatırlıyorum.

Ramazan ve Kurban Bayramlarında, özellikle halamı kapı eşiğine oturtturur, gelen çocuklara hediye olarak bozuk para vermesini sağlardık. Bu işten çok keyif alırdı, halam. Ben işte hâlâ, 45–50 yıl önce gözleri görmeyen halamın o paraları nasıl tanıyıp, ayırt edip de çocuklara verdiğine şaşarım.

Yine başka bir şaşkınlığım da, bir bayram sabahı yaşanmıştı. Bayram namazı namaz çıkışı sonrası kahvaltının ardından mezarlıklara ziyarete gidelim dedik. Kapıdan çıkıp şehrin sokaklarına baktığımda, şehir adeta bir mezarlık gibi sessiz, insansız bir şekildeydi. Ne olmuş bu şehir insanlarına diye düşündüm?

Mezarlığa çıktığımızda, sanki şehir mezarlığa taşınmıştı. 

Adeta şehir ölmüş mezarlık diriydi!

Bunlardan başka birçok şaşkınlarımız yaşandı geçti. 

Esas olay, şaşkınları yaşayıp bunlardan dersler çıkarıp aklımızı başıma devşirmek olmalıdır.

Okunma Sayısı: 2530
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı