"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vacibü’l Vücud ve Mümkinü’l Vücud ilişkisi

M. Fahri UTKAN
04 Şubat 2018, Pazar
Geçen bir yazımızın (Vücut mertebeleri) sonunda, “imkânî vücutlar, ilm-i ezelîden vücud-i haricîye intikal etmişlerse de, vücud-i hakikî mertebesine vâsıl olmamışlardır” diye bitirmiştik.

Harici vücut sahibi olan imkânî vücutlar, Vücud-i hakikî yani hakiki vücuda, vacip olan vücuda hiçbir zaman ulaşamazlar.

Çünkü “Vücut mertebelerinin en kuvvetli ve sarsılmaz olanı vücup mertebesinde ve ezelî ve ebedî derecesinde bir vücut sahibi ve maddiyattan münezzeh ve mücerret ve bütün mahiyetlere mübayin bir mahiyet-i mukaddeseyi taşıyan bir Kadîr-i Mutlak’ın kudretine nispeten, yıldızlar zerreler gibi ve haşir bir bahar misillü ve haşirde bütün insanları diriltmesi bir nefsin ihyası derecesinde kolaydır. Çünkü vücut tabakalarından kuvvetli bir nev’in bir tırnağı, hafif bir tabakanın bir dağını eline alır, çevirir.” 1

Meselâ, küçük harici vücuda sahip bir aynada binlerce o aynadan büyük cisimlerin misalleri, görüntüleri sığdığı gibi, küçük bir flash bellekte binlerce sayfa bilgilerin olduğu kitaplar sığabilmektedir.

“İşte vücud-i misali ne derece kuvvetçe vücud-i haricîden aşağı ise, mümkinatın hâdis ve arızî (sonradan olmuş) vücutları dahi ezelî, sermedî, vacip bir vücuttan (Cenâb-ı Hakk’ın vücudundan) binler derece daha aşağı ve hafiftir ki, o mukaddes vücut, bir zerre tecellisiyle, mümkinatın bir âlemini çevirir.”2

Görüldüğü gibi vücud çeşitleri;

1- Vücud-u ilmi: (Mahlûkatın ve eşyanın Allah’ın ezeli ilmindeki sabit ve daimî formudur.) Bu ilmî vücut maddî ve kevnî vücuddan daha rasih, daha sağlamdır. Hatta bazı tasavvuf ve felsefe erbabı; “Hakikî vücut ilmî vücuddur, maddî ve kevnî vücutlar bu vücudun zayıf ve yok hükmünde bir yansımasıdır.” demişler. Üstad Hazretleri, maddî âlemi bir kısım tasavvuf ve felsefe erbabı gibi inkâr etmiyor, ama ilm-i vücutların kevni vücutlardan daha sağlam olduğunu da söylüyor.

2- Vücud-i misali: Maddî varlıkların suretleri, görüntüleri.

3- Vücud-u haricî: Allah’ın ilmin- den cismanî âleme getirilen varlıklar.

4- Vücud-u Vacib: Varlığı gerekli olan Allah.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, “Mümkin ünvanı altındaki eşyanın vücudunda (Mümkün’ül Vücut) tagayyür var; yani keyfiyetleri, hâlleri değişir. Binaenaleyh, mümkin olan bir şeyin daima bir hâlde tevakkuf ve sükût etmekle atalette kalması, o şeyin ahval ve keyfiyetleri için bir nevi ademdir (yokluktur). Çünkü, o şeyin istikbal hâlleri ademde kalır (yoktur), yol bulup vücuda gelemez. Adem ise, büyük bir elem ve bir şerr-i mahzdır (tamamen şerdir)”3

Üstad Bediüzzaman diyor ki; “Eğer mevcûdat, yalnız mümkin-ül-vücûd olsaydı ve vâcib-ül-vücûd bulunmasaydı, hiçbir şey var olmazdı. Çünkü yok iken var olmak bir değişikliktir, bir olaydır. Her cisimde bir olay olması için, bu cisme dışardan bir kuvvetin te’sir etmesi, bu kuvvet kaynağının bu cisimden önce mevcûd olması lâzımdır. Bunun için mümkin-ül-vücûd olan mevcûd (varlıklar), kendi kendine var olamaz ve varlıkta duramaz. 

Ona bir kuvvet te’sir etmeseydi, hep yoklukta kalırdı. Var olamazdı. Kendi kendine var edemeyen, başka varlıkları elbette var edemez, yaratamaz. O hâlde, mümkin-ül-vücûdu yaratanın, Vâcib-ül-vücûd olması lâzımdır. Bütün mümkin-ül-vücûdların tek yaratıcısı Vâcib-ül-vücûd olan Allahü Teâlâdır.” (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî) 4

Mümkün’ül vücud dediğimiz varlıklarda devamlı bir değişim yaşandığı için, bunlar var oldukları sürece her an farklı şekillerde görülmektedir. Bunların tek bir şekilde devamlı olarak kalması o eşyanın, varlığın, cismin diğer mümkün, olabilecek şekil ve özellikleri için bir çeşit ademdir / yokluktur. Yani geçmiş ve gelecekteki diğer mümkün halleri ademde kalırlar.

İşte bunun için, Vacib’ül Vücud’un kâinatta koymuş olduğu kanuna göre; “Bir şeyin şekillerinde vukua gelen devir ve teslim sırasında gidenler (geçmişte kalanlar) müteessir, gelenler de (gelecek olanlar) memnun olurlar. Ve bu sayede hayat tasaffi eder (saflaşır, temizlenir), vücut da böylece teceddüt eder (yenilenir).”5

Dipnotlar:

1- Şua’lar, 1035. 

2- Şua’lar, 1035. 

3 -Mesnevî-i Nuriye, 303.

4- http://sozluk.ihya.org/dini-terimler/mumkin-ul-vucud.html

5- Yeni tanzim Mesnevî-i Nuriye, 303.

Okunma Sayısı: 6862
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı