"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bazen, bazıları makamını bilmeli

Mehmet ÇETİN
13 Ocak 2024, Cumartesi
Tatar Abdullah Yıldırım ağabeyi rahmetle anarım. Şereflikoçhisar’ın Tatar köylerinden olan Akin Köylüdür. Şeker Köy de Tatar köyüdür ki yılların Nur Talebesi Bekir Kara, Akif Kara ağabeyler oralıdır.

Abdullah Ağabeyin müstesna bir yeri var idi, bölgemizde. Kendisi zaten çok mübarek ve müttaki idi.

Bir sohbetimizde ilçemizdeki falan Nur grubu ile yakın irtibat içerisinde olduğunu ifadelerinden anlamıştım. 

Çok mübarek demiştim ya, bu defa bir şeyler söylemem gerekiyordu.

-Bak Ağabey, sen bu mahallimizin meselâ Bayram Yüksel ağabeyisin. Dolayısıyla hepsine muhabbetli ol ama bir tarafa, taraf olma. Senin makamın, her birisine muhabbetle muamele edip, uhuvveti teşvik, münasebetlerin istikametli, irtibatın selâmetli olmasına gayret etmelisin. Sizin iyi niyetinizin, hamiyet ve gayretinizin mana ve makamı, böylesi muamelenizi icab ettirir, demeye çalıştım.

Bazen, bazıları; iştigal ettiği meslek ya da içerisinde bulunduğu ahvali belki de fıtratı, onun, mevcutların hiç birisine dâhil olmadan, hemen her birisini kucaklayıcı bir tavır içerisinde olmalı, ta ki cemaatler arasında muhabbet, uhuvvet ve irtibat köprüsü olabilsin.

Kimisi de var ki bahsedilen makama, fıtratı münasib düşmez o da yapısına uygun olanıyla irtibatlı olarak mevcudiyetini sadakatle sürdürmelidir, diğerlerine de umumî manada muhabbet ehli olmalıdır.

İdareci; vazife başında iken makamın gereği davranışını, evde çocuklarına baba, hanımına koca makamını korumaya dikkat etmelidir. Çalışan kişi, kendisinin üzerindekilere memur, altındakilere de amir olduğunu unutmamalıdır.

Bazıları, kararlı ve düzenli çabalarıyla kazandığı ahlâkını, prensiplerini bozmadan, sabır ve istikametle kullanmalı ve sürdürmelidir, bu da onun makamıdır.

İbadet ve muamelatın da içindeki makam farklılıkları muhafaza edilmeli ve icabıyla muamele edilmelidir. Kazanılan makam muhafaza edilirken, yükseldiği makamın gereği yerine getirilmelidir. Dolayısıyla her makamın hakkı verilmelidir.

Makam-ı İbrahim (as), hakka dâvette pusula olurken her kişinin kendi âlemine tecellisi de onun ferdî tebliğindeki makamıdır. İşte bu manada bazıları, bazılarına âdeta makam-ı İbrahim makamındadır.

Bazıları da bazı hâllerde birleşik olarak makamı muhafaza etmelidir, tıpkı şahs-ı manevîyi temsil edercesine. O makamda, kendini değil, dâhil olduğu mananın temsilcisidir. İşte bu noktada mana-yı harfî babıyla temsil ettiği manaya harf olmalıdır, mana-ı yı ismî ferdiyetiyle kendini ifade etme makamıyla değil.

Makam, durulan yer ya da durak iken sadece mekân anlamında kalmayıp, orada temsil edilen mana ve hukukun muhtevasındakinin temsilidir. 

Şoför makamı ile patron makamının farklılığını dikkate alarak her şey, yerinde ve makamında olmalıdır. Kişi odur ki konum ve durumu; hâl ve sorumluluğu, tâbi ve metbû olma hassasiyeti korumalıdır.

Bazıları, hâlin gerektirdiği makamı muhafaza ederken, bazıları da hâlin gerektirmediğini yaparak makama yükler sorumluluğu, bu da makamı bilmemenin yanı sıra kötüye kullanımıdır.

İtaat ile ubudiyet, isyan ile asilik makamı da bir makamdır ama vasıf farkı vardır, biri nur diğeri nar (ateş). Birinci makam âlemi nurlandırırken ikincisi yakar.

Okunma Sayısı: 1447
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı