"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefsirde Bediüzzaman farkı

Mehmet ÇETİN
04 Nisan 2015, Cumartesi
Üstad, Zariyat Sûresindeki iki âyeti tefsir edeken, Kur’ân’ın feyzinden gelen gâyet yüksek ve güzel mânâlarını ifadeye başlar.

Bu vesile ile Risale-i Nur’un tefsir hususiyeti ile diğer tefsirlerin hususiyetlerini idrak etme noktasında bir tahkikat yapıldığında önemli tesbitler ortaya çıkıyor.

Söz konusu âyetin meali: “Cinleri ve insanları ancak Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık istemiyorum; Beni doyurmalarını da istemiyorum.” Bu ifadelerde, zahir manasının ötesinde, Cenâb-ı Hak, Resulüne (asm) ait olabilecek bazı halleri, Resulünü yüceltme ve şereflendirme noktasında bazen kendine dayandırır. Yani “Resulüm sizden, yapacağınız iman, ibadet ve kulluk karşılığında bir ücret, mükâfat ve doyurma istemez. O’nu doyuran, mükâfatını ve ücretini veren Ben’im. Siz yalnızca iman ve ibadet için yaratıldınız, O’na ve kendinize rızık kazanmak için değil, zira Rezzak Ben’im. O halde rızık kazanmayı bahane ederek ubudiyetinizde geri duramazsınız,” manalarını anlatır. Yoksa âyetin zahir mânâsındaki bedihi olan bir hakikatı bildirmek gibi belâgata uygun gelmeyen bir ifade söz konusu değildir. Âyetteki işarî mânâlar anlaşılmazsa, o zaman “Ben onlardan bir rızık istemiyorum; Beni doyurmalarını da istemiyorum.” ifadesinden, âdeta (hâşâ) Cenâb-ı Hakk’a rızık vermek, yiyecek vermek, doyurmak.. gibi bir mânâ ortaya çıkar. Bu kadar aşikâr bir muhali ifade etmek ise sözü, düzgün ve yerli yerince ifade etmenin yani belâgatın kaidelerine uygun düşmeyeceği için zahir manası ile anlayarak ifade ve tefsir etmek çok yanlış ve mes’uliyetli olur.   

Bediüzzaman, bilineni bildirmenin ve bu âyetleri sadece zahir mânâları ile anlamanın eksik olacağını şu misâli getirerek anlatır. “Meselâ, sen birisine desen “Sen hafızsın,” o malûmunu ilâm kâbilinden olur. Demek maksud mânâsı budur ki, “Ben senin hafız olduğunu biliyorum.” Bildiğimi bilmediği için ona bildiriyorum.” İşte diğer tefsirlere bakalım, onlarda malûmu ilâm mânâsındaki yorumların yapıldığını okuyoruz. Razi, ilk âyette derinlemesine tahliller yapar. Hilkatteki maksadın ibadet olduğunu anlatır. Âyetten anlaşıldığı kadarıyla, Peygambere de (asm) vazifesi olan tebliği yapmasını hatırlattığını ifade eder. Âyette cin ve insan kelimesinin geçmesinin, melek kelimesinin ise geçmemesinin hikmetlerini sıralar. Allâh’ın herhangi maksattan dolayı işleri yapmayacağını, Allâh’ın bizatihi kâmil olduğunu, Allâh’ın fiilleri bir takım maksatlardan dolayıdır diyerek Allâh’ın fiilini maksat ile tamamlama, maksada muhtaç hale düşürme yorumundaki Mu’tezilîye cevap vermiş. İkinci âyette ise Cenâb-ı Hak âdeta, ‘Ben onları, bana yemek yedirsinler diye yaratmadım.. Bu yaratmanın faydası bana değil onlara aittir.’ buyurmuştur. Bu nev’î izahlar devam eder. 

Risale-i Nur ile alâkalı tahlil ve mütalâalar yapılırken mümkün olduğu kadar kendinden önceki veya muasırları ile olmalı. Bu bakış açısından Seyyid Kutub’un Fizilâl’inin sahifelerinde kısaca ve mealen şu tesbitleri okuyoruz. Kısa, ama büyük hakikati ihtiva eden âyet, kâinatın en büyük gerçeğini ifade etmekte der. Bu âyetin anlaşılması ile insanlığın istikamet kazanacağını söyler. Yaratılıştaki maksadın kulluk, sonra hilâfet, der. Hilâfetin ise cihad ile olacağını ve olduğunu ifade eder. Kulluğu ruha ve ibadeti ise vicdana yerleştirmek tarzındaki iki ana esas ile Allâh’a yönelmeyi anlatır. Konyalı Mehmed Vehbi ise hilkatten muradın ibadet olduğu, âyette cin ve insin geçmesi ile Resulullah’ın (asm) ins ve cinne meb’us olup melaikeye meb’us olmadığı anlaşılır der. İt’âm (doyurma) konusunda ise. Allâh’ın, kullarını doyurmayı murad ettiği, zira kendisinin it’âmdan münezzeh olduğunu dolayısıyla Zat-ı Ulûhiyetinin it’âmını murad etmenin muhal olduğunu, âyette mecaz bulunduğunu ifade eder. 

Elmalılı Hamdi Yazır ve Ezher’in hocalarından Muhammed Hicazi ise malûm tefsirler gibi yorum yapmışlar. Risale-i Nur, Kur’ân’ı okumak, kâinatı mütalâa etmek için vardır. Ahir zamanın tahribatı hengâmesinde Risâle-i Nur, tefsirde âyetin görünür hâle, şahsî yorumlarla matlaşan mânâların ise şeffaf hale gelmesini sağlamıştır.

Okunma Sayısı: 1337
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı