"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnanmak

Merve İRİYARI
16 Nisan 2017, Pazar
Rüzgâr esiyor, yapraklar kıpırdıyor. Yaprakların kıpırtısı içimi de titretiyor. Güvercinlerini besleyen küçük çocuk, güvercinlerini rüzgâra emanet ederken kanat çırpmaları rüzgâra ayak uyduruyor. Sonra bir tüy rüzgârla uzaklara savruluyor.

Ezan okunuyor sonra. Rüzgâr sanki görünmeyen bir el tarafından durduruluyor. Kâinat duruyor o anda: “Allahuekber, Allahuekber!” Kâinat ezanı dinliyor... Ezan bitince rüzgâr tekrar kendisini hissettiriyor. Güneş, bulutların arkasına saklanmış. O da perde arkasında kelebeklerin kanat çırpmasını seyrediyor, serçelerin ötüşünü dinliyor. 

Seccademi serdiğimde hava iyice kararıyor, öğle vakti, ama sanki akşam için vakit gelmiş. Saat ise, duramadan tik tak ederek yoluna devam ediyor. Onun gecesi gündüzü yok... 

Zamanın aksine gün kararırken aynadaki kendimle yüzleşebilirdim. Günler, aylar derken, yıllar geçip gidiyordu. Ben de yaşlanıyordum. Saat hiç yaşlanmadan, her gün iki kere aynı yerden geçerken, ben yarın güneşin doğuşunu görüp görmeyeceğini bilemiyordum. Hatta bir sonrası bile benim için meçhul iken, saat için bir saat sonrası da, bir gün sonrası da belliydi.

Bir saat içinde benim için neler olacaktı kim bilir. Rüzgâr yağmuru dâvet edecekti, yağmur toprağı mutlu ederken etrafı toprak kokusu saracaktı. Belki bir sâla okunacaktı; “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” diyecekti birisi. Bir çok bebek dünyaya gelecek, bir çok insan ölecekti...

Ama saat için hep aynı şey olacaktı. Altmış saniye sonra bir dakika, altmış dakika sonra bir saat… Bazı insanlar için de böyle. Saate bakarak televizyon dizilerini ayarlarlar. Günlerce birbirlerini çekiştirirken yorulmazlar, ama Kur’ân-ı Kerîm okumaya vakitleri yoktur. On çeşit yemek yapmak için para harcarlar, ama bir fakirin karnını doyurmaya vakitleri ve nakitleri yoktur. Düşünmeden yaşarlar. Bencil olurlar. Ve önemli olan kendileridir.

Camide namaz kılan bir çocuk düşünün. “Düşünüyorum, öyleyse varım!” cümlesinin gerektirdiği gibi düşünün. Yani gözlerinizi kapatın ve karanlığın içinde namaz kılan çocuğu fark edin. Görmeye inanırsanız görürsünüz. Evet inanmak. Çünkü aslında düşünüyorum değil, “İnanıyorum, öyleyse varım!” olmalıdır. O zaman gözlerinizin daha iyi gördüğünü göreceksiniz. 

Okunma Sayısı: 2013
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı