"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dibek taşı

Muzaffer KARAHİSAR
27 Eylül 2016, Salı
Eskiden köylerde yaz aylarının sonunda hasat mevsimi bittikten sonra tarladan kalkan bereketli tahıllar ambarlara doldurulurdu.

Güz mevsiminde, kışlık gıda hazırlıklarının telâşı başlardı. Kırlardaki işlerini bitiren kadınlar, kızlar yeni ve temiz kıyafetleriyle mahallede salamuralık, kurutmalık kışlık erzaklarla uğraşırlardı. 

Dibek taşı, köy meydanında, ortak kullanılan içi oyulmuş, sert ve büyükçe bir taştır. Köylüler, nöbetleşe buğday, mısır gibi tahılları dibek taşında ağaç tokmaklarla döverek kepeğini ayırırlardı. Anadolu köylüsünün temel besini olan keşkeklik hedik, aşlık, bulgurluk, dolmalık, çorbalık gıda malzemeleri dibek taşından geçerdi. 

Dibek dövülmesinin köy hayatında ayrı bir yeri vardır. Festival havasında geçen, gülüş çığrış, en canlı ve renkli imece adetlerindendi. Bazen sıra kavgalarına sebep olsa da; toplumsal yardımlaşmalar, buluşmalar, dostluklar, sevgilerin, sevdaların gönüllerde yer bulduğu mekânlardı.  

Gelecek kışta yapılacak düğünlerde, bayramlarda köy halkına ikram edilecek düğün yemeklerinin, keşkeklerin şimdiden hazırlanması düşünülürse dibek dövülmesinin değeri bir kat daha anlaşılır. Bu yüzden genç kızlar, dibek dövülmesi işinde elâleme görücüye çıkarlardı. Beğenilmek, gelin olmak hazırlığıyla daha düzgün kıyafetleriyle terbiyeli, tertipli, düzenli, çalışkan ve saygılı konuşmalar, davranışlar sergilerdi. 

O meydana giyimli gelen köy delikanlıları, gönüllü olarak dibek dövmeye yardım ederler. Dibek taşına geçerken ceketini çıkaran delikanlılar, belindeki tabancanın kabzasını hafiften gömleğinin ucuyla örter ve gençliğinin gücünü ve evlenme yaşının geldiğini göstermeye, kuvvetiyle, duruşuyla ergenlik tavırlarıyla kendilerini ifade etmeye çalışırlardı.

Dibek taşına dökülmüş hafif ıslatılmış buğday, üç kişi ağaç tokmaklarla belli ritim sırasına göre vurarak kepeğini soyarlar. Genç, güçlü, heybetli olan, ağaç tokmağı vurduğu zaman yer sarsılır, köyün öteki ucundan ses duyulurdu. Altı üstüne karıştırılarak tekrar dövülür, sonra kilimlere boşaltılan taneler, kurutulur savrularak kepeğinden ayrılırdı.

Bütün bu işlemler yapılırken gençler birbirini yakından görürler, evlenmelerinin ilk adımını atmış olurlardı. Evlendikten yıllar sonra, kendi aralarında konuşurken birbirlerine takılmadan edemezlerdi: “Dibek taşında keşkeklik döverken alımlı çalımlı, belinde tabancayla gelmiştin. İkide bir dönüp dönüp bana bakıyordun.” diyen hanımına adam: “Sen de bana yan gözle bakıyordun emme, anan kaç kere önüne bak kız! diye seni uyarmıştı!….” diye gençlik hatıralarını yâd ederler.

Yıllar sonra çocukluğumun geçtiği köye gittim. Yılların yorgunluğuyla yaşlanmış, çatısı çökmüş, avlu duvarı harap olmuş, eskimiş, köhnemiş evler zamana karşı mağlûp olmuşlar. Birçoğu metruk hale gelmiş, yerinde yeller esiyordu. Gençlik yıllarının hatıralarını unutmuş birkaç yaşlı, hasta insan dolaşıyordu ortalıkta. Birde köy meydanında gök kubbeye yönelmiş, ağırlığıyla, beyazlığıyla, sapasağlam sükûnetle duran ve yağmur sularıyla kuşları sulayan dibek taşı vardı. 

Eskiler: “Dibek taşı gibi oturup durma, gel bir ucundan da sen tut, şu işin.” derlerdi. Rahmetli babam, farklı söylerdi:  “Dibek taşı gibi ol, ağırlığını yenlitme!” dediği zaman fazla kulak asmazdım. Ne anlama geldiğini de merak edip düşünmezdim. 

Hafifmeşrep bir kişilikten, tutarsız davranışlardan uzak durmayı mı ima ediyordu ya da hayatta hadiselerin dağlarvari dalgaları içinde, peşpeşe başımıza inan tokmaklar gibi gelen musîbetlere karşı metaneti mi tavsiye ediyordu, bilinmez?

Ya da bir dâvâya sevda gibi gönül vermiş insanların “Umur-u hayriyenin çok muzır manileri olur.” Her mânianın tokmaklar gibi yıpratıcı, sarsıcı etkilerine karşı dibek taşı gibi sebatla, metanetle, sıdk ve sadâkatle dayanmak, sabırla tahammül gösterip faydalı hizmetler etmek manaları da var mıdır? diye düşünüyorum.

Okunma Sayısı: 11232
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı