"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günah hastalığı

Muzaffer KARAHİSAR
19 Aralık 2017, Salı
İnsan hayatını, şahsiyetini ve maneviyatını etkileyen musibetler, hastalıklar vardır. Hastalıkların en tehlikelisi de maneviyatımızı tahrip eden, kalbimizi ifsat eden ve ruhumuzu yaralayan günah marazlarıdır.

İkinci Lem’ada: “Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim mânevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor.” denilmektedir.

Günahlar gizli, sinsi, az, basit ve önemsenmeyen davranışlarla, makul gibi görünen çeşitli bahanelerle, mazeretlerle başlar. İnsan nefsine, hava ve hevesine hoş gelen cazibedar illetler, sefihane lezzetler zehirli bala benzer. Islah edilmediği takdirde gaflet, ihmal, cehalet, menfaatle, tenperverlikle ve insan ruhunu, maneviyatını ve ebedi hayatını tahrip edip yutabilir.

İnsanlara iki cihan saadeti temin eden dinimizin fıkıh tarifinde: “Kişinin nefsinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir.” diye tarif edilir. Yani insan, “Emr-i bilmaruf ve nehy-i anil münker” olarak bilinen emir ve yasakları öğrenip hayatında tatbik etmelidir. Ebedi hayatını tehdit eden kötülüklerden, günahlardan sakınmalı, maruz kaldığımız günahlardan pişmanlıkla ve hulus-i kalple tövbeler, istiğfarlar etmeliyiz. Yaşadığımız süre emir dairesinde hareket etmeliyiz.

“Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor”1

Risale-i Nurun birçok yerinde bu zamanın cazibedar fitnesi, fesadı ve günahlarının zararına karşı Kur’ân hakikatlerinden reçetesinden çareler sunulmaktadır. Geçici, fani, zail lezzetler içinde elemleri, kederleri, acıları göstermek, ölüm hakikatini düşünmek, imanla, ihlâsla, istikametle ibadet, cemaat ruhuyla, takva zırhıyla ve amel-i salih esaslarıyla korunmak… 

Dualarımızda bu zamanın cazibedar fitnesinden, insan ve şeytan şerrinden, belasından, günahlardan, kusurlardan, maddi ve manevi musibetlerinden Cenab-ı Hakka sığınmalıyız. 

Bayezid-i Bistami’ye (ks) günah hastalığına çare alarak bir delinin verdiği öğüt çok meşhurdur. Onların da hikmetli sözleri, makul fikirleri, faydalı düşünceleri olabiliyor. 

Samsun ve Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları hastanelerine görevli olarak gittiğimde ibret almak için bazı bölümlere girmek, hastalarla görüşmek fırsatım olmuştu. Hastaların bazıları çok mantıklı, tutarlı, düzgün konuştuklarını görmüştüm. Hemşire hanımın lakayt tutumundan, onların bu yönünün hiç dikkate alınmadığı duygusuna kapılmıştım.  

Refakatçi olmaksızın hemşire hanımın odasına işlem yaptırmak vardığımda, kendimi tanıttım. Kuruluşun müdürü olduğumu, yaşlımızı almak için geldiğimi söylediğimde, o dönüp bana doğru bakmadan: “Demek öyle, demek sen müdürsün!....” Sonra dönüp farklı biri olduğumu görünce şaşırmıştı. “Buraya nasıl girdin? Aslında yasak ama yardımcı olalım..” demişti.   

Bir gün Bayezid-i Bistami (ks) tımarhanenin önünden geçerken yaşlı bir adamın havanda bir şeyler ezerek ilaç yaptığını görür. O yaşlı adama günah hastalığına şifa ve deva olacak ilaç bilir misin?” diye sormuş. Yaşlı adam, olumsuz cevap verince; parmaklıkların arkasındaki bir kişi, “Ben söyleyeyim mi?” deyince, Bayezid-i Bistami, ks) söyle bakalım, demesi üzerine şöyle cevap vermiş: 

- Günah hastalığı için, tövbe kökünü, istiğfar yaprağıyla birlikte, kalp havanına koyup, tevhid tokmağıyla döveceksin. Sonra, onu insaf eleğinden geçirip, pişmanlık gözyaşıyla hamur yapıp, aşk ateşinde pişireceksin. Aşk-ı Muhammediye (asm) balından da katarak, kanaat kaşığıyla yiyeceksin. Günah hastalığından ancak böyle kurtulursun.” demiş

Bayezid-i Bistami (ks) ve yanındakiler verilen cevaba hayran olmuşlar ki bu zamana kadar unutulmayan bir ders olarak bizlere kadar gelmiş.

Okunma Sayısı: 3527
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı