"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Menfîliklere direnç, mizaç ve şahsiyetin aynasıdır

Nejat EREN
18 Mart 2016, Cuma
Asrın dehşetinin ahtapot kolları; karakterimiz, mizacımız, itikadımız, inancımız, uhuvvetimiz ve direncimizi kırmak için dehşetli ve çirkin bir savaşta!

“Silâh icad oldu mertlik bozuldu!” Anadolu’nun bağrından çıkan bir hakikat dersi. Sadâkat ve istikamet imtihanını kaybetmemek, hakikî vazifeyi terk edip malayânî şeylerle uğraşmamak, müsbet yoldan şaşmamak için; irade ortaya koymak ve zorluklara karşı dik bir duruş ve direnç göstermek lâzım. Evlerin köşelerinden avuçların içine kadar inen ve adeta benliği, kişiliği, zamanı, mesaiyi, hisleri işgal edip akıl tutulmalarına yol açan ekran hâkimiyetinin yeni versiyonu; “akıllı telefon” aracılığıyla; bir çılgınlığın girdabında bilgi kirliliği bombardımanıyla karşı karşıyayız. “Sosyal medya” denen; Facebook, Twitter, İnstagram, Whatsapp isimleriyle malûm bu teknoloji harikaları; şu an ve geleceğimiz için büyük tehlike arz etmeye devam ediyor. Bu ucu açık piyasa, başta gençlerimizi olmak üzere büyük bir kitleyi adeta büyülemiş durumda. Rol alanı çok geniş, kişileri tesir sahası her geçen gün artarak devam eden bu; “sosyal medyayı” müsbet manada kullanmanın yollarına kafa yormak gerek. Akıllı insanlara düşen çözüme kafa yormaktır. Yerinde kullanılmadığı zaman tehlikeli bir “virüs” halini alan bu tesir sahası geniş sahaya; dünya hakimiyetine soyunan bir sermayedarın sadece Whatsapp için 45 milyar dolar yatırım yaptığını söylemek, bu iddiamıza bir delildir. Ve bu alanın niçin, neden ve kimler için kullanıldığını daha iyi kavratabilir. Maalesef bu konuda en büyük hedef kitlenin ve en çok menfîde kullananların yine Müslümanlar olduğu gerçeğiyle karşılaşırız. Çünkü boşluk kabul etmeyen hayatın bu “sanal boşluğu” bir şekilde İslâmî grupların birbirlerine karşı menfî ve tehlikeli bir tarzda kullandığı gerçeğiyle karşı karşıya olmamızdır. Buralarda alenî olarak yapılan; itham, karalama, gıybet, suçlama, iftiranın sınırları belli değil. Bu büyük bir vebal! Bu tehlikeden mutlaka uzak kalınmalı! Medenî ve teknolojik bir büyük nimet olan bu saha zındıka komitelerinin elinde olduğu gibi tahribatta değil tamirde ve güzellikte paylaşılmalı. Ahir zamanın bu dehşetli girdabında şahsî olarak bunca günahımız varken, masum ve mazlûm mü’min kardeşlerimizi, itham, gıybet, karalama, iftira, kin, garaz ve hasedi netice veren kerih ifadelerle zem etmek bize ne kazandırabilir ki! Her türlü atışmadan zinhar uzak kalınmalı. Asil karakter ve mizaç sahibi insanlara düşen; buralarda İslâm’ın özüne has meziyetlerini göstermeleridir. Bu sahayı, izzet ve vakarın uygulama ve panayırı haline çevirmek olmalıdır. İslâm’ın, imanın, tarihin, ahlâkın, örf ve ananelerin ve ecdadın uygulamalarının zıddına olan aksi bir sefil tarzın; şahıslara, millete, insanlığa, izzet ve karakter sahiplerine hiçbir faydası yoktur.  Aksine büyük bir vebal ve sorumluluğu vardır. 

“Hakikat” mesleğinde olanların büyük imtihanlarından birisidir bu konu. Bunca kazanım ve birikimleri nefis, şeytan ve vesvesenin tahrik ve tuzağıyla kaybetme riskine tevessül edilmemelidir. Direkt ve dolaylı yollardan şahsımızı veya “şahs-ı manevimizi” hedef alan bu amansız saldırılara karşı, müsbet hareket tarzımız, duruşumuz, makul olma ve göstereceğimiz direnç aynı zamanda vakar ve metanetimizin de bir ölçüsüdür. Unutulmamalıdır ki; “birbiriyle uğraşanlar, müsbet hareket edip istikametli yol kat edemezler!” Gerçeklerin ters yüz edildiği, büyük boşluk, uçurum, savrulmaların yaşandığı bir zaman diliminde, izzet ve ihlâs sahibi kimselere düşen vazife; bu gibi sunî ve sahte ortamların ağına takılmamak, asaletin, imanın gerektirdiği şecaat ve kahramanlığı gösterebilmektir! Kalitenin itibarsızlaştırılıp “taban” yapılmaya çalışıldığı zamanlarda onu yüceltip “tavan” yaptıracak yol, çıkış ve çözümü bulabilmektir! Sinir sistemlerini bozacak ve sarsacak ifade ve beyanların zebil olduğu bu sahaya illaki giriliyorsa; o zaman, sadece müsbet manada yapıcı ve ahlâkî ifade ve beyanları kullanmaktır. Ciddî ve kendini bilen insanların sabır ve metanetle sağlam duracağı bir olayla karşı karşıyayız. Uzaylıların istilâsı gibi sanal âlemdeki bu bombardımanda sabır ve sebatı muhafaza etmek hayatî önem taşıyor. 

İşte bu noktada Sünnet-i Seniyyenin o muhteşem yolu ve tarzının imdadına ihtiyaç var. Baskıya karşı müsbet ve asil bir duruş ve direnç ortaya koyma gereği var. Şahsiyet ve karakterin büyük imtihanıdır bu!.. Ahir zamanın bu uzay Deccalizmine karşı itikat ve inanç metanetini göstermek. Sakin olmak, iradeli durmak ve makuliyetle savunmada kalabilmek. Risale-i Nur’un yol haritası konumundaki “Lâhika ve müdafaalarda” dikkat çekilen; “zındıka komitesi, fesat şebekesi, masonlar… vb” ifadelerin o derin tahminlerine, öngörüsüne, ufkuna ve tesbitlerine iyi kulak verip bunların ışığında hadiseleri değerlendirebilmek. 

Toplum mühendislerinin hâkimiyet dâvâsı içerisinde yapılan dessas plânlar, dehşetli oyunlar, hileli tuzaklar çok kimsenin direnç sınırlarını zorluyor. Bu zorlama karakter ve mizaçları, dengeleri bozan bir çeşit “siber” saldırı hükmündedir. Özellikle inanç sahiplerinin, cemaat mensuplarının uzak kalması ve çok dikkat etmesi gereken bir alanı müsbete çevirmek; asrın manevî sultanının dâvâsında olanlara yakışan bir asalettir. Aksi ise tam bir felâkettir. Çünkü buralarda müthiş bir “algı operasyonu” saldırısı vardır. “Algı operasyonlarını” idare etmek ise hemen hemen imkânsızdır. Bu gibi durumlarda yapılacak tek şey savunma ve müdafaayı zamana bırakıp sükût ederek hizmete devam etmektir. Bundan dolayıdır ki, makul karakterlere düşen, bu şeytanî cazibeli çekim alanlarından zinhar uzak durmaktır. Dış güdümlü ve maksatlı bu saldırıların amacını ve taktiğini bilenlerin sağlam direnç ve iradeli duruşları lâzımdır ki; kötü niyet sahipleri amacına ulaşamasınlar. Allah’ın büyük nimetlerinden olan aklı yerinde kullanarak bu güzel vatandaki ve İslâm âlemindeki “akıl tutulmasını” netice veren manipülasyonlar... Kitleleri “Taraf”  etmek için yapılan bunca çaba ve gayretin hepsinin bir tek amacı var: Saf zihinleri idlâl, akılları ifsat, vicdanları bozmak! 

Cenâb-ı Hak Nur hadimlerini ve bütün İslâm âlemini bu dehşetli fitneden muhafaza etsin (Amin) 

Okunma Sayısı: 1136
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    18.3.2016 14:17:30

    Evet, yapılan siber saldırılara karşı sağlam bir duruş lazımdır. Bu sağlam duruş için de sağlam bir karakter ve şahsiyet gerekiyor.Bu da nihayetsiz bir sebat ve metaneti icap ettirir.Bu da kuvvetli bir imana ve hakiki bir ihlasa bağlıdır. Aynı zamanda fedakârlık ta nihayetsiz olmalıdır. İstikametin birinci şartı olan istişare ve şahsı manevinin rehberliğinde yol alınmalıdır.Rıza-yı İlahiden başka maksat hedef ittihaz edilmemelidir. Şahsi menfaatlar mutlaka,ama mutlaka terk edilmelidir.Rezil,zelil,alçak hislerin esiri olunmamalıdır.Kendimizin ve başkalarının ebedi hayatlarının kurtulması için çalışılmalıdır.En ulvi maksat ve hedefimiz rıza-yı İlahi ve imanların kurtulması olmalıdır. Bunların dışında zihnimizde bir maksat yer almamalıdır.Bütün çabamız bu istikamette olmalıdır. Aynı zamanda insanların dünyevi meselelerinde de faydalı olabilecek hizmetleri de asla ihmal etmemelidir.Emniyet ve asayişi teminine yardımcı olmak ve her hal-u kârda müsbet hareketten ayrılmamalıdır, vesselam....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı