"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terör ve menfî tarafgirliğe karşı uhuvvet ve tesanüd

Nejat EREN
16 Ekim 2015, Cuma
Millet olarak geçen hafta yaşadığımız vahşet, dehşet, terör ve infiâl artık hepimizi derinden sarstı ve yeniden aslımıza, kendimize dönmeye mecbur etti bizi diye düşünüyorum.

Bu olay ve konuları artık daha yakından ciddî manada hissedip, gündemimize alıp ileriye ümitle bakmanın yollarını çok ciddî araştırıp planlamamız lâzım.

Asrın hastalıklarından olan peşin hüküm, saplantılar, egonun öne çıkması, kamplaşma, ötekileştirme ve “tarafgirlik” illeti devasa bir problem olmaya devam ediyor.

Bu yaraya çare üretecek insanlar vardır bu ülkede. Bu konu artık cemaatlerin, âkil insanların, asayiş memurlarının, akademisyenlerin, eğitimcilerin, idareci ve iş dünyasının hepsinin gündeminde olmalıdır. Siyasilerin durumu gözler önünde, bu iş sadece onlara bırakılmayacak kadar önem arz etmektedir.

Özellikle de Risale-i Nur’u tanıyan ve okuyanların bu muazzam Külliyatı bütün boyutlarıyla mütalâa ve tefekkür ederek; dünyanın ve ülkenin gündemine çözüm tesbitlerini daha aktif olarak getirmeleri gerekiyor. Bu da ancak başta Nur Talebeleri arasındaki “meşverete” dayanan “şahs-ı manevî”de tecelli edecek şûrâ, heyet ve meclislerle mümkün olabilir.  

Bu ülkede en başta dinin siyasete alet edilmesinin kesinlikle önüne geçecek prensipler daha yüksek bir ses ve faaliyetle deklare edilmelidir. Ülkemizde bazı kesimlerde çok ciddî bir kamplaşma meydana geldi. Öyle ki bu kamplaşma derinden derine hınca dönüşmüş durumda. Bu duruma mutlaka bir çare bulunmalıdır. Hislerin öne çıkıp hakim olduğu böyle bir ortamda hakikatleri anlatmak çok zordur. Mevcut siyasî ortamda hiçbir zaman siyaset ve dünyevîliğe alet olmayan, olmaması gereken Risale-i Nur’un ve mübarek “ağabeylerin” şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde perde arkasında birileri tarafından “istismar” edilerek siyasete âlet edilmesi dehşetini yaşamaktayız. Hayatında siyasetle uğraşmamış masum ve yaşlı bu mübarek insanların, âhir ömürlerinde “tarafgirlik” adına kullanılmaları hiç kimseye bir fayda getirmedi ve getirmez. Cenâb-ı Hak bizleri böyle bir yanlışa atmasın inşaallah âmin.  

Aşırı bir tarafgirlikle hakikatler bir şekilde karartılmaya çalışılarak, toplumdaki gruplaşma, gerilim, ötekileştirme, kin ve rekabete dönüştürülerek karanlık oyunlar ve karmaşa meydana getirilmesine karşı tahkiki iman sahipleri için çıkar yol, işleri çığırından çıkartacak bu tür belâlardan kurtulmak için yeniden ve yine Kur’ân’a sarılmak ve onun bu asrı da kucaklayan hakikatleri ile hareket edip “kudsî değerleri” siyasî ve dünyevî basit işlere alet etmemektir. İlâhî emirlere ve Sünnet tatbikatına yönelerek bire bir manevî gayretleri arttırmak, irade ve karakter ortaya koymaktır.

İslâm coğrafyası ve ülkenin hâli maalesef şu anda çok ciddî “SOS” veriyor. Toplumda maddeye dayanan bir dünyevîleşme hastalığı, teknolojik hegemonya ve medya maniplesiyle şiddetli bir akıl tutulması, siyasetin menfiye alet edilmesiyle öfke, saldırganlık, terör gibi tamiri çok zor olacak sarsıntılar yaşanıyor. Hak ve adaletten yoksun bu tarafgirlik milleti toplumda çok büyük bir tahribat ve menfiliğe sebeb oluyor.

Halbuki, tarafgirliğin, müsbet ve İslâmdaki hakkaniyet ölçüleriyle kullanılması durumunda, adaletin, emniyetin, huzurun, saadetin ve asayişin sağlanmasına varan güzel neticeleri olacaktır.   

Bediüzzaman Hazretleri tarafgirliğin meşrû ve geçerli tarzını, müsbet manada kullanım alanını telif ettiği Risale-i Nur eserlerinde açmış ve izah etmiştir. Eserlerin bu konudaki muhtevasına yeniden yönelerek eğitim ve tatbikatına yer vermek bizim için hem bir şeref hem de çok doğru bir tercih olacaktır. 

“Tarafgirlik” konusunda en yanlış ve tehlikeli olanı: “bütün siyasetlerin üstünde olan hakikat-i İslâmiyenin, siyasete alet ve tabî yapılmış olmasıdır.” Bütün hayatı boyunca buna şiddetle karşı çıkan Bediüzzaman Hazretleri Sünûhat adlı eserinde din adına tarafgirâne siyaset yapanların dine ne denli zarar verdiklerine dikkat çekip “Bu konuda isabet de etseler mes’uldürler” tesbitini yapmıştır.

Siyasetin; şöhret, maddiyat, yalan ve menfaat üzerine tesis edilmiş gaddar düsturları ile yapılan ve ona alet olan “tarafgirliklerin” tehlikesine dikkat çeken Bediüzzaman, bu yanlış yola kim girerse girsin bütün harekâtının bizzat hariç hesabına geçeceğini, iradesinin hükümsüz kalacağını, halis niyetin bu yolda fayda vermeyeceğini ifade eder. 

“Tarafgirliğin”, fasık siyasetdaşı, dindar muhalifine tercih etmeyi doğuracağını, umumun mukaddes malı olan dini, inhisar altına alma meyil ve tatbikatını netice vereceğini, bunun neticesinde de toplumda kutuplaşma meydana getirip dine aleyhdarlık hissi uyandırmaya kadar gideceğini, dini nazarlardan düşürecek bir hareket haline geleceğini söyler ki; aslında şu anda yaşanan bundan başka bir şey değildir.

Toplumunun zayıf damarı olan “mağdur ve masumiyet rolünü” kullanarak milletin değerlerini bu yanlış yola alet etmek veya devlet gücünü ele geçirip kendi tarafgirliği hesabına kullanmak ikisi de çıkmaz sokaktır ve yanlıştır. Bu kamplaşmayı ve tarafgirliği sona erdirecek adımları atacak olanlar ilk başta iktidar mensupları olmak üzere bütün siyasî partilerdir. Eğer bir adım atılmazsa bu gidişin vebali ve neticeleri çok acı olabilir. Birbirimizi daha çok dinleyerek ve diyalog kurarak bu badireden çıkabiliriz. Yoksa bu “tarafgirlik” ve zıtlaşma ileride telafisi mümkün olmayacak zararlı hallere–Allah korusun–dönüşebilir.

Cenâb-ı Hak bütün Müslümanları ve insanlığı “terör” belâsı başta olmak üzere arzî ve semavî musîbetlerden korusun. Âmin. Baştaki başlara akıl, basiret, muhakeme, merhamet ve feraset versin. Amin.

Okunma Sayısı: 1971
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    16.10.2015 13:09:21

    Çok güzel bir yazı, Alah razı olsun.....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı