"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Miras hukuku

Ömer Faruk ÖZAYDIN
09 Ekim 2016, Pazar
Ne demişler; “Ölüm hak, miras helâl”. Ecdâdımız yememiş, içmemiş evlâtları için bağ-bahçe, ev-arazi, dükkân gibi gayri menkul veya para, altın gibi nakdi emval bırakmışlar. Bizler de hazır mala konmuşken, “hel min mezid” daha yok mu? diyerek haramzâde misali, kardeş kavgasındayız.

Her mes’elemizi Kur’ân ve sünnet esaslarına göre tanzim etmemiz lâzım gelirken, nedense ahir zamanın dünyevîleşme ahvâlini ve menfaatlerini rehber edindik. Rahim-i Kerim’in bize ihsan ettiği nimetleri tevarüs yoluyla israf ettiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de hak terazisini kendimizden yana ağırlaştırdık.

Bu asrın dinsiz medeniyeti her meseleyi tahrip ettiği gibi, miras hukukunu da kendine benzetti. Eşit vereyim derken bu defa toptan zulmedilmiş olundu.

Dinin dünyadan ayrılmasıyla her işimiz olduğu gibi, adalet terazimiz de bozuldu. Bazı yerlerde vahşi adetlerden kalma ikinci sınıf insan muamelesi saikiyle baba malından kızlara hiç hak verilmezken, batıya doğru gidildikçe de erkeğin elinden alınarak kızlarla eşit olarak verildi. Kur’ân ikisini de reddeder.

Medeni kanunlar ki çoğu Avrupa’dan alınmış; ruhsuz, manevî değerlerden uzak, sosyal dengeler hesaba katılmadan materyalist bir anlayış getirmişler. Bediüzzaman Hazretleri, tahrip edilen her mes’ele de olduğu gibi medeniyetin mehasin zannettiği bu hükmünü de Kur’ân’ın adalet düsturlarıyla çürütmüş;

“Şu asırda öyle acib bir aşılamakla, ebeveynine hürmet ve peder ve vâlidesinin şefkatlerine mukabil bilâ-kayd u şart kemal-i hürmet ve itaat lâzım iken; ekseriyetle o hakikî hürmet ve itaat bozulduğundan, (erkekler) iki sülüs (üçte iki) almaktan zulmen mahrum edildiler. Kader, onların kusuruna binaen müsaade etti. Kızlar ise; gerçi başka cihetlerde kusurları çok, fakat za’fiyetlerine binaen, himayetkâr ve şefkatkâr ellere ziyade muhtaç bulunduklarından hürmetlerini, peder ve vâlidelerine karşı ihtiyaçlarını hassasiyetle bir cihette ziyadeleştirdiklerinden, beşerin zalim eliyle, kardeşlerinin kısmen haklarını muvakkaten onlara vermeye müsaade etti.”

MUHAKEMESİZ MEDENİYET

Dinsizlikle iş gören “izm”lerin idaresinde ki toplumlar, Müslüman da olsa o dinsiz yapının etkisinde kalırlar. Halbuki Kur’ân ahireti saadete çevirdiği gibi, dünyamız da mamur eder.

“Muhakemesiz medeniyet, Kur’ân kadına sülüs (üçte bir) verdiği için âyeti tenkid eder. Halbuki hayat-ı içtimaiyede ekser ahkâm, ekseriyet itibariyle olduğundan; ekseriyet itibariyle bir kadın, kendini himaye edecek birisini bulur. Erkek ise, ona yük olacak ve nafakasını ona bırakacak birisiyle teşrik-i mesaî etmeye mecbur olur. İşte bu surette bir kadın, pederinden yarısını alsa, kocası noksaniyetini temin eder. Erkek, pederinden iki parça alsa, bir parçasını tezevvüc ettiği kadının idaresine verecek; kız kardeşine müsavi gelir. İşte adalet-i Kur’ânîye böyle iktiza eder, böyle hükmetmiştir.”

Böylelikle ne baba malımın yarısı el-âleme gidecek endişesi taşır, ne de erkek; “hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib nazarıyla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz.” diyerek huzuru daimî kazanırlar. Sonra “O fıtraten nazik, nazenin ve hilkaten zaîfe ve nahife kız, sureten az bir şey kaybeder; fakat ona bedel akaribin şefkatinden, merhametinden, tükenmez bir servet kazanır.”

Emeksiz ele geçen miras malının helâl olmasına rağmen Hay’dan gelip Hû’ya gittiğini göz önünde bulundururak kesben değil de kalben terk etmek, fâni olan her şey gibi onların da fâni olduğunu düşünürsek çok bel bağlanılmayacak dünya metâı olduğunu görürüz.

Bir mesele daha var ki, onları en muhtaç olduğu zamanda Cenâb-ı Hakk’ın Rububiyetiyle besleyip büyüten, üstüne bir de yemediği emvalini çocuklarım rahat etsin diye bırakan ebeveyne göz darlığı eden ya da malı bana kalsın diye vefatlarını isteyen vicdanı tefessüh edenler yok mu? 

“İşte mimsiz medeniyet, nasıl kız hakkında, hakkından fazla hak verdiğinden böyle bir haksızlığa sebeb oluyor. Öyle de: Vâlide hakkında hakkını kesmekle daha dehşetli haksızlık ediyor.”

Bir halk deyişiyle noktalayalım: Bir anne on çocuğa bakar da, on evlâd bir anneye bakamaz.

Okunma Sayısı: 2649
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı