"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ruh eğitimi

Osman KOYUNCU
30 Ekim 2014, Perşembe
Kâinatta her yaratılan şey, kemal noktasına doğru hareket eder. İnsanlar dışındaki bütün varlıkların kemale doğru yönelmesi, yaratılışları gereği fıtridir.

Yani bir tohum toprağa atıldığı zaman, gerekli sıcaklık ve nemi bulursa, fıtratı gereği çimlenir meyve vermek üzere kemal noktasına doğru hareketine devam ederler. Bir ördek yumurtasından çıkan civciv, hemen suya koşar. Hayat şartları eğitimini, başka bir âlemde almış olarak, dünyadaki tekemmülüne devam eder. İnsan ise çok aciz, fakir ve cahildir. Bütün hayat şartlarını, eğitimle öğrenmeye muhtaçtır. Bu öğrenmeye, ilimle kemale erme denir. İnsanda nefis olduğu için, bu terakkisini engellemek isteyen pek çok sebepler vardır. Bunlarla mücadelesi nispetinde yükselir, olgunlaşır ve terakki eder. Bunun için, insanın terakki mertebeleri, alayı illiyyinden esfeli safiline kadardır denir. 
Ruh çok sür’atli hareket eder, ruhu üfleyen Yaratıcı, bedeni de o sür’ati algılayacak şekilde yaratmıştır.  Beyin yaklaşık 1,5 kg ve % 90’ı sudur. Bu et parçası, insanın bütün faaliyetlerini düşünüp algılayamaz. Demek ki, perde arkasında, başka bir şey vardır ve bu faaliyetleri yapıyor ve yürütüyor, o da ruhtur. Yani beden, bir TV ekranı gibidir. Ekrana görüntü gelmezse ekran bir işe yaramaz. Beyin ekran gibiyse, ruh ona gelen sinyaller gibi bir şeydir. Bunun gibi, ruh göz penceresidir, âlemi seyreder, dil ile tat alır, ayakla yürür vs.  
Nasıl ki suyun üç hali vardır; katı haline buz, sıvı haline su, gaz haline ise buhar dendiği gibi, esirin de yedi mertebesi vardır ve her mertebenin şekilleri ve isimleri farklıdır. Aynen bunun gibi, ruh ile ene bir olmakla beraber, mahiyetleri, mertebeleri ve eğitimleri de birbirinden farklıdır.
Ene, Allah’ın isim ve sıfatlarının mahiyet ve mertebelerini birbirinden ayırıp, anlamamızı sağlayan, termometre gibi bir ölçü aletidir. Yani Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisini gösteren ve yansıtan bir ayına mahiyetindedir. Ruh ise Allah’ın vücudumuza yerleştirdiği bir kanundur. Cismimiz nasıl ki maddî gıdalarla beslenir, aynı şekilde de ruhumuz da manevî gıdalarla, nurla ve güzel kokularla beslenir. Eğer ruh, gıda ve eğitimini yeterli şekilde alamazsa habis olur, Yaratanına karşı isyan eder. 
Lokman hekim, “Mide dolunca fikir uyur, hikmet ölür ve azalar durur der.” Vücuda giren maddî gıdaların azalması ve manevi gıdaların çoğalması oranında ruh terakki eder, kemale erer ve genişler. Ceset inceldikçe ruh kuvvet bulur kalınlaşır, terakki eder. Vücut aşırı beslenirse bütün faaliyetlerini yenen şeylerin hazmına sarf eder ruhun kemaline ve onu olgunlaştırmak için zamanı kalmaz.  
Bir vadi düşünelim, bu vadinin sağ tarafı gelecek zaman, sol tarafı ise geçmiş zaman olsun. Vadide bulunduğumuz yer ise hal, yani şimdiki durumumuzdur. Biz ancak vadide sağ ve sol yanlardaki yamaçlara bakabiliriz, bu yamaçların arkalarında ne var ne yok bilemeyiz. Yani ne geçmişe vâkıf olur ne de geleceğe ıttılaımız olabilir. Uçak ile yükseklerden bu vadiye bakan kimse, vadilerin yamaçlarının arkalarında ne var, ne yok görebilir. Teşbihte hata olmasın, Allah’ın zamansız şekilde geçmiş ve geleceği bilmesi bunun gibidir. Bu durum bu şekilde akla yaklaştırılabilir. İnsan ene aynasını temizleyip, o aynada Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisi yansıdığı oranda, ruhen terakki eder, genişler yükselir. Zamana bağlı olan insan bedeni ve zamandan bağımsız olan ruh, bazen uyku hâlinde kısmen cesetten ayrılması gibi, manevî terakkisi esnasında da ruh, bedenden sıyrılabilir ve genişler. Bediüzzaman, “Ruh zamanla mukayyet değil. Hissiyat-ı insaniye ruh derecesine çıktığı vakit, o hâzır zaman genişlenir; başkasına nispeten mazi ve müstakbel olan vakitler, ona nispeten hazır hükmündedir” der. Yani yüksekten bakan bir kişinin mazi, hal ve istikbali birden görmesi gibi olur. Allah’ın kendinden verdiği ve mahiyetini kendisinin bildiği ve bize mahiyeti meçhul olan ruh, insanı Rabbine yaklaştırır, mazi ve istikbalin sırlarını Allah’ın izni ile öğrenebilir, yeter ki ruhunu eğitebilsin.

Okunma Sayısı: 4461
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı