Gültekin Uysal, Ankara’da 86 kişinin ölümüne sebep olan patlama hakkında açıklama yaptı.
AKP’nin terör ve şiddetin ülkemize nüfuz etmesine sebep olduğunu ifade ettiği açıklamasında Uysal, “Avrupa Başkenti”ni Orta Doğu kenti haline getirdiler” dedi.
Sabah saatlerinde Ankara’da meydana gelen patlamalarla ilgili yazılı bir açıklama yapan Genel Başkanımız Gültekin Uysal, menfur saldırıyı kınayarak şunları ifade etti:
“Maalesef bugün sabah saatlerinde Ankara’da meydana gelen terörist saldırı ile sarsılmış bulunmaktayız.
Acımız son derece büyüktür.
Seksen altı insanımızın öldüğü, iki yüze yakın vatandaşımızın yaralandığı bu menfur saldırıyı kınıyoruz.
Jeo-stratejik bir değişiklik yaptılar
Ankara’yı “Avrupa Başkenti" olarak adlandıran AKP’nin yerel ve genel yönetim anlayışı, tedbirsizlik ve ihmalkârlıklar ile yaptıkları yetmezmiş gibi Çözüm Süreci boyunca yaptıkları, yapmak zorunda olup yapmadıkları ve Suriye’deki hatayı hata ile kapatma anlayışı ile Ankara’nın Orta Doğu’da bir kent görüntüsüne bürünmesine neden olmuştur.
Bu bakımdan “Avrupa Başkenti”nden Orta Doğu kentliğine "jeo-stratejik" bir değişiklik yapmışlardır.
Her şeyi ithal ettikleri yetmez gibi şiddeti de ithal ettiler
Orta Doğu’da “Arap Baharı” ile başlayan hadiselerde, geçmişte Saddam Hüseyin’in, bir dönem Kaddafi’nin tahayyüllerine ve İran’ın “devrim ihracı” mantığına benzer şekilde bir liderlik, dahası halifelik özlemi ile komşu devletlerin iç işlerine müdahil olmuşlardır.
Devletin büyüklüğünü, üretim kapasitesinden ve sahip olduğu refah ortamından uzak bir biçimde yalnız “nüfuz sahası” ile bir gören AKP, terörün ve şiddetin ülkemize nüfuz etmesine sebep olmuştur.
ABD’nin 2003 yılındaki Irak müdahalesinde teskereyi geçiremeyen AKP, sonrasında teskereye karşı olanlara, Irak’ın yeniden, maddi ve manevi inşasında var olmanın, mal ve hizmet ihraç etmenin önemini anlatmaya çalışmış, Suriye’de var olmak gerektiğini de bu örnek ile açıklamıştır. Ancak AKP ne Irak’a, ne Suriye’ye ne de Orta Doğu’da başka bir ülkeye silahtan, çimentodan, demirden başka bir şey ihraç edememiş, yalnız “çatışma” ithal etmiştir.
Kılınacak çok namaz var
Suriye’deki şiddetin, Orta Doğu’daki şiddetin içine hapsolmamıza neden olan "Şam’da Cuma namazı" ısrarı, memlekete her gün onlarca cenaze namazı kılınmasına sebep olmuştur, olmaktadır.
Ancak ne Cumhurbaşkanı ne de “teşeron”u Davutoğlu bu namazlara katılamayacaktır.
Ölü sayısını öngörebilirsiniz ancak
Olayın ardından İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı ve kayıp sayısını 30, yaralı sayısını 124 olarak verdiği ilk açıklamada bu sayıları “öngörebildiğini” belirtmiştir.
Önemli olan, bu menfur saldırıda yaşanacak kayıplarla alakalı öngörüde bulunmak değil kayıplar olmadan olabilecekleri öngörmek ve önlem almaktır.
İktidar, Çözüm Süreci’nde, Suriye meselesinde ve maalesef ülke içi güvenlikte öngörüsünü yitirmiş, moda haline getirdikleri nefret dilinin, Orta Doğu'daki "hülya"larının sebep olacaklarını öngörememiş, hırslarına memleketi de kurban etmiştir.
İhtiyaç olan barış ve huzur zirvesidir
Sınır ötesi için 4 yıldır istikrarsızlık ve güvensizlik zirveleri yapanlar yaşananlardan sonra habire güvenlik zirvesi yapmaktadırlar. Ancak farkında olmadıkları konuşulacak bir güvenlikten yoksun olduğumuzdur.
13 yıldır kendi güvenliklerini memleketin ve milletin güvenliğinden önce görenler konuşulacak bir güvenlik bırakmamıştır.
Memleketin ihtiyacı olan huzurun ve barışın tesisidir. Bu bakımdan eğer bir zirve yapılacaksa adının “huzur zirvesi” olması, STK’ların, akademisyenlerin, siyasi partilerin de katılımı ile gerçekleşmesi şarttır.
Yaşananlar memleket meselesidir ve memleketi mesele etmeyenlerin tekeline verilemeyecek kadar da hassastır.”
Haber Merkezi