Nisab miktarına göre imkanları olanların küçükbaş veya büyükbaş hayvanları kesmeleri veya kestirmeleri sureti ile o hayvanların sahiplerine Sırat Koprüsü’nde bir binek vazifesini göreceğini hep hatırladık...

Daha önce hiç tereddüt etmeden kurban kesen ehl-i iman, mevcut ekonomik şartlar dolayısıyla, bu yıl bu vecibeyi yerine getiremedi...

Ama, komşuları ve tanıdıkları onları kurban etinden mahrum bırakmadılar...

Bayramın bir gün öncesinden, 1000 ihlâs-ı şerifler ve tekbirlerimiz ve bayram günleri getirdiğimiz “Allahu  Ekber” nidalarımız ile, yeryüzünü ve bütün semavatı doldurduk.

Bu manevî atmosfer sadece ülkemizde değil, bütün dünyada coşku ile yaşandı...

Sadece akıtılan kurbanın kanları ulaşmadı dergâh-ı İlâhiyeye, güzel temennilerimiz ve niyetlerimiz ulaştı ilâhî huzura...

Kılınan bayram namazları şehir meydanlarına taştı... Camilere ve mescidlere sığmayan ehl-i iman, yeryüzünü adeta bir mescid haline getirdi...

Açıkçası, tam bir kurban olduk...

Kesilen kurbanların, âlem-i bekada canlı bir şekilde sahibine bir binek olacağını bildik...

Yaşadığımız bu asırda ehl-i iman sünnet-i seniyyeye ittiba ederek, kabiliyetlerini ve imkanlarını kurban ederek rıza-i İlâhiyeye mazhar oldular…

İşte, başta iki cihanın sultanı (asm) bunu hayatı ile ve davranış halleri ile ispat etmiş; arkasından gelen ehl-i iman, bu halleri kıyamete kadar devam ettirecekler inşallah...

Bediüzzaman Hazretleri ve bahtiyar Nur talebeleri Nur hizmetleri ile dünyanın dört bir yanını şenlendirmeye devam ediyorlar… Bu kurbanlık hallerimiz devam ettiği nispette bahtiyarız...

Bu hallerin dışındaki davranışlarımız, “semeresiz meşakkatler” olarak; işe yaramayan dakikalarımız ve senelerimiz olarak tarihe şahitlik edecektir. Bizler, hep beraber kurban olduk elhamdülillah...