İlk mabedi Hz. Adem (as) yapmıştı.
Daha sonra diğer peygamberler bunu devam ettirdiler. İlk mabed Mekke’de yapıldı. Adına “Kâbe” denildi.. Peygamberimizin (asm) ilk inşa ettirdiği mabed Kuba Mescidi’ydi.
Sonra Medine’de de bir mabed inşa edildi. Adına: ”Mescid-i Nebevî “ denildi.
Başlayan bu nuranî silsile dünyanın her tarafına yayıldı. Bu mabedlerin en bariz âlameti, ezan okunmasıydı.
Bilâlî Habeşi ilk ezanı okudu. Daha sonra bu ezanın sesi dünyanın her tarafına yayıldı. Ve, bu güzel İslâm şeairi, kıyamete kadar devam edecek inşallah.
Mekke mihrap oldu, Medine minber...
İlk imam Hz. Peygamberimiz (asm).
Namazın kılınışını da, okuduğumuz âyetleri de O (asm) öğretti.
Secdemiz oldu, tilâvetimiz oldu, kametimiz oldu... Huzur-u Rahmana o zaman vardık...
Perdeler ortadan kalkmıştı. Direkt Allahın huzurunda idik.
Kimi zaman köylerin ortasına, kimi zaman mahallerimizin içine, kimi zaman sultanların saraylarının içine inşa edildi.
Nice hamiyetli mü’minler bu mabedlerin inşasına hayatlarını vakfettiler. Nice sultanlar, kendi keselerinden büyük mabedler inşa ettirdiler.
Bu maksatla kimi vakıf kurdu, kimi dernek kurdu.
Mabedlerin âlameti minareler ve kubbeler oldu, sayıları gittikçe arttı.
Yapılan bu mabedler, yaptıranlara arkası kesilmeyen sevaplar bıraktı.
İslâm orduları, fethettikleri her beldeye önce mabed inşa ettiler. Mü’minleri bir araya getirdi bu mabedler.
Musafahalaştılar, kucaklaştılar, birbirlerinin hal ve hatırlarını sordular.
Bu mabedler inşa edildikçe, mabedlere hıncı olanların düşmanlıkları daha da arttı.
Kimi onları susturmaya çalıştılar. Ama, muvaffak olamadılar.
Şimdi ülkemizin her tarafında ezanlar cadde ve sokaklarında işitilmektedir.
Evlerinin süsünden ziyade camilerini süslediler Müslümanlar...
Küçük yavrular, Kur’ân’ı hıfzına alan hafızlar, güzel sesleri ile camiye hayat verdiler.
Dünyamızın mekânları hayat kazanmıştı.
Oralar da huzur bulduk, oralarda huzur buluyoruz.
Yaşasın mabedlerimiz...