"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mevlüt Ağabey

Raşit YÜCEL
27 Temmuz 2016, Çarşamba
Sevdiklerimiz bir bir aramızdan ayrılırken, bizler hüzünler ile onları yadediyoruz.

Ölüm bu...

Zamanı takdir edilmiş bir gerçektir.

Ne geri, ne de ileri bir adım atılamaz.

İşte Mevlüt Ağabey bu gerçeğin muhatabı oldu.

Acıları geçen yıl başlamıştı.

Mukadder yolculuğa adım adım yaklaştı.

Hemen hemen haftada bir telefonda hal-hatır sorardık.

Ben ondan kilometrelerce uzakta idim, ama gönül bağımız hiç kopmadı.

Bursa’ya ilk taşındığım günlerdendi.

Umumî derste yanımda iri cüsseli ve vakur bir sima vardı.

“Tanışalım” dedim.

Sert ifade ile:

“Ben seni tanıyorum“ dedi.

Pek oralı olmadı.

Meğer Çorum’a pazarlama için uğradığında bana uğrar gazete alırmış.

Sonra çarşı dershanemize bu heybetli zatı getirdi merhum Mehmet kardeşim.

Bir anda kaynaşmıştık.

Kaza yapıp ölümden dönmüştü.

Bu dershanemizin müdavimi olmuştu.

Hayat onu bir çok zorluklar ile âdeta haşlamıştı.

Felek bir çok acı ve tatlı çarkından geçirmişti onu.

Sosyal bir insandı.

Evi benim evime de yakın olduğu için günlük olarak hep beraberdik.

Yıllarca derslere beraber gidip geldik.

O Dünya’ya sarıldıkça Dünya ondan uzaklaşıyordu.

Hangi işe el atsa âdeta elinde kalıyordu.

Heyecan ile hizmetlere koşturdu.

Takım elbiseli, kravatlı, düzgün giyimli idi.

Nurları okudukça zevki ve şevki artıyordu.

Hizmetin tadını almıştı.

Bu halleri eve de yansıyordu.

Bir gün yenge hanım:

“Ne oldu sana Mevlüt, kuzu gibi oldun?” diyordu.

O celâlli insan gitmiş, yeni bir Mevlüt gelmişti.

Gecesi gündüzü hizmet olmuştu.

Bir mesleği aşçılık olduğu için yıllarca bize çorbalar ve yemekler yaptı.

Esprili ve mert insandı.

Sevinçlerimizi ve kederlerimizi beraber paylaştık yıllarca.

“Okumadan olmuyormuş kardeşim” diyordu.

Yıllarca derslere gelip gitmiş, ama tadını yeni almıştı Mevlüt Abi.

Beş altı yıl içinde çevre il ve ilçelerdeki Nur Talebelerini ve hizmet mekânlarını yakından tanıdı.

Kazaya kalan nice hizmetlerinin kazasını yapıyordu âdeta.

Fakirdi, ama gönlü zengindi.

Gazetesi her şeyi idi.

Her gün makaleleri dikkatlice okurdu.

Kanser illeti çarşı dershanesinin fedakâr fertlerini bir bir ebedî âleme götürmeye başladı.

Önce Mehmet kardeşim, sonra Paşalı Ağabey, sonra Kasım Ağabey ve Mevlüt Ağabey...

Terhis teskeresini alıp gittiler.

Aynı yaşta idik.

Altmış üç yaşında uğurladık onu.

Mekânı Cennet olsun.

Unutulmaz hatıralar hep sinemizde yerini aldı.

Acıların dindi Mevlüt Ağabey.

Kabrin Cennet bahçelerinden olsun,

Rabbim merhametini eksik etmesin.

Okunma Sayısı: 1650
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı