Lem'alar - page 913

OtuzuncuLem’anınBeşinciNüktesi
n
?p
d'
P s
¿p
G Én
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G»p
«r
ëoj
n
?r
«n
c $G p
ân
ªr
Mn
Q p
QÉn
`K'
G '
‹p
G r
ôo
¶r
fÉn
a
(1)
l
ôj/
ón
b m
A r
Àn
T p
q
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
gn
h '
?Jr
ƒn
Ÿr
G »p
«r
ëo
ªn
d
ayet-i azîmenin ve
(2)
l
?r
ƒn
f n
’n
h l
án
æ°p
S o
?o
òo
Nr
Én
J n
’ o
?ƒ t
«`n
?r
dG t
»n
?r
G n
ƒo
g s
’p
G n
¬ '
dp
G n
B’ *n
G
ayet-i azîmin birer nüktesi ile, İsm-i Azam veyahut İsm-i
Azamın iki ziyasından bir ziyası veya altı nurundan bir nu-
ru olan ism-i
HAYY’
ın bir cilvesi, şevval-i şerif’te, eskişe-
hir Hapishanesinde uzaktan uzağa aklıma göründü. Vak-
tinde kaydedilmedi ve çabuk o kudsî kuşu avlayamadık.
tebaud ettikten sonra, hiç olmazsa bazı remizlerle o ha-
kikat-i ekberin ve nur-i azamın bazı şualarını muhtasaran
göstereceğiz.
BİrİNCİ remİZ
İsm-i
Hayy
ve ism-i
Muhyî’
nin bir cilve-i azamından
olan “
Hayat nedir? Ve mahiyeti ve vazifesi nedir
?” suali-
ne karşı, fihristevari cevap şudur ki:
Hayat,
şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi,
hem en büyük neticesi,
hem en parlak nuru,
hem en lâtif mâyesi,
hem gayet süzülmüş bir hulâsası,
Lem’aLar | 913 |
o
Tuzuncu
l
em
a
hulâsa:
bir şeyin özü, esası, temel
kısmı.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve manaca
diğer isimleri kuşatmış olanı.
ism-i Hayy:
Cenab-ı Hakkın hayatı
veren, dirilten anlamında ismi.
ism-i muhyî:
dirilten, hayat veren
anlamında Cenab-ı Hakkın ismi.
kadir:
gücü yeten, kudretli.
kâinat:
bütün âlemler, varlıklar,
evren.
kudsî:
mukaddes, yüce, temiz.
lâtif:
hoş, nazik.
Lem’a:
parıltı.
mahiyet:
bir şeyin iç yüzü, nite-
lik.
mâye:
esas, öz.
muhtasaran:
kısa olarak, özet ola-
rak.
netice:
sonuç.
nur:
aydınlık, ışık, parıltı.
nur-i azam:
büyük nur, aydınlık.
nükte:
ince söz ve mana.
rahmet:
merhamet etme, şefkat
etme, acıma, koruma, ikram etme.
remiz:
işaret.
sual:
soru.
şevval-i şerif:
şerefli şevval ayı.
şua:
ışın.
tebaud:
uzaklaşma.
vakit:
zaman.
vazife:
görev.
ziya:
ışık, nur.
ayet-i azîm:
büyük ve aza-
metli ayet.
cilve:
görünme, tecelli.
cilve-i azam:
en büyük tecelli,
görüntü.
ehemmiyet:
önem.
fihristevari:
fihriste gibi, kı-
saca, içindekiler tarzında.
gaye:
maksat, hedef.
gayet:
son derece, çok, ol-
dukça.
hakikat-i ekber:
en büyük
hakikat, gerçek.
Hayy:
hayatı veren ve gerçek
hayat sahibi olan Allah.
1.
şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu
yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O her şeye hakkıyla kadirdir. (Rum Suresi: 50.)
2.
Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayy’dır, ezelî ve ebedî ha-
yat sahibidir; O Kayyum’dur, varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmadığı gibi, bütün eşya
Onun yaratmasıyla ve tedbiriyle devam eder ve vücutta kalır, beka bulur. Onu ne uyukla-
ma ve ne de uyku tutmaz, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona arız olamaz. (Bakara Su-
resi: 255.)
1...,903,904,905,906,907,908,909,910,911,912 914,915,916,917,918,919,920,921,922,923,...1406
Powered by FlippingBook