Tarihçe-i Hayat - page 1037

ahlâkî tekemmülâta hizmet hususundaki vasf›n› ilân etti.
Afyon Mahkemesi de bu rapora istinaden, Risale-i Nur
eserlerinin beraatine ve serbestiyetine karar verdi; hü-
küm kat’îleflti.
Afyon Mahkemesinin beraat karar›ndan sonra, Ispar-
ta Sorgu Hâkimli¤i de men-i muhakeme karar› verdi.
Böylece, Risale-i Nur, birçok adlî süzgeçlerden geçerek,
umumî ve küllî bir serbestiyet ve hüsn-i kabule mazhar
oldu.
Nurlar›n neflri:
Anadolu’nun birçok yerlerinde Nurlara hizmet devam
etmekle beraber; bilhassa Ankara, ‹stanbul, Diyarbak›r,
Urfa Medrese-i Nuriyeleri yaln›z bulunduklar› muhitte
de¤il, çok genifl bir sahada hizmet-i imaniyede bulundu-
lar. Bu hizmetleri yaln›z bir kifli de¤il, bir merkez de¤il,
yaln›z malûm flah›slar de¤il; hizmet-i Kur’âniye oldu¤u
için, pek çok vecihlerde, pek çok zatlar taraf›ndan ifa
edildi. ‹smi bilinmeyen nice halis talebeler, sâd›k
mü’minler, bu hizmet-i kudsiyede çal›flt›lar, nur-i Muham-
medînin yay›lmas›na gayret ettiler.
Ankara’da, üniversiteli talebeler ve muhterem hami-
yetperver zatlar, Risale-i Nur mecmualar›n› matbaalarda
tab ile her tarafa neflrine, bilhassa yeni harfle istifadeye
muntaz›r kitlenin ellerine ulaflmas›na çal›flt›lar. Risale-i
Nur’un küllî neflriyat›n› gençli¤in, mekteplilerin deruhte
etmeleri, bu hususta büyük fedakârl›k göstermeleri ise,
bu millet ve vatan için büyük bir saadet oldu. Çünkü,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1037
I
SPARTA
H
AYATI
istinaden:
istinat ederek, dayanarak.
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddüde
mahal b›rakmayan.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mazhar:
nail olma, flereflenme.
mecmua:
toplan›p, biriktirilmifl, dü-
zenlenmifl yaz›lar›n hepsi.
medrese-i Nuriye:
nur medresesi; Ri-
sale-i Nur’lar›n okundu¤u yerler.
mektep:
ilim, irfan ö¤renilen yer,
okul.
men’i muhakeme:
muhakemeyi
durdurma, muhakemeye lüzum gör-
meyip menetme.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
muhit:
yöre, çevre.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli.
muhterem:
sayg› de¤er, hürmete la-
y›k, sayg›n.
mü’min:
iman eden, inanan.
münasebet:
vesile, -dan dolay›.
muntaz›r:
bekleyen, gözeten.
neflr:
kitap basma, ç›karma; herkese
duyurma, yayma.
neflriyat:
yay›nlar.
nur-i Muhammedî:
Hz. Muham-
med’in nuru, ›fl›¤›.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüzza-
man Said Nursî’nin eserlerinin ad›.
saadet:
mutluluk.
sad›k:
do¤ru, gerçek; sözünde, va-
adinde, iflinde do¤ru olan.
safha:
devre, merhale.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve ser-
best olma hâli.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tab:
kitap basma.
talebe:
ö¤renci.
tashih:
bas›lacak bir eserin dizgilerini
kontrol ederek yanl›fllar› düzeltme.
tekemmülât:
tekemmüller, kemâle
ermeler, kemal bulmalar, olgunlafl-
malar.
umumî:
genel.
vecih:
cihet, yön.
vesile:
arac›, vas›ta.
zat:
kifli, flah›s.
adlî:
adaletle ilgili.
ahlâkî:
ahlakla ilgili, ahlaka
ait.
Arabî:
Arap diline ait.
beraat:
temize ç›kma; bir da-
van›n neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafl›lma.
beyan:
aç›klama, bildirme,
izah.
bilhassa:
özellikle.
birader:
kardefl.
deruhte:
üstüne alma, yük-
lenme, kendini vazifeli bilme.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
forma:
kitap, dergi ve broflür-
leri meydana getiren katlan-
m›fl k⤛t tabakalar›.
hakikat:
gerçek.
halis:
samimî, her amelini
yaln›z Allah r›zas› için iflleyen.
hamiyetperver:
hamiyet sa-
hibi, din ve millet gibi önemli
de¤erleri seven, koruyan ve
bunlara hizmet eden.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna
edici ve ilmî delillerle anlafl›l-
mas›na hizmet etme.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’an
hizmeti.
hizmet-i kutsiye:
mukaddes
hizmet; kutsal hizmet.
hüküm:
verilen karar.
hüsn-i kabul:
iyi karfl›lamak,
güzellikle kabul etmek, be-
nimsemek.
ifa:
bir ifli yapma, yerine ge-
tirme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
1...,1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035,1036 1038,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,...1390
Powered by FlippingBook