Tarihçe-i Hayat - page 1038

hiçbir flahsî menfaat talep etmeden ve yaln›z r›za-i ‹lâhî
için hareket etmeleri, onlar›n bu asil milletin hakikî evlât-
lar› oldu¤unu gösterdi.
Üstad›n Barla’ya gidifli:
Üstat, Barla’dan yirmi küsür sene evvel ayr›lm›fl ve o
zamana kadar hiç gitmemiflti. Barla ile, kendi Nurs kö-
yünden ziyade alâkadard›. Çünkü, hayat-› maneviyesi
olan Risale-i Nur burada telif edilmeye bafllam›flt›.
Kur’ân-› Hakîm’in hidayet nurlar›n› temsil eden
Sözler
ve
Mektubat
ve
Lemaat-› Nuriye
buradan etrafa yay›lm›fl-
t›. Bu itibarla Barla, Risale-i Nur dershanesinin ilk mer-
kezi idi. Barla’daki hayat›, gerçi nefiy ve inziva içinde ve
tarassut alt›nda geçmekle ac› idi; fakat, Risale-i Nur ha-
kikatlerinin telif yeri oldu¤undan, Üstad›n en tatl› ve fli-
rin hayat› da yine Barla hayat›d›r denilebilir.
Bu defa Barla’ya nefiy ile de¤il, hapis ile de¤il, kendi
r›zas› ile ve serbest olarak gidiyordu. Güzel bir bahar gü-
nü, Barla’ya geldi.
Barla’daki talebelerinin mühim bir k›sm› Üstad› karfl›-
lad›lar. Üstat, sekiz senelik ikametgâh› olan Medrese-i
Nuriyesine yaklafl›rken kendini tutamad›; mübarek göz-
lerinden yafllar bofland›. Haflmetli ç›nar a¤ac› da âdeta
kendisini selâml›yordu. Bir vakitler, yani Barla’da sekiz
sene ikametten sonra, Isparta’ya celp edilmiflti. O za-
manki gidiflinde mübarek ç›nar a¤ac› Üstad› manen tefl-
ci etmifl, haflmetli kanatlar› olan dallar›n›n Cenab-› Hak-
ka olan secdevari ubudiyetiyle Üstad› u¤urlam›flt›. Bu
âdeta:
sanki.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
asil:
soylu.
celp:
yaz› ile ça¤›rma.
evlât:
çocuklar.
evvel:
önce.
gerçi:
her ne kadar...
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
haflmetli:
ihtiflaml›, gösteriflli,
heybetli.
hayat-› manevîye:
manevî ha-
yat.
hidayet:
do¤ru olan, hak olan:.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
ikametgâh:
ikamet yeri, oturulan
yer, ev, hane.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
bafl›na yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
1038 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
çekme.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
manen:
mana bak›m›ndan,
manaca.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’lar›n okun-
du¤u yerler.
menfaat:
fayda.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nefiy:
sürgün etme.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Nurs:
Risale-i Nur’un müellifi
Bediüzzaman Said Nursî’nin
do¤du¤u, Bitlis’in Hizan kaza-
s›n›n ‹sparit nahiyesine ba¤l›
olan köy.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
r›za:
raz› olma, hoflnutluk.
r›za-y› ‹lâhî:
Allah’›n r›zas›,
hoflnutlu¤u.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, husu-
sî.
secdevârî:
secde eder flekil-
de, secde eder gibi.
talebe:
ö¤renci.
talep:
isteme, dileme.
tarassut:
gözetme, göz alt›n-
da tutma.
telif:
eser yazma.
temsil:
bir fleyin sembolü ol-
ma.
teflci:
cesaret verme, cesaret-
lendirme.
ubudiyet:
kulluk.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
1...,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035,1036,1037 1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,...1390
Powered by FlippingBook