Tarihçe-i Hayat - page 19

misalini, evvelâ peygamberler ve bilhassa Sultanü’l-Enbi-
ya Sallâllâhü Aleyhi Vesellem Efendimiz, sonra onun ha-
life ve Sahabeleri ve daha sonra onlar›n nurlu yolunda
yürüyen büyük zatlar vermifllerdir.
‚è
Peygamber Efendimiz, flu
1
p
AÉn
«p
Ñr
fn
’r
G o
á n
Kn
Qn
h o
AÉn
ªn
?o
©r
dn
G
yani,
“Âlimler peygamberlerin vârisleridirler” hadis-i flerifleriy-
le, âlim olman›n pek kolay bir fley olmad›¤›n›, i’cazkâr
belâgatleri ile beyan buyuruyorlar.
Zira, madem ki bir âlim, peygamberlerin vârisidir; o
hâlde, hak ve hakikatin tebli¤ ve neflri hususunda, aynen
onlar›n tutmufl olduklar› yolu takip etmesi lâz›md›r —her
ne kadar bu yol, bütün da¤, tafl, çamur, çak›l, uçurum,
daha beteri takip, tevkif, muhakeme, hapis, zindan, sür-
gün, tecrit, zehirlenme, idam sehpalar› ve daha ak›l ve
hayale gelmeyen nice bin zulüm ve iflkencelerle dolu da
olsa...
‹flte, Bediüzzaman, yar›m as›rdan fazla o mukaddes ci-
had› ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda yürüyen ve
karfl›s›na ç›kan binlerle engeli bir y›ld›r›m sür’atiyle aflan
ve peygamberlerin vârisi olan bir âlim oldu¤unu amelî
bir surette ispat eden bir zatt›r.
Kendisinin ilmî, ahlâkî, edebî birçok fazilet ve meziyet-
leri aras›nda, beni en çok meftun eden fley, onun, o
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 19
Ö
N SÖZ
husus:
mevzu, konu.
i'cazkâr:
mu’cizeli olan.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
iflkence:
eziyet, azap, bir kimse-
ye verilen maddî-manevî s›k›nt›,
zulüm.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
madem:
de¤il mi ki, böyle ise.
meftun:
flaflk›nl›k derecesinde
be¤enmifl, hayran ve flaflk›n.
meziyet:
bir kifliyi baflkalar›ndan
ay›ran veya yücelten vas›f, üstün-
lük vasf›, yüksek karakter.
misal:
benzer, örnek, nümune.
muhakeme:
yarg›lama.
mukaddes:
takdis edilmifl, müba-
rek, ay›p ve noksanlardan kurtul-
mufl, kutsal, aziz, temiz.
neflr:
herkese duyurma, tamim.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k, zi-
ya, ›fl›k, flule.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed'in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü'min kim-
se.
Sultanü'l-Enbiya:
peygamberle-
rin sultan›, Hz. Muhammed
(a.s.m.).
suret:
tarz, yol, gidifl.
sür'at:
çabukluk, h›z.
sürgün:
uzaklaflt›rma, memleke-
tinden ç›karma.
takip:
peflinden yürüme, arkas›n-
dan gitme; kovalama.
tebli¤:
dinî bir emrin yarat›lm›flla-
ra duyurulmas›.
tecrit:
bir kiflinin baflka bir insan
veya nesneyle olan iliflkisini kes-
me.
tevkif:
cezaî tahkikat s›ras›nda,
zanl›n›n mahkeme karar›na ka-
dar geçici olarak hapsedilmesi.
vâris:
mirasç›.
zat:
kifli, flah›s, fert.
zindan:
hapishane.
zira:
çünkü, ondan ki, flundan, flu
sebepten ki, onun için.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa, ifl-
kence.
ahlaki:
ahlâkla ilgili.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam›.
amelî:
yapmak suretiyle, uy-
gulamal›, pratik, tecrübî.
aynen:
hiç de¤iflmeden, oldu-
¤u gibi.
belagat:
söz ve yaz›da sanat-
l› ve tesirli ifade.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
bilhassa:
hele, en çok, özel-
likle.
cihat:
din u¤runda çal›flma ve
gerekirse savaflma.
edebî:
terbiye ve nezaketle
ilgili.
evvelâ:
birinci olarak, ilk ön-
ce.
fazilet:
kifliyi ahlakl›, iyi hare-
ket etmeye yönelten manevi
kuvvet, erdem.
hadis-i flerif:
Peygamberimiz-
den aktar›lan sözlerin genel
ad›.
hakikat:
gerçek, bir fleyin as-
l› ve esas›.
halife:
Hz. Muhammed'in ve-
kili olarak Müslümanlar›n yö-
neticisi olan kimse.
1.
Keflfü’l-Hafa
, 2:1745;
Buharî
, ‹lim: 10;
Ebu Davud
, ‹lim: 1;
‹bni Mâce
, Mukaddime: 17;
Darimî
,
Mukaddime: 32;
Müsned
, 5:196.
1...,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18 20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,...1390
Powered by FlippingBook