Tarihçe-i Hayat - page 443

K‹NC‹ MADDE
:
Maatteessüf, Risale-i Nur’un imans›z ve
emans›z cinnî ve insî düflmanlar›, onun çelik gibi metin
kalelerine, elmas k›l›c› gibi kuvvetli hüccetlerine mukabe-
le edemediklerinden, çok gizli desiseler ve hafî vas›talar-
la, haberleri olmadan, yazanlar›n flevklerini k›rmak ve fü-
tur vermek ve yaz›dan vazgeçirmek cihetinde fleytanca-
s›na hücum edip darbe vuruyorlar. Hususan burada ihti-
yaç pek çok ve yaz›c›lar pek az. Düflmanlar çok dikkatli;
k›smen, talebeleri mukavemetsiz oldu¤undan, bu mem-
leketi, o Nurlardan bir derece mahrum ediyorlar.
Benimle hakikat meflrebinde sohbet etmek ve görüfl-
mek isteyen adam, hangi risaleyi açsa, benimle de¤il,
hadim-i Kur’ân olan Üstad›yla görüflür ve hakaik-› ima-
niyeden zevkle bir ders alabilir.
ì®Õ
Sabri’nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel, o
mektubun manevî tesiriyle bu ayeti,
1
Ék
à`r
«n
e n
¿Én
c r
øn
e n
hn
G
aye-
tiyle beraber düflünürken, birden hat›r›ma geldi: Risale-i
Nur’un bu derece kuvvetli iflarat-› Kur’âniyeye ve flakirt-
lerinin bu kadar k›ymetli beflarat-› Kur’âniyeye ve aktap-
lar›n iltifat›na mazhariyetinin s›rr› ve hikmeti, musibetin
azameti ve dehfletidir ki, hiçbir eserin mazhar olmad›¤›
bir kudsî takdir ve tahsin alm›fl. Demek ehemmiyet,
onun fevkalâde büyüklü¤ünde de¤il, belki musibetin fev-
kalâde dehfletine ve tahribat›na karfl› mücahedesi az ol-
du¤u hâlde, gayet büyük bir ehemmiyet kesb etmifl ki,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 443
K
ASTAMONU
H
AYATI
hat›r:
zihin, fikir, haf›za.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
sebep.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hüccet:
delil, ispat, burhan.
hücûm:
sald›rma, hamle ile ileri
at›lmak.
ihtiyaç:
gereklilik, lüzumluluk hâ-
li, muhtaç olufl.
iltifat:
ilgi gösterme, lütuf.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
insî:
insan cinsinden.
iflarat-› Kur'âniye:
Kur'ân'›n ifla-
ret etti¤i manalar.
kesb:
çal›fl›p, kazanma.
k›smen:
k›smî olarak, bütün de-
¤il, bir k›s›m, bir bölüm olarak ve-
ya baz› bak›mdan, baz› yönden.
k›ymet:
de¤er.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
maatteessüf:
teessüfle, esefle,
yaz›k ki, üzülerek belirteyim ki.
mahrum:
nasipsiz, yoksun.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma.
mazhariyet:
elde etme, nail ol-
ma, kavuflma, flereflenme.
memleket:
bir devletin topra¤›,
ülke, yurt, vatan, diyar.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›, kavi,
berk.
mukabele:
karfl›l›k verme, karfl›-
lama.
mukavemet:
bir gücün tesirine
karfl› koyan güç, direnç.
musibet:
felâket, belâ, ans›z›n
gelen belâ, dert, s›k›nt›.
mücahede:
savaflma, mücadele,
u¤raflma, çaba, gayret.
sohbet:
görüflüp konuflma, karfl›-
l›kl› hoflça konuflma.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flevk:
fliddetli arzu, afl›r› istek ve
heves.
tahribat:
tahripler, y›k›p bozma-
lar.
tahsin:
be¤enme ve alk›fllama, iyi
ve güzel bulma.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
tesir:
etki.
üstat:
ö¤retici.
aktap:
kutuplar.
ayet:
Kur'ân'›n her bir cümle-
si, Kur'ân'›n surelerini olufltu-
ran ‹lâhî söz.
azamet:
büyüklük, ululuk,
yücelik.
beflarat-›
Kur'âniye:
Kur'ân'›n haber verdi¤i müj-
deler, haberler.
cihet:
yan, yön, taraf.
cinnî:
cin taifesinden olan.
darbe:
vurufl, vurma, çarpma.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
derece:
de¤er, miktar.
desise:
hile, oyun, aldatmaca,
düzen, entrika, dolap.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er,
önem.
eman:
güven, güvenlik, kor-
kusuzluk, rahatl›k.
eser:
bas›lma kitap.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
fevkalâde:
al›fl›lm›fltan farkl›,
ola¤anüstü, normalin üstün-
de.
fütur:
zay›fl›k, gevfleklik, bez-
ginlik, usanma, usanç, b›kma.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hadim-i Kur'ân:
Kur'ân'›n hiz-
metçisi.
hafî:
gizli, sakl›.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
1.
Ölü iken... (En'am Suresi: 122.)
1...,433,434,435,436,437,438,439,440,441,442 444,445,446,447,448,449,450,451,452,453,...1390
Powered by FlippingBook